7. Hukuk Dairesi 2014/14649 E. , 2015/24 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Kozan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Tarihi : 16/07/2014
Numarası : 2014/238-2014/589
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Davacı, davalı işyerinde aşçı yardımcısı olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak sonlandırıldığından bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının ödetilmesini istemiştir.
Davalı, davacının iş akdinin işyerinde hırsızlık yapması nedeniyle haklı nedenle sonlandırıldığını, tüm haklarının ödendiğini hiçbir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, tutanağın, suçüstü halini göstermediği, üç çalışanın kendi arasında tuttuğu bir tutanak olduğu, tutanak altında davacının adının, soyadının ve imzasının da olmadığı, salt işveren çalışanları tarafından tutulan bir tutanağa dayanılarak davacının işyerinde hırsızlık yaptığının kabulünün mümkün olmadığı, bu tutanaktan sonra davacının savunmasının alınmadığı, hatta davacı hakkında suç ihbarında bulunulmadığı ve söz konusu tutanağı düzenleyen kişilerin süresinde bildirilmeyerek tanık olarak dinletilmediği, bu nedenle işverenin haklı feshi ispat edemediği gerekçesiyle davacının kıdem ve ihbar tazminatı da dahil taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Feshin haklı olup olmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
6100 sayılı HMK"nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukuku için haksızlığın önlenmesinin anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir. Doğru hüküm kuramama, bazen ise zayıf olan tarafın bir usûlî hakkı bilmiyor olması dolayısıyla söz konusu olmaktadır. Böyle bir durumda, hakkın özünün, usule kurban edilmesi mümkün olmadığından, tarafın bir vakıayı bütün ayrıntılarıyla getirmemiş olması dolayısıyla yargılamanın doğru ve adil bir hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde aydınlatılmamış olması durumunda hâkim devreye girecek ve söz konusu usûlî olanağı tarafa hatırlatacaktır.
Somut olayda, davalı davacının işyerinden hırsızlık yaptığına dair tutanak tutup, bunu delil olarak dosyaya sunmuştur. Bu tutanak içeriğini doğruluğunu araştırmak hakimin görevidir. Bu nedenle isimleri geçen tutanakta imzası bulunan kişileri dinlemek ve durumu açıklığa kavuşturmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, davalı tarafça tanık listesinin süresi içinde bildirilmediği gerekçesiyle ihlal edilerek eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.