16. Hukuk Dairesi 2012/4088 E. , 2012/9608 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Yarışalan Köyü çalışma alanında bulunan 106 ada 201, 274 parsel sayılı sırasıyla 29.130,05 ve 17.355,82 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal, taksim, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ..., 105 ada 3, 75 parsel sayılı 758,06 ve 7.830,04 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal, taksim, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, 106 ada 63 parsel sayılı 63.987,64 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve hibe nedenleriyle davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı irsen intikale dayanarak tüm mirasçılar adına tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 105 ada 3, 75 ve 106 ada 63 parsel sayılı taşınmazların tespitinin iptaline, tamamı 4 pay kabul edilerek 1 payın davacı, 3 payın davalı ... adına tesciline, 106 ada 201, 274 parsel sayılı taşınmalara ilişkin davanın reddiyle tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı ... vekillerince temyiz edilmiştir.
1- 106 ada 201 ve 274 parsel sayılı taşınmazlar yönünden: Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
2- 105 ada 3, 75 ve 106 ada 63 parsel sayılı taşınmazlar yönünden: Mahkemece, davalı ..."in bağış sözleşmesinin yapıldığı tarihte yaş küçüklüğü nedeniyle tam ehliyetsiz olduğu ve iradesine hiçbir şekilde hukuki sonuç bağlanamayacağı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davalı ...’e dedesi...tarafından 17.04.1992 tarihinde yazılı şekilde yapılan bağışlama sözleşmesiyle temyize konu üç adet taşınmaz herhangi bir yükümlülük yüklenmeksizin bağışlanmıştır. Bağışlama sözleşmesinin yapıldığı tarihte davalı 11 yaşında ve mahkemece de belirtildiği üzere fiil ehliyetini kullanma açısından tam ehliyetsizdir. Kural olarak tam ehliyetsizlerin fiil ve işlemleri hukuki sonuç doğurmaz, ancak bu durumun bir takım istisnaları mevcut olup davaya konu olay da bu istisnalardan biridir. Şöyle ki; davalıya dedesi tarafından 1992 yılında bağışlanan taşınmazlardaki zilyedlik, davalının babası tarafından kadastro tespitinin yapıldığı 2007 yılına kadar sürdürülmüştür. Baba tarafından sürdürülen zilyedlik, yasal temsilcisi olduğu oğlu ... adına sürdürülen zilyetliktir. Hal böyle olunca bağışlama sözleşmesinden sonra babası tarafından temsil olunan davalının taşınmazın zilyetliğini devraldığını ve bu zilyetliğin hukuken değer taşıdığını kabulde zorunluluk bulunmaktadır. Diğer taraftan sözleşmenin başlangıçta geçersiz olduğu kabul edilse dahi, davalının tam ehliyetli olduğu dönemde hayatta olan dede, hali hazır kullanıma zımnen icazet vererek sözleşmeye geçerlilik kazandırmıştır. O halde bağışlama sözleşmesinin taraflarının iradesine ve sürdürülen zilyedliğe üstünlük tanıyıp davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, davalı ... vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 19.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.