Hukuk Genel Kurulu 2017/557 E. , 2018/404 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) Siirt 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğundan reddine dair verilen 27.05.2014 gün ve 2014/233 E., 2014/587 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 20.11.2014 gün ve 2014/40801 E., 2014/36933 K. sayılı kararı ile bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava tüketici kredisi tahsisi sırasında banka tarafından alınan masrafın iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, davacının temyiz istemi mahkemece kararın miktar bakımından kesin olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Davacı vekilinin bu kararı da temyiz etmesi üzerine Özel Dairece yukarıda belirtilen karar ile yerel mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin karar kaldırılarak hüküm esastan bozulmuştur. Mahkemece Özel Dairenin bozma gerekçesi değerlendirilerek direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanunun 450’nci maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için, Hukuk Muhakemeleri Kanununda geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
Bu bağlamda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesi;
“(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2"nci maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454"üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.”
Düzenlemesini içermektedir.
Yukarıdaki madde metninden, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454’üncü maddeleri hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427’nci maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
Direnme kararının verildiği 20.01.2015 tarihinde bu miktar 2.080 TL’dir.
16.07.1981 gün ve 2494 sayılı Kanun’un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş, dolayısıyla dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki hukuki durumun esas alınacağı kabul edilmiştir. Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuki durum esas alınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, yerel mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
Yeri gelmişken eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar vardır:
Davacı vekili müvekkilinin davalı banka ile 50.000 TL tutarlı konut kredisi sözleşmesi akdettiğini, bu aşamada kendisinden 1.250 TL tahsis ücreti, 50 TL komisyon ücreti ve 630 TL ekspertiz ücreti (toplam 1.930 TL) alındığını; 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un 6"ncı maddesi uyarınca sözleşmeye konulan haksız şartların geçersiz olduğunu ve müvekkilinin bilgilendirilme ve aydınlatılma haklarının kullandırılmadığını, bu uygulama ile faiz oranının dolaylı şekilde arttırıldığını, gerçek alacağın bilirkişi incelemesi sonucunda ortaya çıkacağını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinden haksız alınan bedellerin şimdilik 1.300 TL"lik kısmının haksız kesintinin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece talep edilebilecek toplam tutar belli iken, kısmı dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Özel Dairece karar davacı yararına bozulduktan sonra yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
2015 yılı temyiz sınırı olan 2.080 TL’nin altındadır.
Direnme kararının verildiği 20.01.2015 tarihinde temyiz (kesinlik) sınırı 2.080 TL olmakla, gerek talep konusu 1.300 TL ve gerek bildirilen toplam tutar 1.930 TL miktar itibariyle açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz kanun yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.
Hâl böyle olunca, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekir.
S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE, istek hâlinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.02.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.