14. Hukuk Dairesi 2012/12796 E. , 2012/13685 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 19.07.2011 gününde verilen dilekçe ile ... kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen hükmün davalı idare vekili tarafından temyizi üzerine mahkemece; kanuni süre geçtikten sonra kararın temyiz edildiği gerekçesi ile davalı idare vekilinin temyiz talebinin reddine dair verilen 14.07.2012 günlü ek kararın Yargıtayca incelenmesi davalı idare vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava; dava konusu 567 ada 15 parselde, davacının murisi dedesinin ... kaydında “...” yazılı baba adının “...” olarak düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, 19.12.2011 tarihinde davalı idarenin görevli memuruna tebliğ edilmiştir. Mahkeme hükmünü davalı idareyi temsil eden vekili Av. ... 03.07.2012 tarihinde temyiz etmiştir. Mahkemece yasal süre içerisinde temyiz isteminde bulunulmadığı gerekçesi ile 14.07.2012 tarihli ek karar ile davalı ... müdürlüğünün temyiz isteminin reddine karar verilmiş, bu karar da davalı idare vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 11. maddesi uyarınca, vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması öngörülmüştür. Usule ilişkin bu kural kamu düzeni ile ilgili olup uyulması zorunludur. Dava, idare vekili tarafından takip edildiğine göre verilen hükmün de, davalı idare vekiline tebliğ edilmesi gerekirken karar tebliğinin davalı idare memuruna ./..
yapılması yasaya aykırı olup, yapılan tebligat usulsüz olduğundan karar kesinleşmemiştir. Temyiz isteminin reddine dair karar yasaya aykırıdır. Sözü edilen 14.07.2012 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
22.11.2011 tarih ve 2011/3 - 160 E.K. sayılı ilamın temyiz incelemesine gelince;
Somut olayda; dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının edinme sebebi bölümünde “…taşınmazın ... oğlu,...’e (diğer ismi muhtar Nano) ait olduğu, …ve...’in ölü olduğunun…” belirtildiği, itiraz üzerine sonrasında posta ... memurunun mahallinde 18.12.1967 tarihinde yaptığı inceleme sonucu düzenlenen komisyon kararında ise “…tespitin ... adına yapıldığı ancak soyadının...” yazıldığı, esasen soyadının “Başkale” olduğunun tespit edildiği belirtilerek taşınmazın malikinin “... oğlu, (ölü) ...” olduğuna karar verilmiş ve kadastro tespiti 06.05.1968 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacının murisinin nüfus kaydından ise, “... oğlu, ...”’ın 10.02.1981 tarihinde vefat ettiği görülmektedir.
Yapılan bu saptamalardan sonra kadastro tutanağı ve komisyon kararında, taşınmazın malikinin “ölü” olduğunun belirtildiği, ancak nüfus kaydına göre davacının murisi “... oğlu, ...”’ın, 10.02.1981 vefat ettiği anlaşıldığından mahkemece, bu çelişki üzerinde durulmalıdır. Ayrıca, bekarlık soyadı “...” olan davacının annesi... kızı, ...’nin babası görünen ...’nun anne-baba ve tüm kardeşlerini gösterir nüfus aile kaydı da getirtilmelidir.
Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, keşif yapılarak dava konusu taşınmazın kullanım durumu ve maliki konusunda tanık beyanlarına başvurularak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkemenin 22.11.2011 tarih 2011/3 - 160 E.K. sayılı kararının BOZULMASINA, 27.11.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.