Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2064
Karar No: 2018/1472
Karar Tarihi: 18.10.2018

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2064 Esas 2018/1472 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Ankara 5. Aile Mahkemesi tarafından verilen ve Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından bozulan boşanma davasının yeniden görülmesi sonucunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Ancak davacı ve davalının telefon numarası konusundaki iddiaları nedeniyle telefon hattının aidiyeti konusunun araştırılarak diğer tüm delillerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkeme kararının dayandığı kanun maddesi Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2 maddeleridir ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve ortak hayatın çekilmez hale gelmiş olması gerektiği belirtilmektedir. Ayrıca, davacının kusuru daha ağır ise davalının da açılan davaa itiraz hakkı bulunmaktadır.
Hukuk Genel Kurulu         2017/2064 E.  ,  2018/1472 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 5. Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 12.11.2013 tarihli ve 2012/838 E., 2013/1375 K. sayılı karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 12.06.2014 tarihli ve 2014/2145 E., 2014/13222 K. sayılı kararı ile;
    "...Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Mahkemece, her iki tarafın da güven sarsıcı davranışlar içerisine girdikleri ve boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı kadının güven sarsıcı davranışının kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır...."
    gerekçesiyle bozulmakla yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek temyiz dilekçesinin süresinde verildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava; evlilik birliğinin sarsılması hukuksal nedenine dayalı boşanma (TMK m. 166/1) istemine ilişkindir.
    Davacı erkek vekili, davalının sorunları kabullenmemesi, çocukla ilgili kararları tek başına alıp uygulaması gibi sebeplerle taraflar arasında sorunlar çıktığını, davalının dilediğince yaşamını sürdürdüğünü, çocuğunu evde yalnız bırakarak geceleri dışarıya gittiğini, tarafların aynı evde iki yabancı gibi yaşadığını, geçimsizliğin artış göstermesi nedeniyle müvekkilinin evden ayrıldığını ileri sürerek tarafların boşanmalarına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı kadın vekili, dava dilekçesinde geçen iddiaların hiçbirinin doğru olmadığını, davacının playstation ve bilgisayar bağımlısı olduğunu, çocukla ilgilenmediğini, gayri ahlâki masaj salonlarına gittiğini, sık sık yabancı kadınlarla oturup kalktığını, davacının davasının reddine karar verilmesini aksi hâlde ise müvekkili lehine 2.000,00 TL tedbir, 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına, çocuk için 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, 100.000,00 TL maddi ve 150.000,00 TL manevi tazminata faiziyle birlikte karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davalı kadının gece çeşitli mekan ve eğlence yerlerine davacı eşi olmadan gittiği ayrıca Mustafa isimli şahsa ait olduğu anlaşılan telefon numarası ile çok sık görüşme yaptığı, bunun hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının da her ne kadar arkadaşı olduğunu iddia etse de; davalı için yabancı olan üç kadınla birlikte eşinin yakalamasına rağmen İstanbul"a gittiği, bu suretle tarafların sadakatsiz davranışlar içerisinde bulundukları, bulunmasalar dahi bu davranışların karşı eş için sadakatsizlik olarak algılandığı anlaşılmakla, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun uzun süredir anne yanında olması, babanın da velayet talebi bulunmaması karşısında velayetin anneye verilmesine, müşterek çocuk için nafakaya hükmedilerek davalının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
    Davalı (kadın) vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında gösterilen gerekçelerle bozulmuştur.
    Mahkemece önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davacı (kadın) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olayda davalı kadının güven sarsıcı davranışlar sergilemek suretiyle birliğin sarsılmasında kusurlu olup olmadığı burada varılacak sonuca göre davacı erkeğin boşanma davasının kabul edilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
    Uyuşmazlığın çözümü için ilgili yasal düzenlemelerin değerlendirilmesinde yarar vardır.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nın 166.maddesinin bir ve ikinci fıkraları; 
    “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
    Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir…”  
    hükmünü içermektedir.  
    Anılan madde gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için başlıca iki şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. İlki, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, diğeri ise ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunmasıdır. Genel boşanma sebeplerini düzenleyen ve yukarıya alınan madde hükmü somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş bir çok konuda evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime taktir hakkı tanımıştır.
    Söz konusu hüküm uyarınca evlilik birliği, eşler arasında ortak hayatı çekilmez duruma sokacak derecede temelinden sarsılmış olduğu taktirde, eşlerden her biri kural olarak boşanma davası açabilir ise de, Yargıtay bu hükmü tam kusurlu eşin dava açamayacağı şeklinde yorumlamaktadır. Nitekim benzer ilkeye HGK’nın 04.12.2015 tarihli ve 2014/2-594 E., 2795 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
    Evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olması durumunda, davacının kusuru daha ağır ise davalının açılan davaya itiraz hakkı bulunmaktadır (TMK m. l66/II).
    Bu düzenlemeyle davalıya bu yolla bir itiraz hakkı tanınmış olmakla birlikte, bu hakkın kötüye kullanılmasının yaptırımı da aynı hükümde belirtilmiştir.
    Gerçekten, TMK. m. l66/II son cümleye göre itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tarafların 21.10.1989 tarihinde evlendiği, bu evlilikten 02.12.1998 doğumlu bir çocuklarının olduğu, davacı erkek tarafından açılan davada kadının evlilikteki sorunları kabullenmeyerek tek başına hareket ettiği, çocuğunu bırakıp geceleri tek başına dışarı gittiği, cebinden bir erkek fotoğrafı çıkması üzerine bu hususta farklı cevaplar verdiği, gizli ve yoğun telefon görüşmeleri olduğu dile getirilmiş ve telefon kayıtlarına delil olarak dayanılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucu davalının, eşinden habersiz ve onun bulunmadığı ortamlarda arkadaşları ile dışarı çıktığı, telefon kayıtlarında Mustafa isimli şahsa ait olduğu anlaşılan ...8441 numaralı telefonla çok sık görüşme yaptığı, bu suretle güven sarsıcı davranışlar içine girdiği ve boşanmaya yol açan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle boşanma kararı verilmiştir.
    Bilindiği üzere, taraflara dayandıkları olgu ve vakıaları kanıtlama konusunda imkân tanınması, "adil yargılama hakkını" içeren "hukuki dinlenilme hakkı"nın bir gereğidir (HMK m. 27). Mahkemece, davacının iddiası üzerine telefon kayıtları getirtilmiş ise de davalı kadının kullandığı telefon numarası ile olağan dışı saatlerde görüşmeler yapıldığı saptanan (... 84 41 numaralı) telefon hattının kime ait olduğu hususunda resmî bir belge dosya içerisinde bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davacı ve davalının telefon hattının aidiyeti konusundaki iddiaları dikkate alınarak söz konusu telefon numarasının kime ait olduğu ve kim tarafından kullanıldığı ilgili yerlerden sorularak araştırılmak suretiyle diğer tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken mahkemece önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Şu hâlde direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenle bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davalı (kadın) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun"un 440. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.10.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi