11. Hukuk Dairesi 2018/6 E. , 2019/2610 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/12/2016 tarih ve 2015/40 E. - 2016/407 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 12/10/2017 tarih ve 2017/752-2017/885 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2000 yılında animasyon yapım şirketi olarak kurulduğunu, bu tarihten itibaren medya sektöründe kesintisiz şekilde birçok 3D animasyon karakteri yarattığını, özellikle reklam üretiminde yoğunlaştığını ve 2001/25468 sayılı "ANİMA" markasının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki 2013/02566 başvuru numaralı "ANİMADA ANİMASYON" ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı kuruma başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin başvuruya yaptığı itirazının diğer davalı TPMK tarafından kısmen reddedildiğini, oysa tarafların markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, “ANİMA” ibaresinin her iki markada da ortak ve baskın unsur olarak kullanıldığını, başvurunun tescilinin müvekkilinin "ANİMA” markasının tanınmışlığından yararlanılarak ayırt edici karakterine zarar vereceğini ileri sürerek davalı TPMK YİDK"nın 2014-M-15383 sayılı kararının iptalini, tescil edilmiş olması halinde diğer davalı markasının hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin yaptığı işin mahiyeti gereği canlandırma anlamına gelen animasyon kelimesinden, “animasyon adası” ibaresinin kısaltması olarak “ANİMADA” kelimesini ürettiğini, müvekkili markasının davacı şirketin markası ile benzer olmadığını, davacı markasının 35. sınıfta sadece “satış makinalarının kiralanması” hizmetlerinde tescilli olduğunu, 3D animasyon mal ve hizmeti için tescilli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacı şirkete ait “ANİMA” ibareli marka ile dava konusu “ANİMADA ANİMASYON” ibareli marka başvurusunun benzer olduğu ve dava konusu markanın başvuru kapsamında yer alan “televizyon radyo posta ile reklam” ve “3D animasyon hizmetleri” ile davacı şirkete ait markanın tescil kapsamında yer alan “Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri, Grafik sanat tasarım hizmetleri, Tasarım hizmetleri, Bilgisayar hizmetleri”nin aynı ve benzer/ilişkili olduğu, tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, bu durumun 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında davaya konu markanın tesciline engel teşkil ettiği, davacı şirkete ait “ANİMA” markasının davaya konu markanın başvuru tarihi itibariyle “reklamcılık, film yapım, prodüksiyon, 3D animasyon hizmetleri” sektöründe tanınmış olduğu ve davaya konu markanın başvurusu yapılan hizmetlerdeki tescilinin 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açabileceği, davalının marka başvurusunda bulunmasının tek başına kötü niyetli olduğunun kabulü için yeterli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne davalı TPMK YİDK"nın 2014-M-15383 sayılı kararının iptaline, diğer davalının 2013/02566 sayılı markası tescilli olmadığından hükümsüzlüğüne ilişkin talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının “ANİMA” ibareli markası ile davalı ..."in dava konusu “ANİMADA ANİMASYON” ibareli marka başvurusu arasında, hem marka olarak kullanılmak istenen ibareler hem de emtialar yönünden, 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğu gerekçesiyle davalı TPMK vekili ile davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan ayrı ayrı alınmasına, 03/04/2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
1- Dava, marka başvurusuna itirazın reddine dair YİDK kararının iptali ile markanın hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
2- Somut olayda davacının 2001/25468 sayılı önceki markası “ANİMA”, davalının karşı çıkılan markası ise 2013/2556 sayılı “ANİMADA ANİMASYON” ibareli marka olup, başvuru markası 35.sınıfta “TV – radyo, posta yoluyla reklam. 3 D animasyon hizmetleri” kapsamakta olup, benzer hizmetlerin davacı tarafın markasında da kayıtlı olduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
3- 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca markaların işaretsel yönden karıştırılma ihtimalleri değerlendirilirken öncelikle, markaya konu işaretin ayırt edici niteliği ve ayırt edicilik gücü göz önünde bulundurulmalı, ayırt ediciliği bulunmayan tanımlayıcı nitelikte ibare ve işaretlerin kullanımı kimsenin tekeline bırakılmamalıdır. Diğer bir anlatımla, markaya konu ibare ve işaretin ayırt edicilik düzeyi ne kadar orijinal ise o denli ayırt edicilik düzeyinin yüksek ve koruma kapsamının geniş tutulması, diğer yandan ise ayırt edicilik düzeyinin düşük olduğu ibare ve işaretler yönünden ise koruma düzeyinin dar tutulması marka korumasının temel prensiplerindendir. Karıştırılma ihtimalinin tespitinde diğer bir önemli nokta ise, ibarelerin karıştırılmaya yol açacak nitelikte olup olmadığı, tescil kapsamındaki mal ve hizmetlerin ortalama alıcı / kullanıcı kitlesinin bilinç, kültür ve dikkat düzeyi dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir. Söz konusu hususta Dairemiz uygulamalarında, ilaç markalarında, bilinç ve kültür düzeyleri ile seçici özellikleri itibariyle, doktor ve eczacıların, etken maddeye veya hastalığa gönderme yapan (telmih eden) markalar küçük farklılıklar içerse bile karıştırmayacakları ilkesinden hareketle iltibas değerlendirmesi yapılmaktadır.
4- Somut olayda, davacı “ANİMASYON” ibaresi, başvurunun kapsamında bulunan “animasyon ve reklamcılık” hizmetlerinde tamamen tanımlayıcı olup kullanımı kimsenin tekeline bırakılamayacaktır. Öte yandan tanımlayıcı bu ibareyi telmih eden “ANİMA”, “ANİMADA” gibi ibareler ise tanımlayıcılığa yakın, bu nedenle ayırt ediciliği düşük, ancak tescile de engel olmayan ibareler olarak kabul edilmelidir. Nitekim TPE Marka Sicil Araştırma sonuçlarına göre “ANİMA” ibaresi ile başlayan ve 35.sınıfa ilişkin, birçoğu davacıdan da önce 46 adet marka (animark, animato, animanya vb.), içerisinde ANİMA ibaresi geçen ise 100’ün üzerinde adet marka başvurusu bulunmaktadır.
5- Öte yandan, “animasyon ve reklamcılık hizmetleri” niteliği itibariyle bilinçli tüketici kitlesine hitap etmekte olup, bu kitlenin markalara ve ibarelere karşı daha seçici ve dikkatli oldukları da gözden kaçırılmamalıdır. Yerel mahkemece, hatalı şekilde tüketici kitlesi ortalama tüketici kitlesi olarak kabul edilmiştir.
6- Anılan olgular birlikte değerlendirildiğinde, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, her iki gerekçenin de tartışılmadığı davayı kabul eden mahkeme kararı ile istinaf istemini reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararını onayan Dairemiz çoğunluk görüşlerine katılmıyorum.