14. Hukuk Dairesi 2012/13185 E. , 2012/13684 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.08.2011 gününde verilen dilekçe ile ... kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı idare temsilcisi tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Dairemizin 03.04.2012 ve 25.09.2012 tarihli mahalline iade kararları sonrası dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, dava konusu ...Köyü 279 ve 617 parseller ile ...Köyü 215, 254, 1018, 1024, 1396 ve 1532 parsellerde soyadı ve baba adlarının düzeltilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı idare temsilcisi temyiz etmiştir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet veya diğer hak sahiplerinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu nedenle de bu tür davalarla kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Mahkeme tarafından yapılan yargılama ve toplanan deliller hüküm vermeye yeterli değildir.
Somut olayda; dava konusu taşınmazlardan 215, 1018, 1024, 1396 ve 1532 parsellerin tapulama tutanaklarında özetle “…. ... oğlu...’nün…iken 1946 yılında vefatı ile taşınmazların evlatları...ve ...’ye kaldığının…” belirtildiği ancak davacıların murisi babası Halil İbrahim’in nüfus kaydından baba adının “....” , vefat tarihinin ise 1919 yılı olduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu, 254 parselin tapulama tutanağında ise özetle “…...kızı,...’ye ait iken, 1945 yılında vefatı ile…evlatları İsmet ve ...’ye kaldığı…”, 617 parselin tapulama tutanağında da “…... kızı,
...’ye ait iken, 1950 yılında vefatı ile…evlatları... ve ...’yı terk ettiği, kendi aralarında 1963 yılında yaptıkları rızai taksimle taşınmazın ... oğlu, ...’e isabet ettiği…”, yine 279 parselin tapulama tutanağında özetle “…...kızı, ...’ye ait iken 1953 yılında vefatı ile…evlatları...ve ...’yı terk ettiğinin…” belirtildiği ancak davacıların murisi anneleri ...’nin nüfus kaydından baba adının “...” olduğu, vefat tarihinin ise kapalı kayıt olduğundan görünmediği görülmektedir.
Mahkemece yapılan nüfus araştırması sonucunda ise, ... ve ...kaydına rastlanılmadığı bildirilmiş olup, nüfus araştırmasının yetersiz olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, tapulama tutanakları ile nüfus kayıtları arasındaki davacıların murisi babaları ... ve anneler...’nin vefat tarihleri ile baba adlarındaki çelişkiler üzerinde durulmalı, davacıların anneleri ... kızı...’nin açık nüfus kaydı getirtilmeli, ... oğlu, ... (ve ...) ” , “... (ve ...) kızı,... (ve ...)” isimli kişilerin nüfusa kayıtlı olup olmadığı araştırılmalı, varsa eş ve çocuklarını gösterir nüfus aile kayıtlarının getirtilmelidir.
Ayrıca nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların ... kayıtlarında malik olarak görünen “... oğlu,...”, “İ... oğlu, ...”, “... oğlu,...”, “... oğlu,...” ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfusta kayıtlı olup olmadıkları sorulmalı, bu kimlik bilgilerinde kişiler tespit edildiği takdirde bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalıdır.
Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, mahallinde keşif yapılarak tanıklar ve bilirkişiler de taşınmaz başında dinlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Eksik inceleme ve araştırma ile, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı idare temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 27.11.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.