Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9037
Karar No: 2019/3118
Karar Tarihi: 04.04.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/9037 Esas 2019/3118 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacılar, anneleri vefat ettikten sonra mirası reddetmek istemişlerdir. Mahkeme, davanın bir davacı tarafından kabul edilmesine karar vermiştir. Ancak, sulh hakimine gönderilmesi gereken kayıtsız şartsız miras reddi dilekçesi gönderilmediği için mahkeme kararının bozulması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, olayın niteliği gereği çocuklarının haklarının korunması için kayyım atanması gerektiği de belirtilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- HMK.m.33
- HMK.m.150/5
- HMK.m.2/1
- TMK m. 609
- TMK.m.605/1, 2
- TMK'nun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası
- TMK.m.426/2
- TMK.m.407
14. Hukuk Dairesi         2016/9037 E.  ,  2019/3118 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar tarafından, davalı aleyhine 18/07/2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın reddi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın davacı ... yönünden kabulüne diğer davacılar yönünden açılmamış sayılmasına dair verilen 15/10/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacılar, 14.01.2014 tarihinde vefat eden mirasbırakanları anneleri ...’tan taraflarına intikalen gelen hiçbir bir menkul ve gayrimenkulden hak talebinde bulunmadıkları gibi borcundan da sorumlu olmamak için mirasın gerçek reddine karar verilmesini istemişlerdir.
    Dahili davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme, davanın davacı ... yönünden kabulüne diğer davacılar yönünden açılmamış sayılmasına karar vermiştir.
    Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir (HMK.m.33). Taraflara talepleri açıklattırılmalı, taleplerinin mirasın gerçek reddine mi hükmen reddine mi ilişkin olduğu sorulmalıdır.
    Davanın açıldığı tarihten önce yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK. ise Asliye Hukuk ve Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevli olup olmadığını, tayin ve tespitte dava konusunun değeri ve miktarı ölçüsünü kaldırmış, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarda, görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu hükme bağlanmıştır (HMK.m.2/1). Bu nedenle, mirasın hükmen reddi davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Ancak mirasın gerçek reddi davasında TMK m. 609 uyarınca görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Mirasın hükmen reddinin tespiti davasında davanın açılması için herhangi bir süre öngörülmemiş iken, mirasın gerçek reddi davası 3 aylık süreye tabidir. (TMK m. 605/1, 606)
    Davacıların talebinin gerçek ret olduğunun tespit edilmesi halinde; TMK"nın 605/1 maddesi uyarınca hasımsız olarak açılan mirasın gerçek reddine ilişkin davada yerel mahkemenin görevinin; isteğin süresinde olup olmadığı ve ret edenin mirasçılık sıfatının bulunup bulunmadığının tespiti ile süresinde başvuru ve usulüne uygun bir talep bulunduğu takdirde TMK. 609. maddede gösterilen usulde işlem yapmaktan ibarettir. Bilindiği üzere, mirasın kayıtsız şartsız reddine ilişkin beyan; bozucu yenilik doğurucu niteliktedir. Bu beyan Sulh Mahkemesine ulaşmakla sonuç doğurur. Bu nedenle, mirasın kayıtsız şartsız reddine ilişkin dilekçe sulh hakimine ulaştıktan sonra, davacıların ayrıca duruşmaya gelmesine ilişkin bir yasal zorunluluk bulunmaması nedeni ile davacıların açılan duruşmaya takip etmediği ve üç ay içinde dosyanın yenilenmediği gerekçesiyle HMK. 150/5. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilemez.
    Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığının ve mirasçıların terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapmadıklarının araştırılması gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 605/2 maddesi hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkin talepler, süreye tabi olmayıp mirasçıların iyiniyetli ya da kötüniyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca TMK"nun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur. Öte yandan, davanın niteliği gereği davalı-alacaklıların, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmedikleri, bilmelerinin de mümkün olmadığı durumlarda, terekenin borca batık olup olmadığına yapılan yargılama sonrasında karar verildiği göz önünde bulundurularak yargılama gideri ve harçtan davalıların değil davacıların sorumlu tutulması gerekir.
    Somut olayda, davacılar 13.11.2014 tarihli duruşmaya katılmışlar ve bir sonraki celsenin tarihinin 02.02.2015 olacağını öğrenmişlerdir. Buna karşın 02.02.2015 tarihli celseye sadece davacı ... katılmıştır. Mirasın gerçek reddinde, dosyanın işlemden kaldırılmayacağına yönelik kural yukarıda belirtilmiştir. Mahkemenin tarafların açıklamaları doğrultusunda davanın niteliğini belirlemesi ile sonucuna göre karar vermesi gerekir.
    Davacılardan ..., 08.05.2001 doğumlu olup 08.05.2019 tarihinde ergin olacaktır. ...’ın annesi ve babasının boşanmasından sonra velayetinin mirasbırakanı annesi ...’ye verilmiş olduğu nüfus kaydından anlaşılmaktadır. Boşanma kararıyla velayet kendisine verilen tarafın ölümü halinde velayet, sağ kalan ebeveyne kendiliğinden geçmez. Velayet sahibi anne öldüğüne göre çocuk yasal temsilciden yoksun haldedir. Bu durumda, davada çocuğu temsil etmek, hak ve menfaatlerini korumak için çocuğa temsilci atanması gereklidir. (Çocuk Haklarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m. 4/1). O halde, çocuğun haklarının gözetilip korunması ve temsili için Türk Medeni Kanununun 426. maddesi gereğince kayyım tayini için ihbarda bulunup, atanan kayyımın davaya dahil edilmesi, gösterdiği takdirde delilleri toplanıp, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekir, eksik hasım ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak ...’ın 08.05.2019 tarihinde ergin olacağı dikkate alınarak bu tarihten sonra, davacı ...’ın kendi katılımı ve davaya muvafakati olup olmadığı araştırılmalı, göstermesi halinde delilleri toplanmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
    Öte yandan, ... . Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/1663 Esas, 2015/1650 Karar ve 19.11.2015 tarihli kararı ile, davacılardan ... ’ın 1 yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olması nedeni ile Türk Medeni Kanunu madde 407 gereğince 19.11.2015 tarihinde kısıtlandığı ve kendisine kardeşi diğer davacı ...’ın vasi olarak atandığı anlaşılmıştır. TMK"nın 426/2 maddesine göre bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışırsa vesayet makamının ilgilisinin isteği üzerine veya resen temsil kayyımı ataması gerekmektedir. Mahkemece, mirasın reddinde davacı ...’ın hukuki yararı ile kısıtlı ...’ın hukuki yararı çatıştığından, kısıtlıya kayyum tayin ettirilmesi, husumetin kayyıma yöneltilmesi, kayyım gösterdiği takdirde delillerin toplanması gerekirken kısıtlı ...’a kayyım tayin ettirilmeden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
    Eksiklikler giderilmeden karar verilmiş olması nedeni ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi