Esas No: 2021/5995
Karar No: 2022/9517
Karar Tarihi: 05.12.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/5995 Esas 2022/9517 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Karar, davacının devletin egemenliği altındaki topraklardan ayırmaya çalışmak suçundan gözaltında ve tutuklu kaldığı süreye dayalı tazminat talebinin reddine ilişkin. İlk derece mahkemesince, davacının dava açma süresinin geçmesi nedeniyle tazminat talebinin reddine karar verilmiş, ancak istinaf incelemesi sonucunda davacının talebinin 466 sayılı Kanun'a tabi olduğu ve 10 yıllık dava zamanaşımı süresi içinde açıldığı belirtilerek davanın reddi kararı sonuca etkili olmamıştır. Kararda, tüm temyiz itirazları reddedilerek dosyanın 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Kararda, CMK'nın 142. maddesi ve 466 sayılı Kanun gibi kanun maddelerine atıfta bulunulmuştur.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat
Dava tarihi : 21/04/2014
Hüküm : İstinaf başvurusunun esastan reddi
Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hükme yönelik, ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 04.12.2018 tarihli, 2018/3153 Esas, 2018/3311 Karar sayılı "istinaf başvurusunun esastan reddine" ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tazminat talebinin dayanağı olan ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/300 Esas – 2009/221 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışmak suçundan dolayı 29.10.1980 - 21.05.1991 tarihleri arasında 3856 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda dava zamanaşımının dolması nedeniyle davanın düşürülmesine karar verildiği, hükmün 15.06.2009 tarihinde kesinleştiği, gözaltı ve tutuklama tarihi itibariyle davanın yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanununa tabi olduğu anlaşılmakla;
Davacının 200.000,00 TL maddi, 300.000,00 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, İlk Derece Mahkemesince davanın CMK'nın 142. maddesinde düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesi ile davanın reddine hükmedilmesi üzerine davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu neticesinde Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacının gözaltına alındığı ve tutuklandığı tarih itibariyle davanın 466 sayılı Yasaya tabi olduğu, 10 yıllık dava zamanaşımı süresi içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı, ancak davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesi halinin 466 sayılı Kanun kapsamında tazminat isteme koşulları arasında sayılmadığı gözetildiğinde, davanın, tazminat isteme koşulları oluşmadığından reddine karar verilmesi gerekirken süresinde açılmadığından bahisle reddine karar verilmesinin sonuca etkili olmadığı değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin davanın kabulü gerektiğine, düşme kararının beraat kararı gibi değerlendirilmesi gerektiğine ve sair nedenlere ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve Kanuna uygun bulunan ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi'nin 04.12.2018 tarihli, 2018/3153 Esas, 2018/3311 Karar sayılı "istinaf başvurusunun esastan reddine" ilişkin karara karşı yapılan temyiz isteminin isteme uygun olarak 5271 sayılı CMK'nın 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE; 5271 sayılı CMK'nın 7165 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8. maddesi ile değişik 304/1. maddesi uyarınca, dosyanın gereği için ... 1. Ağır Ceza Mahkemesine; kararın bir örneğinin de ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesine iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE; 05.12.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.