22. Hukuk Dairesi 2014/12953 E. , 2015/21757 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram genel tatili, ilave tediye ve ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı ... avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, 30.09.2009-31.12.2011 tarihleri arasında davalılardan ... farklı taşeron firmaların işçisi olarak çalıştığını, son taşeron firmanın diğer davalı şirket olduğunu, davacının ilk işe girdiği tarihte sekiz-dokuz ay kadar itfaiye işlerine bakan bir birimde 110 telefon numaralı yangın ihbar bölümünde çalıştığını, daha sonra Fen İşleri Müdürlüğünde bahçe ve yol açımı gibi idari işlerde görev aldığını, 27.09.2011 tarihinde trafik kazası geçirdiğini, hastaneye yatarak tedavi gördüğünü, ancak kaza sebebiyle aldığı raporların süresi bitmeden ve herhangi bir ihbar yapılmadan iş sözleşmesinin feshedildiğini belirterek, hafta tatili ücreti, fazla çalışma ücreti, milli ve dini bayram çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, ücret alacağı, ilave tediye ücreti, ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca davacının çalışırken trafik kazası geçirdiğini, o tarihten itibaren iş göremez hale geldiğini, davalı şirketin iş ilişkisi devam ederken ihale süresinin dolduğunu, başka şirketlerle ihale yapıldığını belirterek, açılan davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili ise açılan davanın yerinde olmadığını, davacının tüm hak ve alacaklarının ödendiğini, ayrıca zamanaşımının söz konusu olduğunu, davacının diğer davalı Belediyenin çalışanı olduğunu, husumet sebebiyle davanın reddi gerektiğini, kendilerinden önceki firmaların da davaya dahil edilmesi gerektiğini, fazla çalışma söz konusu olmadığını, iddia eden davacının yazılı delillerle ispatlaması gerektiğini belirterek açılan davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İhbar tazminatı yönünden taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir sebebi olmaksızın ve usulüne uygun bildirim süresi tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin Kanunun 24. ve 25. madde yazılı olan sebeplere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve Kanunun 17. maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar süresi tanınmamış olması halinde ihbar tazminatı ödenmelidir. Yine haklı fesih sebebine rağmen işçi ya da işverenin 26. maddede öngörülen hak düşürücü süre içinde fesih yoluna gitmemeleri halinde sonraki fesihlerde karşı tarafa ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü doğar.
4857 sayılı İş Kanunu 25/I bendi uyarınca işçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin iş yerindeki çalışma süresine göre 17. maddedeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğar. Doğum ve gebelik hallerinde bu süre 74. maddedeki sürenin bitiminde başlar. Ancak işçinin iş sözleşmesinin askıda kalması sebebiyle işine gidemediği süreler için ücret işlemez.
İşverenin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 25. maddesinin I. bendi yönünden işveren yürürlükte olan iş kanunu hükümlerine göre kıdem tazminatı ödemekle yükümlüdür. Kanun, işverene derhal fesih hakkı tanımakla bu hak, işverenin bildirim sürelerine uyma ve ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırır.
Somut olayda; davalı tarafın davacının çalışırken trafik kazası geçirdiğini, o tarihten itibaren iş göremez hale geldi yönündeki savunması doğrultusunda davacının 28.09.2011-07.10.2011 tarihleri arasındaki dönem ile 07.10.2011-04.01.2012 tarihleri arasındaki sürede doksandokuz gün raporlu olduğu tespit edilmiştir. Davacının çalışma süresi 01.01.2010-31.12.2011 tarihleri arasında iki yıl olduğu anlaşılmakla 17. madde uyarınca kanuni bidirim süresi altı haftadır. Bu halde fesih tarihi itibariyle davacının raporlu olduğu gün sayının altı haftalık kanuni bildirim süresini altı hafta aştığı anlaşılmaktadır. Yukarıdaki esaslar çerçevesinde ihbar tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulü hatalıdır.
3-Taraflar arasında fazla çalışma yapılıp yapılmadığı uyuşmazlık konusudur.
Davacının fen işlerinde çalıştığı dönemin tamamı için fazla mesai hesabının aynı şekilde yapıldığı anlaşılmaktadır. Halbuki davacı tarafından dava dilekçesinde bu bölümde sabah 8:00-17:00 saatleri arasında çalıştığını, 1,5 ay boyunca da saat 17:00 den sonra çalışmasının 24:00 e kadar sürdüğü iddia olunmuştur. Bu husus nazara alınmadan tamamının aynı çalışma düzenine göre hesaplanması hatalıdır.
4-Dosya içeriğine göre davacı işçi ile davalı işveren arasında ilave tediye alacağı uyuşmazlık konusudur.
İlave tediye alacağının kapsamı, yararlanacaklar, yararlanma şartları, miktarı ve ödeme zamanı 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması hakkındaki kanun ile düzenlenmiştir. Kanun 1. maddesinde devlet ve ona bağlı kurumların hangileri olduğu, ayrıca yararlanacak kişiler açıkça belirtilmiştir.
Buna göre;
A.İşveren kapsamı yönünden devlete ve ona bağlı olmak üzere,
1-Genel, Katma ve Özel bütçeli daireler,
2-Sermayesi değişen kurumlar,
3-Sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan şirket ve kurumlar ve bunlara bağlı kuruluşlar,
4-Belediyeler ve belediyelere bağlı kuruluşlar,
5-3460 ve 3659 sayılı kanun kapsamına giren, sermayesinin tamamı devlete ait olan veya bu sermeye ile kurulan iktisadi devlet kuruluşları,
6-Yukarda belirtilenlerden olmayan diğer kurum, banka ve ortaklıklar olarak kanunda açıkça belirtilmiştir.
3460 sayılı kanun bugün itibari ile yürürlükte olan bir kanun değildir. 3659 sayılı kanun ise, banka ve devlet kurumlarında çalışan memurların aylıkları ile ilgili düzenleme getirmiş ve halen yürürlüktedir. Bu kanunun 1. maddesinde, kapsama giren kurumlar daha ayrıntılı açıklanmıştır.
Bu kapsamda yukarda belirtilen kurumlarca, sermayesinin yarısından fazlasına iştirak suretiyle kurulan kuruluşlar ve bunların aynı nispette iştirakleriyle vücut bulan kurumlar, ticaret ve sanayi odaları ve borsalar veya satın alınıp belediyelere bağlanan müesseseler de kanun kapsamına alınmıştır.
Keza 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri ekli cetvellerde sayılmıştır. Bu cetvellerde Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu idareleri, Özel Bütçeli İdareler, Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar ve ... çalışanların kanun kapsamında olduğunun kabulü gerekir.
Sonuç itibari ile kapsam bakımından, devlet tarafından kanun ve kanunun verdiği yetki ile idari işlemle kurulan ve kamusal yetki ve ayrıcalıklardan yararlanan kamu tüzel kişilikleri ve bunlara bağlı kuruşlarda iş sözleşmesi ile çalışanlara uygulanacağı görülmektedir.
Somut olayda davacının alt işveren işçisi olduğu gözetilmeden kanuni ilave tediye ücretine hükmedilmesi hatalıdır.
Sonuç : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T