Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/611
Karar No: 2018/1466

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/611 Esas 2018/1466 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/611 E.  ,  2018/1466 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 27.02.2014 tarihli ve 2013/190 E., 2014/96 K. sayılı karar davalı vekilince temyiz edilmekle, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 23.06.2014 tarihli ve 2014/18215 E., 2014/20575 K. sayılı kararı ile;
    "…Davacı, davalı Bakanlığa bağlı Tokat Devlet Hastanesinin temizlik işini ihale ile üstlendiğini, edimini yerine getirmesine rağmen davalının 5510 sayılı yasanın 81/1-I maddesine aykırı olarak hakedişlerinden kesintiler yapıldığını ileri sürerek 57.989,59 TL"nin faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
    Davalı, Tokat Mahkemelerinin yetkili olduğunu savunmuş, esastan da davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, 46.789,94 TL"nin tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Davacı eldeki davada Tokat Devlet Hastanesinin temizlik işinden dolayı hakedişlerinden yapılan kesintilerin tahsilini istemiş olup, davalı süresinde verdiği cevap dilekçesiyle Tokat Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğunu savunmuştur. Taraflar arasındaki sözleşmenin ifa edileceği yer Tokat Devlet Hastanesi olduğu gibi sözleşmede de Tokat Mahkemeleri yetkili kılınmıştır. Davalı süresinde yetki itirazında bulunduğu içinde davanın Tokat Mahkemelerinde görülmesi gerekir. Mahkemece bu hususun gözetilerek yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
    2-Bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir…"
    şeklinde bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava alacak istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, davalı ile temizlik hizmetlerine ilişkin hizmet alım sözleşmelerinin imzalandığını, müvekkili şirketlerin hak edişlerinden haksız kesinti yapıldığını ileri sürerek 57.989,59TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 27.02.2014 tarihli celsede ise bilirkişi raporunda tespit edilen toplam 46.739,94TL yönünden davanın kabulüne karar verilmesini, 11.249,65TL’lik kısma ilişkin taleplerinden feragat ettiklerini belirtmiştir.
    Davalı vekili, yanlar arasında imzalanan sözleşmenin 37. maddesi uyarınca Tokat Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın zaman aşımı yönünden reddi gerektiğini, kesintilerin yasa ve kamu ihale genel tebliğine uygun olarak yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, yanlar arasında imzalanan 31.03.2010 tarihli sözleşmenin 37. maddesinde yer alan yetki sözleşmesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girmesinden önce 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) yürürlükte olduğu tarihte yapıldığı, HUMK’nın 22. maddesine göre yetkili kılınan mahkemenin tek yetkili mahkeme olmayıp diğer yetkili mahkemelerde de dava açılmasının mümkün olduğu, sözleşmenin imzalandığı tarihte farklı mahkemelerde dava açma imkânı olan davacıların bu haklarının ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığı, davanın davalının yerleşim yeri mahkemesinde açıldığı gerekçesiyle yetki itirazının reddi ile alınan bilirkişi raporuna göre davacının hakedişlerinden yapılan 46.739,94TL yönünden davanın kabulüne fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
    Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece, önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce yanlar arasında düzenlenen sözleşmenin 37. maddesindeki yetkili mahkemeyi düzenleyen “Bu sözleşme ve eklerinin uygulanmasından doğabilecek her türlü anlaşmazlıkların çözümünde Tokat mahkemeleri ve icra daireleri yetkilidir” hükmünün HMK’nın yürürlük tarihi olan 01.10.2011 tarihinden sonra açılan davada HMK’nın 17. maddesi hükmü karşısında uygulanıp uygulanmayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Öncelikle uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemelerin ortaya konulmasında yarar bulunmaktadır;
    Yanlar arasında imzalanan sözleşme 31.03.2010 tarihli olup, bu tarihte henüz 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlükte değildir. Sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesine göre “Dava, mukavelenin icra olunacağı veyahut müddeaaleyh veya vekili dava zamanında orada bulunmak şartiyle akdin vuku bulduğu mahal mahkemesinde de bakılabilir."" Aynı Yasanın 22. maddesine göre "" Mahkemenin salahiyeti intizamı amme esasına binaen tayin edilmemiş olan hallerde iki taraf bir veya mütaaddit muayyen hususa müteallik ihtilaflarının salahiyettar olmayan mahal mahkemesinde görülmesini tahriren mukavele edebilirler. Bu halde işbu mahal mahkemesi o davaya bakmaktan imtina edemez.”
    01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uyuşmazlıkla ilgili “Sözleşmeden doğan davalarda yetki” başlıklı 10. maddesine göre; “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” Aynı Yasanın 17. maddesi ise; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklindedir.
    Genel bir ilke olarak her kanun, ne zaman yürürlüğe gireceğine ilişkin bir düzenleme içerir. Bu; gün, ay, yıl şeklinde belirli bir tarih olabileceği gibi, “yayımı tarihi” şeklinde de olabilir. Kanunların yürürlüğe girişi netlik taşırken, yürürlüğe girmiş bir kanunla yapılan değişikliklerin, daha önceden başlamış ve etkilerini devam ettiren hukuki ilişki ve olgulara ne şekilde uygulanacağı konusu özel bir değerlendirmeyi gerektirmektedir. Kimi zaman kanunun zaman bakımından uygulanmasına ilişkin hükümlere de yer verilmektedir.
    Kanunların zaman bakımından uygulanmasındaki temel ilke; kanunun yürürlüğe girmesinden sonra uygulanmasıdır. Esasen yürürlük kavramından anlaşılan husus budur. Bu ilkenin temelinde kazanılmış haklara saygı, hukuk devleti, hukuki güvenlik ve güvenin korunması gibi temel hukuk ilkeleri bulunur. Bu ilke yürürlüğe konulmuş bir kanunun geçmişte olup bitmiş olaylara uygulanmayacağı anlamını da taşır.
    Kanunların zaman bakımından uygulanması maddi hukuka ilişkin kanun değişiklikleri ile yargılama (usul) hukukuna ilişkin kanun değişiklikleri bakımından da ayrıma tabi tutulmaktadır. Kural olarak maddi hukuka ilişkin kanun değişiklikleri sadece yürürlüğe girmelerinden sonra ortaya çıkan hukuki olgu ve ilişkilere uygulanır. Yürürlüğünden önce ortaya çıkan olaylar ve hukuki ilişkiler, ortaya çıktıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabidir. Böylelikle kanun geriye yürütülmemiş ve özellikle hukuki işlemi yapan kişi ya da kişilerin, işlem tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükümleri çerçevesinde ulaşmayı düşündükleri hedefler konusunda belirsizlik yaratılmamış olur.
    Yargılama (usul) hukukuna ilişkin değişiklikler ise “derhal uygulanma” kuralına tabidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise bu kanun hükümlerinin kamu düzeni ile yakından ilgili olduğu, daima eskisinden daha iyi ve amaca en uygun olduğu fikri ile kanun koyucunun, fertlere ait olan hakların yeni usul hükümleri ile daha önce yürürlükte olan kısımdan daha iyi ve daha adil korunacağına ilişkin inancıdır (HGK. 18.01.2012 tarih ve 2012/13-701 E., 2012/6 K.). Kural olarak bireylerin usul kurallarının değişmeyeceğine olan güvenleri korunmaz. Buna göre her usul işlemi, işlem tarihinde yürürlükte olan kanuna göre yapılır. Derdest bir davada önceki kanuna göre tamamlanmış işlemlerin yeni kanuna göre tekrarlanmasına gerek yoktur. Yeni usul kanunu, yürürlüğe girmeden önce açılmış olan davalarda tamamlanmamış işlemlere uygulanır. Bu nedenle yargılama esnasındaki her usul işlemi ayrı ayrı değerlendirilmeli, bunların tamamlanmış olanları için yeni usul kanunu uygulanmamalıdır. Derhâl uygulama ilkesi, usul kanunlarının geçmişe uygulandığı anlamında yorumlanmamalıdır. Bu nedenle kazanılmış hak ihlalinden de söz edilemez.
    Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nda “Zaman bakımından uygulanma” başlıklı 448’inci maddesinde “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır” hükmü öngörülmüştür. Görüldüğü gibi derhâl uygulanma ilkesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nda benimsenmiştir. Burada esas olan sözleşmesin yapıldığı tarih değil, dava tarihidir. Bu konuda getirdiği ölçüt ise tamamlanmış işlemlerin yeni kanundan etkilenmemesi olmuştur. Nitekim aynı ilkeler İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 13.04.2018 gün 2016/2 E., 2018/4 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
    Somut uyuşmazlıkta yanlar arasında imzalanan 31.03.2010 tarihli sözleşmenin 37. maddesinde, sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda Tokat Mahkemelerinin yetkili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesinde tacirler veya kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıklar hakkında sözleşme ile mahkemeleri yetkili kılabilecekleri aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirtilen mahkemede açılacağı, aynı Kanun’un 448. maddesi gereğince, kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı belirtilmiştir. Yanlar arasında imzalanan sözleşmenin bir tarafı kamu tüzel kişisi diğer tarafı ise tacir olduğu, sözleşme ile yetkili mahkeme olarak Tokat Mahkemelerini yetkili kıldıkları anlaşılmakta, davalının mahkemenin yetkisine ilişkin itirazı yerindedir.
    Diğer taraftan, Özel Daire bozma kararında, yanlar arasındaki sözleşmenin ifa edileceği yerin Tokat Devlet Hastanesi olduğu bu nedenle de Tokat Mahkemelerinin yetkili olduğuna ilişkin belirlemenin yanılgılı değerlendirme ile yazılmış olduğu kabul edilmekle, bu ibarelerin bozma kararından çıkarılması gerekmiştir.
    Bu durumda yerel mahkemenin belirtilen direnme gerekçesi, Özel Daire bozma kararında ve yukarıdaki belirtilen bu ilave gerekçeler dikkate alındığında usul ve yasaya aykırıdır.
    Hâl böyle olunca direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıdaki belirtilen ilave gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanun"un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.10.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi