Abaküs Yazılım
12. Daire
Esas No: 2021/1541
Karar No: 2021/3452
Karar Tarihi: 03.06.2021

Danıştay 12. Daire 2021/1541 Esas 2021/3452 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/1541
Karar No : 2021/3452


KARAR DÜZELTME İSTEMİNDE BULUNAN (DAVALI) : …Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının onanmasına dair Danıştay Beşinci Dairesinin 31/10/2016 tarih ve E:2016/9962, K:2016/5244 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: …Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda infaz ve koruma memuru olarak görev yapan davacının, …Açık Ceza İnfaz Kurumunda görev yapmakta iken amirine sözle saygısızlık ettiğinden bahisle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (e) alt bendi uyarınca 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işleme yapılan itirazın reddine dair Adalet Bakanlığı Disiplin Kurulu Başkanlığının …tarih ve …sayılı kararının iptaline ve işlem nedeniyle aylığından yapılan kesintinin ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesince, davacının amirine görevi sırasında sözle saygısızlık etmek fiilini işlediğinden bahisle aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına esas alınan nitelikte disiplin suçu oluşturan bir eylemi bulunduğu hususunun, herhangi bir şüpheye yer bırakmayacak biçimde kanıtlanmadığı sonucuna varıldığından, disiplin cezasına konu işlemde hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı; öte yandan, dava konusu işlemin iptal edilmesi nedeniyle hukuka aykırı olarak davacının aylığından kesilen tutarın Anayasanın 125. maddesi uyarınca davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline, işlem nedeniyle davacının aylığından yapılan kesintinin davalı idare tarafından davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davalı idarenin temyiz başvurusu üzerine Danıştay Beşinci Dairesince, temyize konu karar hukuk ve usule uygun bulunmuş ve kararın onanmasına karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTME TALEP EDENİN İDDİALARI: Temyiz aşamasında ileri sürdüğü iddiaların değerlendirilmediği ileri sürülerek Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Düzeltilmesi istenen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince; Danıştay Başkanlık Kurulu'nun 18/12/2020 tarih ve 2020/62 sayılı "Danıştay Dava Daireleri Arasındaki İş Bölümü Kararı" üzerine Dairemize devredilen dosya incelenerek işin gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Beşinci Dairesinin 31/10/2016 tarih ve E:2016/9962, K:2016/5244 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
…Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda infaz ve koruma memuru olarak görev yapan davacının, …Açık Ceza İnfaz Kurumunda görev yapmakta iken, atamasının …Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na yapılması üzerine, ilişik kesmek üzere geldiği kurumunda kurum 2. müdürü K.G.'ye karşı sözle saygısızlık etmesi nedeniyle davacı hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.
Davacının eylemi nedeniyle yapılan disiplin soruşturması sonucunda hazırlanan 25/03/2013 tarihli soruşturma raporunda özetle; 20/10/2012 tarihinde davacının …Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na naklen atamasının yapıldığı, 16/11/2012 tarihinde ilişik kesmek üzere kurumun mutemetliğine başvurduğu, yetkili kişinin izinde olması nedeniyle daha önce bu konularda tecrübesi olmayan M.N. tarafından davacının belgelerinin hazırlanmaya çalışıldığı, sisteme tam hakim olamaması sebebiyle bu şahsın başka bir kurumdan gelen personel aracılığıyla belgeleri tamamlayarak yetkili kurum 2. müdürü olan K.G.'ye imzalatmak amacıyla odasına girdiği esnada davacının da odaya girdiği ve kurum 2. müdürüne "bir sorun mu var, hala evrakları imzalamadınız mı, sizinle işimiz bitmedi, sizinle tekrar görüşeceğiz" dediği, odaya daha sonra davacının babasının ve annesinin de girmesi üzerine tartışma çıktığı, tartışmanın koridora yansıdığı, yüksek sesle yaşanan tartışmaya diğer kamu görevlilerinin de tanık olduğundan bahisle, davacının sübuta eren eylemi nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (e) alt bendi uyarınca 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılması teklif edilmiştir.
Getirilen teklif doğrultusunda, 29/03/2013 tarihli işlemle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (e) alt bendi uyarınca 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılan davacının, anılan cezaya yaptığı itirazın Adalet Bakanlığı Disiplin Kurulunca …tarih ve …sayılı kararıyla reddedilmesi üzerine, itirazın reddine ilişkin işlemin iptaline ve işlem nedeniyle aylığından yapılan kesintinin ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin (C) bendinin (e) alt bendinde, "Görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek" fiili, aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmayı gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacının eylemi nedeniyle yapılan soruşturma raporu incelendiğinde; naklen ataması yapılan davacının kurumdan ilişiğini kesmek amacıyla mutemetliğe gittiği, görevli memurun izinde olması sebebiyle M.N. isimli memurun davacının belgelerini hazırladığı, hazırlarken yaptığı işe hakim olmaması nedeniyle çok oyalandığı, belgeleri kurum 2. Müdürüne imzalatmak için odasına girdiği sırada davacının da arkasından girdiği ve tartışmanın burada başladığı ortadadır. Davacıya söylediği isnat edilen "bir sorun mu var, hala evrakları imzalamadınız mı, sizinle işimiz bitmedi, sizinle tekrar görüşeceğiz" ifadesini de burada söylediği, daha sonra annesinin ve babasının da olaya dahil olmasıyla tartışmanın koridora taşındığı, diğer kamu görevlilerinin tartışma seslerini duymalarıyla koridora çıkarak olaya tanık oldukları anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesince; soruşturmacı tarafından alınan ifadelerde M.N. dışındaki kişilerin davacının böyle bir sözlü sataşma yaptığına dair beyanda bulunmadıkları, bu nedenle davacının amirine görevi sırasında sözle saygısızlık ettiği fiilini işlediğinden bahisle aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına esas alınan nitelikte disiplin suçu oluşturan bir eylemi bulunduğu hususunun, herhangi bir şüpheye yer bırakmayacak biçimde kanıtlanmadığından bahisle dava konusu işlemin iptaline karar verilmişse de, davacının sözle sataştığı esnada yanında, olayın tarafı olan kurum 2. müdürü ile tanığı olan M.N. bulunmakta olup, olayın doğrudan tanığı olan M.N. tarafından da davacının disiplin cezasına konu eylemi işlediği belirtilmektedir.
Bu durumda; davacının kurum 2. müdürüne sözle saygısızlık ettiğine ilişkin eyleminin olayı gören tanık ifadesi ile sübuta erdiği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali ile işlem nedeniyle davacının aylığından yapılan kesintinin davalı idare tarafından davacıya ödenmesine ilişkin …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 03/06/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.



(X) KARŞI OY:
…Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda infaz ve koruma memuru olarak görev yapan davacının, …Açık Ceza İnfaz Kurumunda görev yapmakta iken, eylemi nedeniyle yapılan disiplin soruşturması sonucunda hazırlanan 25/03/2013 tarihli soruşturma raporunda; 20/10/2012 tarihinde …Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na naklen atamasının yapıldığı, 16/11/2012 tarihinde ilişik kesmek üzere kurumun mutemetliğine başvurduğu, yetkili kişinin izinde olması nedeniyle daha önce bu konularda tecrübesi olmayan M.N. tarafından davacının belgelerinin hazırlanmaya çalışıldığı, sisteme tam hakim olamaması sebebiyle bu şahsın başka bir kurumdan gelen personel aracılığıyla belgeleri tamamlayarak yetkili kurum 2. müdürü olan K.G.'ye imzalatmak amacıyla odasına girdiği esnada davacının da odaya girdiği ve kurum 2. müdürüne "bir sorun mu var, hala evrakları imzalamadınız mı, sizinle işimiz bitmedi, sizinle tekrar görüşeceğiz" dediği, odaya daha sonra davacının babasının ve annesinin de girmesi üzerine tartışma çıktığı, tartışmanın koridora yansıdığı, yüksek sesle yaşanan tartışmaya diğer kamu görevlilerinin de tanık olduğundan bahisle, davacının sübuta eren eylemi nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (e) alt bendi uyarınca 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılması teklif edilmiştir.
Getirilen teklif doğrultusunda, 29/03/2013 tarihli işlemle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (e) alt bendi uyarınca 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılan davacının, anılan cezaya yaptığı itirazın Adalet Bakanlığı Disiplin Kurulunca …tarih ve …sayılı kararıyla reddedilmesi üzerine, itirazın reddine ilişkin işlemin iptaline ve işlem nedeniyle aylığından yapılan kesintinin ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre Sözleşme'nin 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasında güvence altına alınan masumiyet karinesinin iki boyutu bulunmaktadır. Buna göre ilk boyut, bir suç isnadında bulunulmasından ceza yargılamasının sonuçlanmasına kadar geçen süreci güvence altına almaktadır. İkinci unsur ise mahkûmiyet hükmüyle sonuçlanmayan ceza yargılamalarıyla bağlantılı müteakip yargılamalar bağlamında kişinin masumiyetine saygı gösterilmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Ceza yargılamasının devam ettiği sürece ilişkin ilk unsurun kapsamı sadece ceza yargılamalarının adilliğini temin etmek adına usule ilişkin bir güvence olmakla sınırlı değildir. Bu ilke daha geniş kapsamlı olup hiçbir devlet temsilcisinin kişinin suçluluğu bir mahkeme tarafından tespit edilmeden o kişinin suçlu olduğuna ilişkin bir ifadede bulunmamasını gerektirir. Masumiyet karinesi yalnızca ceza yargılamaları bağlamında değil ceza yargılamaları ile eş zamanlı olarak yürütülen diğer davalarda ya da disiplin incelemelerinde de ihlal edilebilecek niteliktedir. Bu bağlamda, masumiyet karinesinin korunmasına ilişkin ikinci boyut ceza yargılamaları mahkûmiyetten başka bir şekilde sonlandığı zaman devreye girer ve daha sonraki yargılamalarda suç ile ilgili olarak kişinin masumiyetine ilişkin şüphe duyulmamasını gerektirir (Kemal Coşkun/Türkiye, B. No. 45028/07, 28/3/2017, §§ 41, 43).
AİHM, Sözleşme’nin 6. maddesinin ikinci fıkrasının disiplin yetkisini haiz makamların ceza yargılaması kapsamında kendisine suç isnat edilen ve eylemi usule uygun bir şekilde tespit edilen bir kamu görevlisine yaptırım uygulamasını engellemek gibi bir amacı veya etkisi bulunmadığına kanaat getirmiştir. AİHM, Sözleşme’nin, herhangi bir eylem nedeniyle hem ceza hem de disiplin yargılamalarının başlatılmasına veya söz konusu iki yargılama türünün eş zamanlı olarak yürütülmesine halel getirmediğine vurgu yaparak cezai sorumluluğun kaldırılması hâlinde bile daha hafif bir ispat külfeti temelinde aynı olaylardan doğan hukuki veya diğer sorumlulukların tesis edilmesine halel getirilmediğine işaret etmektedir. Ancak nihai bir cezai hüküm olmaksızın disiplin yargılaması kapsamında, iddiaya konu hareketi nedeniyle başvurana cezai sorumluluk yükleyen bir ifadenin bulunması hâlinde 6. maddenin ikinci fıkrası kapsamına giren bir mesele söz konusu olacaktır (Seven/Türkiye, B. No: 60392/08, 23/1/2018, § 51).
2709 sayılı TC Anayasa’sının “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrasında; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” kuralına, 38. maddesinin dördüncü fıkrasında; “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” kuralına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin Emre Cenik Başvurusu (Başvuru No: 2015/19678) kararında; “Masumiyet karinesi, Anayasa'nın 38. maddesinin dördüncü fıkrasında "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." şeklinde düzenlenmiştir. Anayasa’nın 36. maddesinde ise herkesin iddia ve savunma ile "adil yargılanma" hakkına sahip olduğu belirtilmektedir. Anılan maddeye "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Sözleşme'nin 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, kendisine bir suç isnat edilen herkesin suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılacağı düzenlenmiştir. Bu itibarla masumiyet karinesi, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının bir unsuru olmakla beraber suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağına dair Anayasa’nın 38. maddesinin dördüncü fıkrasında ayrıca düzenlenmiştir (Fameka İnş. Plastik San ve Tic. Ltd. Şirketi, B. No: 2014/3905, 19/04/2017, § 27).
Masumiyet karinesi, kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına alır. Bunun sonucu olarak hiç kimse, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar yargılama makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilemez ve suçlu muamelesine tabi tutulamaz (Kürşat Eyol, B. No: 2012/665, 13/6/2013, § 26).
Bu çerçevede masumiyet karinesi kural olarak hakkında bir suç isnadı bulunan ve henüz mahkûmiyet kararı verilmemiş kişileri kapsayan bir ilkedir. Suç isnadı kesin hükümle mahkûmiyete dönüşen kişiler açısından ise artık “hakkında suç isnadı olan kişi” statüsünde olmadıkları için masumiyet karinesi iddiasının geçerli bir dayanağı kalmamaktadır. Ancak ceza davası sonucunda kendisine isnat edilen suçu işlemediğinin sabit olduğu veya suçu işlediğine kesin olarak kanaat getirilemediği ve bu nedenle sanık hakkında beraat kararı verilen durumlarda ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi hâlinde kişi hakkında masumiyet karinesinin devam ettiğinin kabulü gerekir. Çünkü böyle durumlarda Anayasa’nın 38. maddesinin dördüncü ve Sözleşme'nin 6. maddesinin (2) numaralı fıkraları anlamında kişinin suçluluğu sabit olmamıştır ve bu nedenle suçlu sayılamaz (Ramazan Tosun, B. No: 2012/998, 7/11/2013, § 61).
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, mahkûmiyet konusunda vicdani kanaate ulaşmış mahkemenin buna ilişkin hükmü açıklamayı belirli bir süre ertelemesini, bu süre zarfında hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ve bu süre sonunda kişinin başka suç işlememesi hâlinde açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verilmesini ifade eder. Bu çerçevede ceza davası dışında fakat ceza davasına konu olan eylemler nedeniyle devam eden idari uyuşmazlıklarda, açıklanması geri bırakılan mahkûmiyet kararına dayanılması masumiyet karinesi ile çelişebilir (Kürşat Eyol, §§ 28, 29)
Masumiyet karinesi, suç isnadının karara bağlandığı yargılamalarda geçerli olduğu için Sözleşme’nin 6. maddesinde ifade edilen “medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar” çerçevesinde değerlendirilen idari davalar, kural olarak masumiyet karinesinin uygulama alanı dışında kalmaktadır. Ancak idari davada uyuşmazlık konusu olan maddi olayın tespitinde idari yargı mercii, aynı maddi olayı ele alan ceza mahkemesinin daha önce verdiği karara uygun hareket etmelidir (Hüseyin Şahin [GK], B. No: 2013/1728, 12/11/2014, § 39).
Buna göre kamu otoritelerince suçluluğu hükmen sabit olmamış (hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunmayan) kişiye "suçlu" muamelesi yapılamaz. Diğer bir ifadeyle suç isnadına bağlı yargılamalarda mahkumiyet dışındaki diğer tüm sonuçlarda masumiyet karinesi varlığını sürdürür ve kamu otoritelerinin buna saygı duyulmadığını gösteren bir tutum takınmaktan uzak durmaları beklenir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının bir mahkumiyet kararı olmadığı tartışmasızdır. Dolayısıyla ceza davası dışında fakat ceza davasına konu olan eylemler nedeniyle devam eden idari uyuşmazlıklarda, açıklanması geri bırakılan mahkûmiyet kararına dayanılmak suretiyle kişinin masumiyetine gölge düşürecek, onun masumiyetinden kuşku duyulmasına neden olacak şekilde özensiz davranışlardan kaçınılmalıdır.
Bununla birlikte idari uyuşmazlığın çözümüne esas teşkil etmesi bakımından salt kişinin yargılanmış olmasından ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karardan söz edilmesi, masumiyet karinesinin ihlal edildiğinden söz edebilmek bakımından yeterli değildir. Bunun için kararın gerekçesinin bütün hâlinde dikkate alınması ve nihai kararın münhasıran hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen fiillere dayanıp dayanmadığının incelenmesi gerekir (Ramazan Tosun, § 63; Hüseyin Şahin, § 40). Bu kapsamda karar vericilerin kullandıkları dil kritik önem taşır (Mustafa Kıvrak, B. No: 2013/3175, 20/2/2014, § 36).
Öte yandan, ceza muhakemesi sonucunda isnat edilen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması dışında ceza mahkemesi hükmü, idare makamları açısından doğrudan bağlayıcı değildir. Ancak cezai sorumluluğu ortadan kalkmış olsa dahi, aynı olaylar nedeniyle -daha hafif bir ispat külfeti temelinde- kişi hakkında başka tür bir sorumluluğun tesis edilmesinin önünde bir engel bulunmamaktadır (benzer yönde değerlendirmeler için bkz. Kürşat Eyol, § 30).”
Başvuruya konu ... fiiler, 5237 sayılı Kanun'da suç olarak düzenlenmiş fiillerdir. Somut olayda derece mahkemesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına atıfla başvurucuya .... suçlamasının yöneltildiğini ve yargılama sonucunda başvurucunun ... suçunu işlediğinin sabit bulunduğunu belirtmiştir. Derece mahkemesinin, başvurucunun ... eylemini gerçekleştirdiğinin sabit olduğunu ifade etmiş olması, disiplin alanının sınırlarını aşarak ceza hukuku alanına taşan bir değerlendirme mahiyetindedir. Mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına atıfla yapılan bu değerlendirme, başvurucunun mahkumiyetle neticelenmemiş fiili yönünden ona "suçlu" muamelesi yapılması sonucunu doğurmuştur. Bu kapsamda derece mahkemesinin kullandığı dil başvurucunun masumiyetine gölge düşürücü nitelikte olup hakkındaki yargılamanın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile neticelenmiş olmasını anlamsız hâle getirmiştir. Gerekçeli kararda yapılan değerlendirme ve kullanılan ifadelerin masumiyet karinesini ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Anayasa’nın 38. maddesinin dördüncü fıkrasında güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir” gerekçesiyle Anayasa’nın 38. maddesinin dördüncü fıkrasında hüküm altına alınanmasumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir.
Bakılan davada, davacı hakkında “Basit tehdit” iddiasıyla açılan ceza davası sonucunda …Asliye Ceza Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla hapis cezası ile cezalandırılmış ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Disiplin yönünden ise ceza davasına konu olan aynı eyleminden dolayı yapılan idari soruşturma sonucunda, fiilin sabit olduğundan bahisle 657 sayılı Kanunun 125 nci maddesinin Birinci fıkrasının C/e bendi uyarınca 1/8 oranında aylıktan esme cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Yukarıda sözü edilen, Anayasa Mahkemesi kararı dikkate ışığında; disiplin cezasına konu olan eylemin, aynı zamanda Türk Ceza Kanununa göre de suç olması halinde ceza davasında verilecek kararın disiplin cezasını etkileyeceği açık olup, ceza yargılaması sonucunda verilen; “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararının masumiyet karinesi kapsamında olmasına karşın disiplin hukukuna göre fiilin sabit olduğu sonucuna ulaşılarak disiplin cezası ile cezalandırılmasının, masumiyet karinesinin ihlali sonucunu doğurduğu açıktır.
Belirtilen nedenlerle, işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının onanmasına ilişkin Daire kararının düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi