11. Hukuk Dairesi 2018/375 E. , 2019/2622 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22/02/2017 tarih ve 2015/660 E - 2017/125 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 17/11/2017 tarih ve 2017/1018-2017/1321 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette %30 paya sahip olduğunu, diğer ortağın % 70 paya sahip Mustafa Hilmi... olduğunu, 28/03/2010 tarihinde yapılan toplantı sonucunda Mustafa Hilmi..."nın devirlerle birlikte 5 yıl süreyle şirketi temsile tek yetkili müdür olarak atandığını, 5 yıllık süre içerisinde Mustafa Hilmi..."nın şirket ile ilgili yürüttüğü faaliyetlerle şirketi zarara uğrattığını, kendisinin de sebepsiz zenginleştiğini, Nazillideki ""Nazilli Su "" isimli fabrikanın Süleyman Tuğrul Tarım Ürün. Tic. San. Ltd. Şti. "ne sattığını, bu satış bedelinin 1.950.000,00 TL olmasına rağmen şirket kayıtlarına 1.200.000,00 TL olarak geçirildiğini, Mustafa Hilmi..."nın 15/04/2015 tarihli genel kurulun 9. maddesinde davacının muhalefetine rağmen yeniden süresiz olarak şirket müdürlüğüne seçildiğini, şirketi kendi menfaatleri doğrultusunda yöneten şirket müdürünün süresiz olarak görevini yürütmesinin TMK 2"ye aykırı olduğunu, yine 4, 5 ve 6. maddelerinde müdürün kendi ibrasını kendisinin yapmasının da dürüstlük kurallarına uymadığını ileri sürerek 15/04/2015 tarihli ortaklar kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, davacı ile Mustafa Hilmi..."nın ortak olduğunu, 15/04/2015 tarihinde yapılan genel kurul kararı ile Mustafa Hilmi..."nın oy çokluğu ile şirket müdürü seçildiğini, müdürlerin görev süreleri ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmadığını, davacının isnatlarının doğru olmadığını, su fabrikasının ruhsatlarının olmaması sebebiyle 1.200.000,00 TL "ye satıldığını, ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/693 esas sayılı dosyasında bu konu ile ilgili dava açıldığını, bekletici mesele yapılması gerektiğini, ... Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet üzerine karar verilmesine yer olmadığı kararı verildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; toplantıya davetin usulüne uygun olarak yapıldığı ve gündemin gereği gibi ilan ve tebliğ edildiği, aynı zamanda genel kurul toplantısına iştirake yetkili olan kimselerin iştirak etmiş olduğu ve genel kurul kararlarının toplantıya katılan ortakların esas sermaye paylarının itibari değerine göre toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alındığı, öte yandan şirket ana sözleşmesinde ortakların oy sayısını kısıtlayıcı bir düzenlemede yer almadığından davacı tarafın şirket müdürünün seçimine ilişkin genel kurul kararının iptali talebi yerinde olmadığı, ancak, TTK 619 maddesinde belirtildiği üzere; şirket müdürü olan ve aynı zamanda şirketin %70 hissedarı olan Mustafa Hilmi..."nın kendi ibrasında oy kullanmış olduğu, geride kalan %30 davacı ..."na ait payın TTK 620. maddesindeki karar alma nisabına yetmediğinden kararın yok hükmünde olduğu gerekçesiyle 2012 ve 2013 hesap yıllarının görüşüldüğü, 15/04/2014 tarihli genel kurul tutanağının şirket müdürünün ibrasına yönelik 4 ve 5 nolu maddelerinin iptaline diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacı ortağın genel kurula kendisinin katıldığı, iptali istenen özellikle 9. maddeye ve diğer maddelere yönelik olarak daha karar alınmadan önce peşinen muhalefette bulunduğu, bu şekilde muhalefet durumunun öneriye karşı olup, kararın alınmasından sonra yapılmış bir karşı çıkmanın bulunmadığı, bu durumda iptal davası açabilmek için kanunun aradığı “alınan kararlara muhalif kalma” koşulunun yerine getirilmediği anlaşıldığından mahkemece istinafa konu genel kurulun 4 ve 5. maddeler dışında kalan 9 ve diğer maddeler ile ilgili kararın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece anılan husus nazara alınmadan yazılı gerekçe ile esastan reddine karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, ancak sonucu itibariyle doğru olan hükmün gerekçesinde hata edilmiş olması yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK.nun 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesin kararının kaldırılmasına ve istinaf sebepleriyle sınırlı olmak üzere gerekçe düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, limited şirket ortaklar kurulu kararının iptali istemine ilişkindir. Davacı vekilinin, dava dilekçesindeki istemlerinden biri de 15.04.2015 tarihli ortaklar kurulunda müdürlerin ibrasına ilişkin alınan kararların iptalidir. Yine dava dilekçesinde de somutlaştırıldığı üzere, bahse konu maddeler genel kurul toplantı tutanağında 4, 5 ve 6. maddelerde belirtilmiştir. Bu hususa ilişkin hüküm kurulurken, gerek ilk derece mahkemesi gerekse bölge adliye mahkemesince ibraya ilişkin maddeler 4 ve 5. maddeler olarak belirtilmiş, ibra kararının iptali iradesi ortaya konulmuş ancak 6. madde zikredilmemiştir. İnfazda tereddüt oluşturacak şekilde tesis edilen hükmün, bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre; davacı vekilinin, temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 03/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.