22. Hukuk Dairesi 2015/16910 E. , 2015/21381 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı ... avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının, davalılardan asıl işveren ..."nin Karaman"daki işyerinde diğer davalı ..."nin işçisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından işletmesel karar gerekçesiyle haksız ve geçersiz olarak feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine, işe iadeye ve kanuni haklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili; davanın müvekkili şirket yönünden husumet yönünden reddine, esasa girmesi halinde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; açılan davada öncelikle 4857 sayılı İş Kanunu"nun 20. maddesi gereği hak düşürücü süre yönünden itirazlarının olduğunu, davacının iş sözleşmesinin müvekkili şirket tarafından iş ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerden ötürü almış olduğu işletmesel karar sebebiyle geçerli sebeple feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğunun kabulü ile davacının ..."nin işçisi olduğu, iş sözleşmesinin feshi için geçerli ya da haklı sebep bulunmadığı gerekçesiyle davanın ... bakımından husumet yokluğundan reddine; davacının gerçek işveren ..."ye ait işyerindeki işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta kalan süre ücretinden bu davalının sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında temel uyuşmazlık davalılar arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Alt işveren, bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve görevlendirdiği işçileri sadece bu işyerinde çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise, asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımdan yola çıkıldığında asıl işveren alt işveren ilişkisinin unsurları, iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekir. Alt işverene yardımcı iş, ya da asıl işin bir bölümü, ancak teknolojik sebeplerle uzmanlık gereken işin varlığı halinde verilebilecektir. 4857 sayılı Kanun"un 2. maddesinde asıl işveren alt işveren ilişkisini sınırlandırılması yönünde kanun koyucunun amacından da yola çıkılarak asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesinde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün bir arada olması gerektiği belirtilmelidir. 4857 sayılı Kanun"un 2. maddesinin 6. ve 7. fıkralarında tamamen aynı biçimde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmiş olması bu kararlılığı ortaya koymaktadır.
Somut olayda; davacı işçi 01.02.2008-25.02.2014 tarihleri arasında, davalılarca imzalanan hizmet alım sözleşmesine göre davalı ... nezdinde depo elemanı olarak çalışmıştır. Davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesine göre yapılacak iş; tahmil, tahliye, genel bakım, bahçe bakım işçiliği, iş makinası kullanımı, ofis temizliği, ikram hizmeti, santral ve ofis destek personeli ve alıcı ..."nin belirleyeceği ilave işlerin görülmesi işidir. Dosya içeriği, toplanan deliller ve davacı tarafından yapılan işin niteliğine göre; davalılar arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun şekilde kurulduğu, muvazaaya dayanmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan davacının iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshedildiğinin davalı tarafından ispatlanamadığı dosya kapsamı itibariyle belirgindir. Bu sebeple davacı davalı şirkete ait işyerine iade edilmeli, mali sonuçlardan ise davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmelidir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının davalı ... ait işyerindeki işine İADESİNE,
3-Davacının kanuni sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih sebebi ve kıdemi dikkate alınarak beş aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 181,90 TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 22.06.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.