20. Hukuk Dairesi 2017/10056 E. , 2018/138 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava konusu .... mahallesi 354 ada 1 parsel 10,24 m2 yüzölçümü taşınmaz pilon yeri vasfıyla davalı adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı Orman Yönetimi vekili, 20.02.2015 tarihli dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın eylemli orman olduğu ve kesinleşmiş tahdit sınırları içinde kaldığı iddiasıyla orman vasfıyla Hazine adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş hüküm, davacı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman bilirkişi raporuna göre ilk orman tahdidin seri bazda 1971 yılında yapıldığı 1973 yılında kesinleştiği, 1984 ve 2003 yılında 2/B uygulaması yapıldığı kesinleştiği ve 2015 yılında ise 4999 sayılı Kanunla değişik 9. madde gereğince düzeltme çalışması yapılmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmişse de eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1973 yılında kesinleşen seri bazda yapılan orman kadastrosu, 1984 yılında kesinleşen 2/B uygulaması olduğu bildirildiği halde, mahkemece bu çalışmalarda dava konusu taşınmaza ilişkin düzenlenen orman tahdit tutanakları ve orman tahdit haritaları getirtilip bilirkişi raporu denetlenmeden hüküm kurulmuştur. Dairemizin iade kararı ile dosyaya bir takım çalışma tutanakları gönderilmişse de 1973 yılında kesinleşen çalışmaya ilişkin tutanaklar ve orijinal orman tahdit haritası gönderilmediğinden, dosyada mevcut orman tahdit haritasında ise orman sınır noktaları işaretlenmediğinden taşınmazın orman içinde kalıp kalmadığı anlaşılmamaktadır
Bilirkişi raporunda taşınmazın konumu orman tahdit hattı üzerinde gösterilmişse de bu gösterimin aplikasyon sonucu düzenlenen haritaya göre mi yoksa 1973 yılında kesinleşen orman tahdidine ilişkin mi olduğu belli değildir.
Bilindiği üzere orman kadastrosu yapılıp kesinleşen yerlerde, çekişmeli taşınmazın orman sınırı içine alınıp alınmadığı, diğer bir ifadeyle orman kadastrosunda taşınmaz hakkında işlem yapılıp yapılmadığı, orman kadastrosuna dair çalışma tutanaklarının ve kesinleşen orman kadastro haritalarının yöntemine uygun şekilde incelenmesi ve uygulanması ile belirlenir. Bu nedenle, dava konusu yerlerde yapılan tüm orman tahdit ve orman kadastro çalışmalarına (2/B madde uygulaması, aplikasyon, düzeltme çalışmaları dahil olmak üzere) dair işe başlama, çalışma, işi bitirme, sonuçlandırma, sonuçların askı ilanı ve orman kadastro haritaları, 2/B haritaları, aplikasyon haritalarının orijinal renkli örneklerinin Orman Yönetiminden; yörede 2013 yılında yapıldığı anlaşılan uygulama (yenileme) kadastrosuna dair pafta ve haritalar en eski tarihli memleket haritası, eski hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı getirtilerek, dosyasına eklenmeli, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ( Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte; 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması Hakkındaki
Yönetmeliğe göre hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı dokuzuncu bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 10-15 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, aynı esaslarla aplikasyon tutanak ve haritası uygulanmalı; bulunan ilk orman tahdit hattı ile aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile belirlenen orman sınır hatları, sözü edilen haritaların ölçekleri eşitlenerek, çekişmeli taşınmazın ilk orman tahdit haritası ve 1977 yılı aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu, 1973 yılı orman kadastro tutanaklarında belirlenen açı ve mesafeleri (açı ve mesafe hesap yöntemi gerekirse krokisinde işaretlenerek) içerecek biçimde orman sınır noktalarıyla birlikte gösteren ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan ya da 1973 yılına en yakın tarihte düzenlenmiş hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara (tutanaktaki mevki ve yer isimleriyle, açı ve mesafelere göre belirlenen hatta) değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Şayet dava konusu taşınmaz orman tahdit hattına sınır ise tahdit hattı dışında kalan kısımlar yönünden davanın reddine, tahdit hattı içinde kalan kısımlar ise orman vasfında olduğundan davanın kabulü yönünde hüküm kurulmalıdır. Ancak dava konusu taşınmaz seri bazda yapılan Orman tahdit hattına sınır değilse ve taşınmazın orman tahdit sınırları dışında olduğu ve orman tahdit hattına da uzak olduğu anlaşıldığı taktirde davacı Orman Yönetimi aynı zamanda eylemli orman iddiasında da bulunduğundan 1967 tarihinden önceki hava fotoğrafları ve memleket haritası dosya arasına getirilerek fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrıca hava fotoğrafları, kadastro paftası ile çakıştırılıp stereoskop aletiyle incelenerek, davaya konu taşınmazların üzerindeki bitki örtüsünün ve bitki örtüsünü oluşturan unsurların sayı olarak tarif edildiği, ağaçların cinsi, yaşı, kapalılık oranı, hakim ağaç türü ve varsa kullanım durumunu belirtir şekilde yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı) ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/01/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.