Esas No: 2020/3374
Karar No: 2021/1149
Karar Tarihi: 03.06.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/3374 Esas 2021/1149 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/3374
Karar No : 2021/1149
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ: Av. …
2- … Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü
VEKİLİ: Av. …
DİĞER DAVALI : …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci ve Onuncu Daireleri Müşterek Kurulunun 06/07/2020 tarih ve E:2018/6429, K:2020/3094 sayılı kararının, davalı idarelerden Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmına bağlı olarak yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden, diğer davalı idare Türkiye Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafından iptale ilişkin kısım yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 02/07/1997 tarih ve 23037 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 6. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi ile Türkiye Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci ve Onuncu Daireleri Müşterek Kurulunun 06/07/2020 tarih ve E:2018/6429, K:2020/3094 sayılı kararıyla;
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 13/06/2018 tarih ve E:2016/4876 K:2018/3172 sayılı kararı ile, dava konusu Yönetmelik maddesi yönünden davanın reddine, bireysel işlem yönünden ise davanın görev yönünden reddine yönelik Danıştay Sekizinci ve Onuncu Daireleri Müşterek Kurulunca verilen 23/03/2016 tarih ve E:2015/12856, K:2016/2915 sayılı kararın bozulması üzerine bozma kararına uyularak;
02/07/1997 tarih ve 23037 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 6. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinin iptali istemi yönünden;
Dava konusu edilen düzenlemede, davacının talebi doğrultusunda 30/10/2017 tarih ve 2017/10938 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile değişiklik yapıldığından ve bu değişiklikle uyuşmazlığın esası ortadan kalktığından, konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine hukuken olanak bulunmadığı,
Türkiye Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işleminin iptali istemi yönünden;
Dava konusu işlemin dayanağı olan dava konusu Yönetmelikte 30/10/2017 tarih ve 2017/10938 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile değişiklik yapılması sebebiyle, hukuki dayanaktan yoksun kalan dava konusu işlemde de bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle,
Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 6/2-a bendi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, Türkiye Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işleminin iptaline, toplam 763,20 TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 4.950,00 TL vekalet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :
Davalı idarelerden Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumu incelenmeksizin yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tamamının idareleri aleyhine hükmedildiği, iptali istenilen madde hükmünde yer alan hususun, Tedbirler Yönetmeliğinde de aynen muhafaza edildiği ve bu madde ile ilgili olarak açılan davanın da idareleri lehine sonuçlandığı, yine aynı maddenin iptali istemiyle açılan ve davanın reddi ile sonuçlanan başka bir davada da, kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca onandığı, dolayısıyla idarelerinin haklılığı sabitken, Daire kararının, karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmına bağlı olarak yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflarına yüklenmesinin bozmayı gerektirdiği ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerden Türkiye Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafından, her ne kadar, düzenleyici işlemde değişiklik yapılarak davacının talebi doğrultusunda düzenleme yapılmış ise de, işlem tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri ve içtihatlara uygun olarak tesis edilen bireysel işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, işlem tarihinde var olmayan bir mevzuat hükmüne dayanılarak işlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmasının hukukun genel ilkelerine aykırılık teşkil ettiği belirtilerek kararın lehlerine bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Avukat olan davacı tarafından, davalı Bankanın Akhisar Şubesi'nde avukatlık kimliğini ibraz ederek işlem yapmak istemesi ve söz konusu kimliğin şube tarafından kabul edilmemesi üzerine Türkiye Barolar Birliği ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu nezdinde şikayette bulunulduğu, şikayetin davalı Bankaya iletilmesi üzerine; Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığının avukatlık kimliğinin kimlik tespitine esas belge olarak kabul edilmeyeceği yolundaki yazılarının Türkiye Bankalar Birliğince taraflarına gönderildiği belirtilerek, söz konusu kimliğin dava konusu Yönetmelikte sayılan kimliklerden bir tanesi ile teyit edilmesi durumunda işlem yapılabileceği yönündeki dava konusu Türkiye Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işlemi ile bu işlemin dayanağı olan 02/07/1997 tarih ve 23037 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 6. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinin iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, idari işlemlerin; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden yargısal denetime tabi tutulacağı vurgulanmış; 24. maddesinde ise, kararda bulunacak hususlar sıralanarak (e) bendinde kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesinin ve hükmün kararda belirtileceği kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davalı idarelerden Türkiye Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünün kararın iptale ilişkin kısmı yönünden temyiz istemi incelendiğinde;
Anayasa'nın 141. maddesinin 3. fıkrası ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ve 24. maddesi dikkate alındığında idari yargı yerlerince idari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargısal denetime tabi tutularak incelenmesi ve kararların gerekçeli olarak yazılarak dayandığı hukuki sebepler ile hükmün kararlarda belirtilmesi gerekmektedir.
Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş, ancak bu maddede gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4709 sayılı Kanun'un 14. maddesi ile bu maddeye "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)'nin birçok kararında belirtilmiştir. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Anayasa Mahkemesi, Abdullah Topçu, B. No:2014/8868, 19/4/2017, p. 75).
Bu bağlamda, AİHM içtihatlarına göre, genel olarak her bir karar açık, konuyla ilgili herkesin, mahkemenin neden belirli bir kararı verdiğini anlamasına imkan verecek şekilde olmalıdır (AİHM, Seryavin ve diğerleri/Ukrayna p.57-61).
Mahkeme kararlarının, hüküm fıkrası ve hükmün dayandığı gerekçe ile bir bütün olduğu, gerekçesiz karar verilmesinin mümkün olmadığı açık olduğuna göre, gerekçenin hem temyiz incelemesini yapacak merci açısından, hem de kararı uygulayacak olan idare açısından yeterli açıklıkta olması gerektiğinde kuşku yoktur.
Yargılama hukukunda, yargı (hüküm), uyuşmazlığı çözmekle görevli ve yetkili yargı yerinin yargılama sürecinin sonunda ulaştığı "sonuç"tur. Gerekçe, yargıcın çözümlemek durumunda olduğu uyuşmazlığa uygulanması gereken soyut hukuk kuralının saptanmasında, yorumlanmasında ve tüm ayrıntılarıyla ortaya konulup nitelendirilen maddi olaya uygulanmasında izlemiş olduğu yöntemi gösteren ve bu özelliği sebebiyle, yargılamanın nesnelliği ile varılan yargının doğruluğu konusunda davanın taraflarına güven, üst yargı yerine de denetleme olanağı veren açıklamadır.
Bu durumda, davaya konu idari işlemin hukuka uygunluk denetimini yapmakla görevli idari yargı merciince, 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinde sayılan unsurlar yönünden, işlemin hukuka aykırı olup olmadığına dair yargısal denetim yapılması ve bu denetim sonucunda varılan kararın gerekçeli olarak ortaya konulması gerekmektedir.
Temyize konu kararda, bireysel işlem yönünden, işlem tarihinde yürürlükte bulunan dava konusu düzenleyici işlemin hukuka uygun olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmaksızın, 09/01/2008 tarih ve 26751 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin 6. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendine, 30/10/2017 tarih ve 2017/10938 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Eki Yönetmeliğin 1. maddesiyle, “pasaport” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile üzerinde T.C. kimlik numarası bulunan ve özel kanunlarında resmi kimlik hükmünde olduğu açıkça belirtilen kimlik belgeleri” ibaresi eklenerek davacının talebi doğrultusunda düzenleme yapılmış olması nedeniyle, hukuki dayanaktan yoksun kaldığı gerekçesiyle bireysel işlemin iptaline karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Davalı idarelerden Hazine ve Maliye Bakanlığının yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden temyiz istemine gelince;
Düzenleyici işlemin iptali istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığı ve bireysel işlemin iptali ile neticelenen bu davada, hükmün karar verilmesine yer olmadığına yönelik kısmı hakkında temyiz isteminde bulunulmadığından, kararın bu kısmının kesinleştiği göz önünde bulundurulduğunda, davalı idarenin yargılama giderlerinden bu kısım nedeniyle doğan bir sorumluluğu bulunduğu ve davacı lehine bu kısım nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği açık ise de, temyize konu kararın iptale ilişkin kısmına yönelik bozma kararı üzerine, Danıştay Sekizinci ve Onuncu Daireleri Müşterek Kurulunca uyuşmazlığın bu kısmı hakkında bozma gerekçesi dikkate alınarak, yeniden bir karar verileceğinden, hükmedilecek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin takdirinde bu kısım hakkında verilecek kararın da dikkate alınacağı tabiidir.
Bu itibarla, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden de temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerden Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Türkiye Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünün temyiz istemlerinin kabulüne;
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen karar verilmesine yer olmadığına, kısmen dava konusu bireysel işlemin iptaline yönelik Danıştay Sekizinci ve Onuncu Daireleri Müşterek Kurulunun temyize konu 06/07/2020 tarih ve E:2018/6429, K:2020/3094 sayılı kararının, bireysel işlemin iptali ile yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin kısımlarının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Sekizinci Dairesine gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/06/2021 tarihinde, iptale ilişkin kısım yönünden oybirliği, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Dava,02/07/1997 tarih ve 23037 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 6. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi ile Türkiye Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
Temyize konu kararda, dava konusu düzenlemenin davacının talebi doğrultusunda değiştirildiği ve bu değişiklikle uyuşmazlığın esasının ortadan kalktığı gerekçesiyle, düzenleyici işlem yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına; söz konusu değişiklik nedeniyle hukuki dayanaktan yoksun kaldığı gerekçesiyle de, bireysel işlemin iptaline karar verilmiş, davalı idareler aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinde, bu Kanun'da hüküm bulunmayan ve madde metninde sayılan hallerde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun uygulanacağı belirtilmiş, sözü edilen haller arasında “yargılama giderlerine” de yer verilmiş, 04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 450. maddesiyle 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmış, aynı Kanun’un 447. maddesinin 2. fıkrasında ise; “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Yargılama giderinin kapsamı” başlıklı 331. maddesinde yargılama giderlerini oluşturan unsurlar sayılmış, maddenin 1/ğ bendinde; vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücretinin yargılama giderleri arasında olduğu belirtilmiş, Kanun’un “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331. maddesinin 1. fıkrasında da; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” kuralına yer verilmiştir.
Temyiz başvurusuna konu kararda, davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle, işin esasına girilerek haklılık/haksızlık değerlendirmesi yapılmaksızın kısmen karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesine rağmen yargılama giderlerinin davalı idareler üzerinde bırakılmasına karar verildiği ve bu giderler arasında yer alan vekalet ücretinin davalı idarelerce davacıya ödenmesine hükmedildiği görülmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinde yer alan atıf hükmü uyarınca yargılama giderleri konusunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. 6100 sayılı Kanun’un 331. maddesinin 1. fıkrasında, davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde yargılama giderlerinin ne şekilde takdir edileceği hususu düzenlenmiştir. Temyiz başvurusuna konu kararda, kısmen uyuşmazlığın esası hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş olması nedeniyle, başvuruya konu kararın hüküm fıkrasında yer alan yargılama giderlerine 6100 sayılı Kanun’un metnine yer verilen 331. maddesinin 1. fıkrasındaki kural çerçevesinde hükmedilmesi gerekir.
Bu durumda; kısmen iptal, kısmen karar verilmesine yer olmadığı kararıyla neticelenen davada, tarafların, karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısım yönünden davanın açıldığı tarihteki haklılık durumları belirlenip yargılama giderleri ve bu giderlerin bir unsuru olan vekâlet ücreti konusunda ona göre hüküm kurulması gerekirken, böyle bir değerlendirme yapılmaksızın, hükmün karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmına bağlı olarak yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davalı idarelere yükletilmesine hükmedilmiş olması nedeniyle, temyiz başvurusuna konu kararın bu yönden bozulması gerektiği oyuyla, karara yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.