1. Hukuk Dairesi 2017/3497 E. , 2020/3662 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen davalar; vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
Davacılar asıl ve birleştirilen davaları ile, kayden maliki/paydaşı oldukları ... ada... sayılı parseldeki... ve...; ... ada... parseldeki... numaralı bağımsız bölümlerin ile ... ada... parsel, ... ada... parsel sayılı taşınmazların, ... tarih, ... yevmiyeli vekaletname ile vekil tayin ettikleri davalı ... tarafından, diğer davalılara çeşitli tarihlerde satış yolu ile temlik edildiğini, satışa ilişkin iradeleri ve bu yönde davalıya verdikleri bir talimat bulunmadığını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, taşınmazları edinen davalıların da bu durumu bilen kişiler olduklarını ileri sürerek tapu iptali ve tescile, olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin davalı ..."tan tahsiline karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında ... ada... parsel (yeni ... ada... parsel) sayılı taşınmazla ilgili taleplerini bedele dönüştürmüşlerdir.
Davalılar ve birleştirilen davanın davalıları, satışların geçerli vekaletnameye dayanılarak yapıldığını, davacılar ile davalı ve aynı zamanda ... ilinde müteahhit olarak tanınan ..."ın 1985 yılından bu yana dostluk ilişkilerinin yanı sıra ticari ortaklıklarının da bulunduğunu, davacılar tarafından davalı ..."a çok sayıda vekaletname verildiğini ve aralarında kat karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmeleri yapıldığını, davalı ..."ın işleri kötüye gidince eldeki davanın açıldığını, taşınmazları tapu kaydına güvenerek iyi niyetle edindiklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece “...Ne var ki, çekişme konusu taşınmazların akitte gösterilen bedelleri ile saptanan gerçek bedelleri arasında fahiş fark bulunmaktadır.Kaldı ki, ödeme yapıldığı iddiasını ispat yükü bu olguyu iddia eden tarafta olup, akitte gösterilen bedellerin dahi vekil tarafından davacılara ödendiği kanıtlanmış değildir. Bu durumda, öncelikle ilk el alıcılar ..., (İmam oğlu) ..., (... oğlu) ..., ... ve ... bakımından vekile akitte gösterilen bedeli değil de gerçek bedeli ödediklerini kanıtlamaları durumunda, bu bedeller davacılara ödenmediği için vekilin bedelden sorumlu tutulacağı açıktır.Öte yandan, ilk el dışındaki malikler bakımından da iyi niyetli olup olmadıkları yeterince araştırılmış değildir.Hal böyle olunca, öncelikle tanıklar yeniden çağrılarak yukarıdaki ilkeler uyarınca beyanlarının alınması, taşınmazların satış tarihinden itibaren bu süre zarfında kimler tarafından kullanıldığının ve ilk ellerin vekile akitte gösterilen bedeli mi, gerçek bedeli mi ödediklerinin, ya da ödeme yapıp yapmadıklarının açıklığa kavuşturulması, sonraki eller bakımından iyi niyet araştırması yapılması, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, mahkemece kısmen red kısmen kabul kararı verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ne var ki, davalar birleştirilse dahi ayrı dava olma özelliklerini korurlar. Bu nedenle birleştirilen her bir dava bakımından ayrı ayrı hüküm kurulması zorunludur. Keza 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesine göre de hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği açıktır.
Somut olayda; harç ve yargılama giderleri yönünden asıl ve birleştirilen davalar için ayrı ayrı hüküm kurulmaması doğru değildir.
Öte yandan; dava konusu ... ada... parsel sayılı taşınmaz yönünden davalı ...’in de iyiniyetli olmadığı ispatlandığına göre tazminat miktarından vekil ... ile birlikte müteselsilen sorumlu olması gerektiği kuşkusuzdur.
Kaldı ki; davalı ... (yargılama sırasında ölümü ile mirasçıları) hakkında açılan tapu iptali ve tescil isteği yönünden davanın reddine karar verildiğine göre lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken hakkında açılan tapu iptal ve tescil isteği kabul edilen davalı İmam oğlu ... lehine vekalet ücreti takdiri de isabetli değildir.
Hal böyle olunca; asıl ve birleştirilen her dava yönünden (esas ve ferileri) ayrı ayrı hüküm kurulması, birleştirilen 2010/223 Esas sayılı davada bedel isteği yönünden derdestlik nedeniyle davanın reddine değil karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, ... ada... parselin (eski... parsel) numarası değişmiş olup hükümde yeni parsel numarasının açıkça belirilmesi, ... ada... parsel yönünden terditli talep tazminata hükmedildiğine göre asıl talep tapu iptal ve tescil isteği hakkında karar verilmesine yer olmasına değil isteğin reddine karar verilmesi, ... ada... parsel... nolu bağımsız bölüm hakkında birleştirilen davada tapu iptal tescil isteğinin kabulüne karar verildiğine göre asıl davada bedel isteği yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi yerine davanın reddine karar verilmesi, ... ada... parsel sayılı taşınmaz hakkında... nolu bağımsız bölüm davalı olup terscil hükmünde bağımsız bölüm numarasının belirtilmesi, ... ada... parsel yönünden hükmedilen tazminat miktarından davalı ...’in de sorumlu tutulması ve davalı ... mirasçıları lehine vekalet ücreti takdir edilmesi; usuli kazanılmış hak ilkesi de göz önünde bulundurularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Tarafların bu yönlere değinen ve yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici....maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 09/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.