Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1649
Karar No: 2018/1467
Karar Tarihi: 18.10.2018

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1649 Esas 2018/1467 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1649 E.  ,  2018/1467 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “muarazanın men’i ve tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 02.04.2013 tarihli ve 2011/480 E., 2013/190 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 29.01.2014 tarihli ve 2013/15743 E., 2014/2122 K. sayılı kararı ile,
    “…Davacı vekili; taraflar arasında 10.10.2008 tarihinde akdolunan beş yıl süreli münhasır distrübütörlük sözleşmesi kapsamında müvekkilinin davalı yanca üretilen kardiyoloji ve radyoloji alanındaki bütün ürünlerin ve close pad adlı ürünün Türkiye ve yurt dışındaki tek satıcısı olduğunu, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini ifa ettiği halde, davalının üstlendiği taahhütlerine uymadığını, sözleşmenin 8. ve 13. maddesi hükümlerine aykırı davranarak kendi ad ve hesabına malzeme satışları yaptığını, tek yetkili satıcı olarak müvekkilini tayin etmesine rağmen davalının yaptığı bu satışlarla müvekkilini zor durumda bıraktığını, randımanlı satış yapmasını engellediğini, akabinde de taahhüt edilen 5.000 adet ürünün alınmadığı gerekçesiyle 21.07.2010 tarihinde sözleşmeyi haksız şekilde feshettiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla taraflar arasındaki muarazanın men"ine, davalı yanın ihlalleri nazara alınarak, müvekkilinin yoksun kaldığı kar nedeniyle şimdilik 10.000.00 TL maddi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; davacı yanca taahhüt edilen miktarda mal alımı yapılmadığı gibi patenti müvekkiline ait sözleşme konusu tıbbi malzemelerin davacı tarafından çoğaltılarak satıldığını ve davacı iddialarının doğru olmadığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; taraflar arasında akdolunan distrübütörlük sözleşmesi hükümleri de gözetilerek benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda sözleşmenin 8. maddesi hükmü uyarınca kararlaştırılan aylık 5.000 adet close pad adlı ürünün davacı yanca satın alınmayarak davacı dağıtıcının kusurlu bulunduğu, sözleşmenin yürürlüğe girdiği bir aylık süreçte davalı yanca gerçekleştirilen satımların sözleşmeye aykırılık oluşturmadığı ve davacının kusurlu davranışı nedeniyle davalı yanın sözleşmeyi feshetmekte haklı bulunduğu gerekçesiyle davacı yanca kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Taraflar arasında akdolunan aynı içerikli 10.10.2008 ve 31.12.2008 tarihli Münhasır Distrübütörlük Sözleşmesinin 12/2. maddesinin 1. cümlesinde, “Tarafların bu sözleşmede belirtilen yükümlülüklerine aykırı davranması hallerinde karşı taraf yazılı ihtar ile sözleşmeye aykırılığın giderilmesini talep eder. Aykırılık karşı tarafça giderilmediği takdirde sözleşme feshedilebilir.” denilmiştir. Bu durum karşısında; belirtilen bu sözleşme hükmü de gözetilip tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, sözleşmenin ilgili maddesi dikkate alınmaksızın eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir…”
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava muarazanın meni ve tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler yanında tarafların sözleşme hükümleri ile bağlı olup, uyuşmazlığın çözümünde sözleşme hükümlerinin öncelikle uygulanması gerektiği, eldeki uyuşmazlığın davalının tek taraflı olarak yaptığı feshi işleminin haklı nedenlerle yapılıp yapılmadığı noktasında toplandığı, davacının talebi ve uyuşmazlık konusu dikkate alındığında sözleşmenin 12/2. maddesinin birinci cümlesinin sonuca etkisinin bulunmadığı, bir an için etkisi olduğu kabul edilse bile davalının davacıyı sözleşmeye aykırılığın giderilmesi konusunda 21.07.2010 tarihli ihtarname ile uyardığı, davacının ise davalıya yönelik bir ihtarının bulunmadığı, bu durumun davacı vekilinin 18.12.2012 tarihli duruşmada alınan beyanı ile davacının kabulünde olduğu, bu nedenle eksik incelemeden de söz edilemeyeceği, sözleşmeye göre davacının temerrüde düştüğü ve sözleşmenin feshine neden olduğu, davalı şirketin sözleşmeyi haklı nedenlerle feshettiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yanlar arasında imzalanan sözleşmenin 12/2. maddesinin birinci cümlesi dikkate alındığında, sözleşmenin davalı tarafından haklı nedenle feshedilip edilmediği hususunda mahkemece eksik inceleme ile karar verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, Özel Dairece verilen bozma kararında, yanlar arasında imzalanan sözleşmenin 12/2. maddesinin 1. cümlesinin de dikkate alınarak tüm delillerin değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği hâlde, sözleşmenin ilgili maddesi dikkate alınmadan eksik inceleme ile karar verildiği belirtilmiş, yerel mahkemece önceki gerekçeler yanında, eldeki uyuşmazlığın çözümünde sözleşmenin 12/2. maddesinin 1. cümlesinin sonuca etkisi olmadığı, ayrıca bu maddeye göre davalının davacıyı 21.07.2010 tarihli ihtarname ile uyardığı, davacının ise davalıya yönelik bir ihtarının bulunmadığı, bu hususun davacı vekilinin de duruşmada alınan beyanı ile kabulünde olduğu yönündeki gerekçesiyle direnme adı altında verdiği kararın, gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, dolayısıyla temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak görüşülüp tartışılmış ve belirtilen bu hususun yeni hüküm teşkil etmeyeceği, dolayısıyla ortada yeni bir hükmün ve bu itibarla ön sorunun da bulunmadığı oy birliği ile kabul edilmiştir.
    İşin esasının incelenmesine gelince:
    Belirtilmelidir ki, yanlar arasında aynı mahiyette 10.10.2008 ve 31.12.2008 tarihli münhasır distribütörlük sözleşmesi imzalanmıştır.
    Sözleşmenin 12. maddesi, ” Beş yıl süre ile geçerli olan sözleşmenin süresinin biteceği tarihten önce taraflardan birisi 30 gün önceden sözleşmeyi feshettiğini karşı tarafa bildirmez ise taraflar sürenin 1 yıl uzamış olduğunu ve müteakip yıllarda da aynı süre ve şekilde sözleşme feshedilmez ise her yıl 1 yıl süre ile uzamış sayılacağını kabul ve taahhüt eder.
    Tarafların bu sözleşmede belirtilen yükümlülüklerine aykırı davranması hâllerinde karşı taraf yazılı ihtar ile sözleşmeye aykırılığın giderilmesini talep eder. Aykırılık karşı tarafça giderilmediği takdirde sözleşme feshedilebilir. Ancak haksız fesih hâllerinde tarafların uğrayacağı müspet ve menfi zararlar karşı tarafça tazmin edilmek zorundadır.
    Dağıtıcının sözleşmeyi haksız feshetmesi ya da haksız feshine neden olması hâlinde bu sözleşme ile taahhüt ettiği satış miktarı üzerinden şirketin sözleşme sonuna kadar hesaplanacak kâr kaybını şirketin talep etme hakkı saklıdır…” şeklinde düzenlenmiştir.
    Davalı tarafından gönderilen Ankara 40. Noterliğinin 21.07.2010 gün ve 24259 yevmiye sayılı ihtarname ile yanlar arasında imzalanan münhasır distribütörlük sözleşmesi uyarınca davacının Close Pad adlı üründen aylık 5000 adet satın almayı taahhüt ettiği hâlde bu taahhüdünü hiçbir dönem gerçekleştiremediğinden sözleşmenin feshedildiği davacı şirkete ihtar edilmiştir.
    Yerel mahkemece, alınan bilirkişi raporu uyarınca davacı şirketin sözleşme ile kararlaştırılan edimini yerine getirmediği, davalının davacıyı sözleşmeye aykırılığın giderilmesini 21.07.2010 tarihli ihtarname ile talep ettiği, davacının ise davalıya yönelik bir ihtarının bulunmadığı bu nedenle sözleşmenin feshine davacının neden olduğu belirtilmiş ise de yerel mahkemenin direnme kararında bahsedilen ve davacı tarafından gönderilen 21.07.2010 tarihli ihtarname, davalı tarafça sözleşmeye aykırılığın giderilmesine ilişkin olmayıp sözleşmenin feshine yöneliktir. Bu nedenle mahkemece, sözleşmenin 12/2. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen fesih prosedürü dikkate alınarak tüm deliller ile birlikte değerlendirme yapılması gerekirken eksik inceleme hüküm kurulması yerinde değildir.
    Hâl böyle olunca tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun"un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.10.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi