Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/566
Karar No: 2018/1464

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/566 Esas 2018/1464 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/566 E.  ,  2018/1464 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 31.01.2012 tarihli ve 2010/265 E., 2012/44 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 08.04.2013 tarih ve 2012/6756 E., 2013/8993 K. sayılı kararı ile;
    “...Davacı, avukat olduğunu, davalının 30.05.2005 tarihli vekaletnamesi ile kamulaştırmasız el atma davası açma hususunda kendisini vekil olarak tayin ettiğini, bu kapsamda Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2008/213 E. 2008/359 K. sayılı dosya da dava açarak dosyayı bitirdiğini ve devamla kararın infazı için Mersin 1. İcra Müdürlüğünün 2008/5856 ve 2008/5857 numaralı dosyaları ile icra takipleri başlattığını alacağın ödenmesi aşamasında davalı tarafından müvekkilinin haksız olarak azledilmesini takiben icra dosyasındaki paralarında çekilmesi sonucu vekalet ücretini alamadığını, bunun üzerine vekalet ücreti alacağı için davalı aleyhine Gaziantep 1. İcra Müdürlüğünün 2010/2806 E. sayılı dosyasında ilamsız icra talebi yoluna başvurarak toplam 1.058,260 TL vekalet ücreti talep etmesine rağmen davalının haksız itirazı sonucu takibin kısmen durduğunu belirterek, ödenmeyen ve haksız itiraz edilen 906,203,70 TL yönünden itirazın iptalini, icra takibinin devamı ile inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı, cevap dilekçesinde, kamulaştırmasız el atma davası için davacı ve davacının babası olan ....ile anlaştığını kazanılan kısım ve faizi üzerinden vekillerine %5 vekalet ücreti ödemeyi kabul ettiğini, dava sonuçlandığında paralarını almaları için kendilerine ihtarname çektiğini, ancak cevap gelmemesi üzerine tevdi mahalli tayini yoluna başvurduğunu, bu ihtara rağmen davacının icra yoluna başvurması üzerine, süresinde davacının hissesine düşen 158,326 TL’yı icra dosyasına yatırmakla birlikte kalan kısım yönünden itirazda bulunduğunu, bunların dışında davacının babası tarafından aynı dava ile ilgili olarak Mersin 5. İcra Müdürlüğünde başlattığı 2010/4777 E. Sayılı dosya yönünden de itirazda bulunduğunu belirterek bu itirazlarının dikkate alınmasını, davacının hak kazandığı ücreti yatırmış bulunmakla, başkaca borç kalmadığı için davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece taraf beyanları dosya muhtevası ve alınan bilirkişi raporu değerlendirilmiş, taraflar arasında sözleşme varlığı tartışılarak neticeten davacının, dava dışı babası ile birlikte hareket etmesi sonucunda vekalet ücretini aldığının hakkaniyet ilkeleri ışığında uygun düşeceği değerlendirmesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, avukatlık hizmet sözleşmesinden kaynaklanan vekalet ücreti alacağına ilişkindir. Davalı tarafından 30.03.2005 tarihinde verilen ortak vekaletnamede, davacı ile dava dışı babasına vekalet verildiği, vekaletnameden bir gün sonra davalı ile dava dışı avukat ....arasında 31.05.2005 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmede davacının isminin yer almakla birlikte imzasının bulunmadığı, açılacak kamulaştırmasız el atma davası sonucu kazanılan kısmın, tahsil edilinceye kadar işleyecek faizi birlikte tutarının %5 ‘i kadar olan miktarın ücret olarak belirlendiği, vekaletname sonrası ilk davanın Av. ....tarafından Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/134 E. da tazminat davası açıldığı ve duruşmalara davacı Av.....’nin de katıldığı ve davanın takip edilmemesi sonucu dosyanın işlemden kaldırıldığı sabittir. Mevcut davamızda ise aynı vekaletnameyi kullanan davacı avukatın Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2008/213 esasında açtığı kamulaştırmasız elatmaya dayalı tazminat davası yönünden, davanın kazanılması sonucu hak ettiğini düşündüğü vekalet ücretini talep etmesi söz konusu olup, kazanılan dava sonucu davacı tarafından yapılan icra takipleri sonucu tahsil edilen paraların davalı asile ödenmesi sırasında, dava dışı Avukat tarafından icra müdürlüğünde düzenlenen bir belgede attığı imza gerekçe gösterilerek davanın reddi cihetine gidilmiş olup, yapılan değerlendirme sonucunda delillerin değerlendirmesinin hatalı olduğu sonucuna varılmıştır.
    Şöyle ki; davacının geçerli bir vekaletname ile dava açtığı, davanın davalı lehine sonuçlandığı, tahsiline karar verilen tazminat ve dava yargılama giderlerinin itirazsız olarak davalı tarafından tahsil edilmesi hususları dikkate alındığında davalı asilin bütün aşamalarla yapılan işlemlere muvafakat ettiği açıktır. Ayrıca davalı asilin her iki avukata ayrı ayrı ihtarnameler çekerek 25.02.2010 tarihi itibariyle vekalet ücret alacaklarını almaları için davette bulunduğu tevdi mahalli tayini için karar aldırdığı ve nihayetinde kendi hesaplaması sonucu, belirlediği 158,326 TL’yı davacı tarafından yapılan Gaziantep 1. İcra Müdürlüğünün 2010/2806 E. sayılı dosyasına yatırarak kısmi borca itirazda bulunduğu, neticeten davacının vekalet ücret alacağını temelde kabul ettiği, problemin ücret miktarı hususunda oluştuğu belirgindir.
    Taraflar arasında bizzat davacı Avukatın imzasını taşıyan ücret sözleşmesi bulunmadığı açık ise de; davalı asilin başlangıçta baba-oğul avukatlara ortak vekalet vermesi, davacı avukatın ilk açılan davayı benimseyerek duruşmalara bizzat katılması sebebiyle, yukarıda özellikleri belirtilen 31.05.2005 tarihli avukatlık ücret sözleşmesini onayladığını, benimsediği açık bulunmakla, davacının taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı iddiası benimsenmediği gibi, taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmayan hallerde uygulanması gerektiği Avukatlık Kanunun 164. maddesinde belirtilen oralarında olayımızda uygulanamayacağı açıktır.
    Bu düzenlemeler ve açıklamalar ışığında avukatlık hizmeti veren davacının, ancak 31.05.2005 tarihli sözleşme gereğince talep hakkının bulunduğu açık bulunmakta, bilirkişi raporunun buna işaret eden 2 kısmı itibariyle toplam vekalet ücreti alacağında, davalının kabul ettiği ve ödediği kısım düşüldükten sonra kalan alacak miktarının 218.375,06 TL olduğunun karar verilmesi gerektiği halde, kapsamı yanlış yorumlanan dava dışı avukatın beyanın yer aldığı Mersin 1. İcra Müdürlüğünü 2008/5856 E. Sayılı dosyası gereğince davanın reddine dair hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir...”
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava; vekâlet ücreti alacağı iddiası ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin davalının vekili sıfatı ile açtığı Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/213 esas sayılı kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat davasında kazandıkları tazminatın ilamlı icra takibine konu edildiğini, alacağın tahsili aşamasına gelindiğinde davalının müvekkilini vekillikten azlettiğini ve alacağını bizzat tahsil edip vekâlet ücretini ödemediğini, bunun üzerine tazminat davası ve ilamlı icra takibi nedeniyle hak edilen akdî ve yasal vekâlet ücreti alacağının tahsili yönünde başlatılan eldeki davaya konu takipte davalının borcun bir kısmını ödeyip bakiyesine itiraz ettiğini, bu itirazın haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı davacı ve yine avukat olan babası ....ile taşınmazı üzerindeki kamulaştırmasız el koyma nedeniyle gereken hukuki sürecin takip edilmesi yönünde anlaştığını, aralarındaki yazılı anlaşma gereğince dava sonunda kazanılan kısmın %5’inin vekâlet ücreti olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak henüz dava dahi açılmadan Av. .....’nin 15.03.2008 tarihinde vekâlet sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiğini, devamında davacı avukatın 2008/213 esas sayılı davayı açıp kazandığını, bunun üzerine hem davacı hem de babasının hak ettiği vekâlet ücretini ödemek istediğini davacı ve babasına ihtaren bildirdiğini, sonuç alamaması üzerine mahkemeden tevdi mahalli tayini istediğini, bu aşamada davacının başlattığı eldeki davaya konu icra takibinden haberdar olduğunu ve aralarındaki yazılı sözleşme gereği ödemesi gereken meblağdan .....’ye ödenmesi gerekenin dışında kalıp davacıya düşen miktar olan 158.326TL’yi takip dosyasına yatırdığını, bunun dışında herhangi bir borcu olmadığı için takibe itiraz ettiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece davacı ve babasının birlikte hareket ettiği, davalı ile baba ....arasındaki sözleşme çerçevesinde işlerin yürütüldüğü ve sonuçlandırıldığı, yargılama giderlerinin konu edildiği Mersin 1. İcra Dairesinin 2008/5856 sayılı ilamlı icra dosyasında davalı asilin alacağını tahsil ederken davacının buna muvafakat ettiği, davalının eldeki davaya konu takipte kamulaştırmasız el koyma davasında hükmedilen vekâlet ücreti miktarını da ödediği gözetildiğinde hakkaniyet ilkeleri gereğince davacının vekâlet ücreti alacağını almış olduğunun kabulünün gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekilinin temyiz itirazları üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda karar başlığında yazılı gerekçeler ile bozulmuştur.
    Yerel mahkeme önceki karar gerekçeleriyle direnmiş, direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemenin ret gerekçesi ve Özel Dairenin bozma kararı mahiyeti dikkate alındığında davacı avukatın, davalının ödediği miktarın ötesinde, 31.05.2005 tarihli ücret sözleşmesi çerçevesinde bakiye vekâlet ücreti alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Öncelikle belirtmek gerekir ki; yerel mahkeme ve Özel Daire arasında davacının vekâlet ücreti alacağının hesaplanmasında 31.05.2005 tarihli ücret sözleşmesinin uygulanması gerektiği noktasında anlaşmazlık bulunmadığı gibi Özel Dairenin bu sözleşme çerçevesinde bakiye 218.375,06TL vekâlet ücreti alacağı bulunduğu yönündeki tespite direnilerek davanın tümden reddi yönündeki kararda ısrar edildiğinden, bozma kararına karşı karar düzeltme aşamasında da ileri sürülüp reddedilmiş oldukları da gözetildiğinde, davacı vekilinin bozma kararında gösterilen 218.375,06TL’den daha fazla alacağı olduğu yönündeki itirazları kazanılmış haklar sebebiyle direnme kararının temyiz incelemesi kapsamı dışında kalmaktadır.
    Bu tespitten sonra uyuşmazlığa dönüldüğünde;
    Yerel mahkemece davacı avukatın kendisi gibi avukat olan dava dışı babası ile birlikte davalıya hukuki yardımda bulunduğu, kazanılan kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasında hükmolunan vekâlet ücretini de içeren yargılama giderlerinin tahsili yönünde başlatılan icra takibinde borçlu tarafça dosyaya yapılan ödemenin davacı alacaklıya ödenmesine muvafakat edildiği, davalının da kendi hesapladığı vekâlet ücretini ödemiş olmakla hakkaniyet gereği vekâlet ücreti borcunun kalmadığının kabulü gerektiğinden bahisle davanın reddi kararında ısrar edilmiştir.
    Ne var ki somut uyuşmazlıkta salt hakkaniyet ilkesi ve hâkimin takdir yetkisine dayanılarak hüküm tesisinde hukuka uygunluk bulunmadığı gibi, alacaklı asil sıfatıyla icra dosyasına yatan parayı tahsili sırasında davalının “avukat ücretlerini haricen ödeyeceğim” yönündeki beyanını içeren 18.02.2010 tarihli tutanağın da davacının ve babasının vekâlet ücreti alacaklarını almış olduğunun kabulüne imkân vermediği açıktır. Bu hâlde yerel mahkemece davacının Özel Daire bozma kararında gösterilen 218.375,06TL tutarında bakiye vekâlet ücreti alacağının bulunduğu gözetilerek bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulü ile takibin devamına karar verilmesi gereklidir.
    Sonuç itibariyle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    S O N U Ç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3’üncü maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429’uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun’un 440’ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.10.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.  




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi