Esas No: 2020/16
Karar No: 2021/2873
Karar Tarihi: 03.06.2021
Danıştay 8. Daire 2020/16 Esas 2021/2873 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/16
Karar No : 2021/2873
DAVACI : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
Karşı Taraf (Davalı) : … Bakanlığı
Vekili : Av. …
Davalı İdare Yanında Davaya Katılan : … Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. …
DAVANIN KONUSU :
06/11/2010 günlü, 27751 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği"nin 90. maddesinin 3. fıkrasının iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu düzenlemenin 3213 sayılı Maden Kanununun 14. maddesine aykırı olduğu, Yönetmelikle bor tuzları için verilecek belediye payının hesabının nasıl olacağının ve brüt karın ne olduğunun düzenlemesi 3213 sayılı Maden Kanununun 14. maddesinin mevcudiyeti nedeniyle Yönetmelikle düzenlenmesinin mümkün olmadığı, kıyasen anılan Yasa hükmünün uygulanması gerektiği, iptali istenilen hükmün bilimsel ilkelere tamamen aykırı olduğu, brüt karın ne olduğu ve nasıl hesaplanacağının muhasebe bilimi, yargı kararları ve Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği tarafından belirtildiği, davacının diğer işletmelerin bulunduğu belediyelerden daha az belediye payı almasının eşitlik ve hukuka aykırı olduğu öne sürülmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI :
Maden Kanunu 14. Maddesi tümüyle devlet hakkına ilişkin olup, Ek Madde 6'da Bor Tuzları için ayrıca bir belediye payı alınacağı düzenlenerek, bu hükümde geçen "işletme brüt karı" kavramını açıklayan Yönetmelik hükmünde hukuka aykırılık olmadığı, davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Dava konusu Yönetmelik hükmünün iptali gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava; 06/11/2010 günlü, 27751 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği"nin 90'ıncı maddesinin 3'üncü fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46'ncı maddesinin 1'inci fıkrasında; Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarına karşı Danıştayda temyiz yoluna başvurulabileceği, 49’uncu maddesinin 2’nci fıkrasında, temyiz incelemesi sonunda Danıştayın; görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, hukuka aykırı karar verilmesi ve usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı; 4’üncü fıkrasında, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50’nci madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı hükme bağlandığından; ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakılan davaların temyiz incelemesi sonucu ilgili dava daireleri kurulunca; usul veya esas bakımından yeninden bir araştırma, inceleme yapılmasını veya maddi ve hukuki olayın yeninden yorumlanmasını gerektirmeyecek şekilde verilen bozma kararlarına karşı, ilk kararı veren Danıştay dava dairesine “ısrar hakkı” tanınmamıştır. Dolayısıyla, kararı bozulan Danıştay dava dairesi, bozma kararına uymak zorundadır.
Dosyanın incelenmesinden, "Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği"nin 90'ıncı maddesinin 3'üncü fıkrasının iptali istemiyle açılan davada; Danıştay Sekizinci Dairesinin 17/12/2014 günlü, E:2011/141, K:2014/10411 sayılı kararıyla; davanın reddine karar verildiği; bu kararın, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 03/05/2018 günlü ve E:2015/2255, K:2018/2126 sayılı kararıyla, davacının temyiz isteminin kabulü ile anılan kararın bozulduğu; davalı idarenin kararın düzeltilmesi isteminin ise, Kurulun 09/10/2019 günlü ve E:2018/4703, K:2019/4222 sayılı kararı ile reddedildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun yukarıda sözü edilen maddeleri uyarınca Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların bozulması halinde ısrar olanağı bulunmadığından, İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararında yer alan gerekçelerle, dava konusu Yönetmeliğin 90'ıncı maddesinin 3'üncü fıkrasının iptali gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Dava; 06/11/2010 günlü, 27751 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği"nin 90. maddesinin 3. fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.
Dairemizin 17/12/2014 günlü, E:2011/141, K:2014/10411 sayılı kararıyla; "Anayasanın 124. maddesinde, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabileceklerinin hükme bağlandığı; Belediye Gelirleri Kanunu'nun mükerrer 97. maddesinin (b) bendinde, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde faaliyet gösteren maden işletmelerince 3213 sayılı Maden Kanunu'nun 14. maddesinde yer alan paylara ilaveten yıllık satış tutarının %0,2'si nispetinde belediye payı ayrılacağı, bu payın Devlet hakkının hazineye ödenmesi sırasında ruhsat sahibi tarafından ilgili belediyeye ödeneceği kuralının yer aldığı; 29/12/2005 günlü, 5446 sayılı Kanunla 3212 sayılı Maden Kanunu'na eklenen Ek Madde 6 uyarınca da Bor tuzları için 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun değişik mükkerer 97. maddesinin (b) bendine göre hesaplanacak belediye payının belediye sınırları ve mücavir alanlardan çıkartılan madenlerden elde edilecek işletme brüt karının %2'sinden az olamayacağının düzenlendiği; yukarıda anılan düzenlemelere göre, maden işletmelerinden alınan belediye payının, Devlet hakkından ayrı bir yasal yükümlülük olduğu, belediye sınırları ve mücavir alanlar içindeki tüm maden işletmelerinin hem belediye payını, hem de Devlet hakkını ödemekle yükümlü oldukları; Maden Kanunu'nun 14. maddesinin, "Devlet hakkı ve özel İdare payı"nı düzenlediği; bu düzenlemede, Bor tuzları için ödenecek belediye payının nasıl hesaplanacağı ve işletme brüt kârına ilişkin bir düzenlemenin yer almadığı, Kanun'da ve Kanun'a 5446 sayılı kanunla eklenen Ek 6. maddede gecen "işletme brüt kârı" kavramını açıklayan bir düzenleme bulunmadığı; bu nedenle, Maden Kanunu'na 29/12/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5446 sayılı kanunla eklenen Ek Madde 6 'da yer alan "İşletme brüt karı" ifadesinin açıklayıcı nitelikte olan davaya konu Yönetmelik hükmünün Anayasa'nın 124. maddesi gereği olan bir düzenleme olduğu; bu durumda, üst hukuk normunu açıklayıcı nitelikte olan yönetmelik hükmünde hukuka aykırılık bulunmadığı" gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının anılan kararı temyiz etmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 03/05/2018 tarih E:2015/2255, K:2018/2126 sayılı kararıyla; işletme brüt kârının nasıl hesaplanacağı hususunda ilgili Kanunlarda herhangi bir düzenleme bulunmadığı, ancak; I Seri Nolu Muhasebe Sistemi ve Uygulama Genel Tebliği uygulamasında, satış hasılatı ile satılan malların maliyeti arasındaki olumlu fark olarak tanımlanan işletme brüt kârının, dava konusu Yönetmelik ile, bor tuzları için ruhsat sahasından çıkartılan tüvenan madenlerin toplam üretim maliyetinin %80'i olarak kabul edileceği şeklinde düzenleme yapıldığı, bu durumda, dava konusu Yönetmelik maddesi ile yapılan işletme brüt kârı tanımının, Muhasebe Sistemi ve Uygulama Genel Tebliği'ndeki tanımı aşar nitelikte olduğu, dayanak Yasa maddesinde konuya ilişkin açık tanım yapılmamış olması, düzenlemenin ilgili Tebliğ'de yapılan tanımı aşar nitelikte yapılmasının gerekçesi olamayacağından uyuşmazlık konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle Daire kararının bozulmasına karar verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46. maddesinin 1. fıkrasında; Danıştay dava daireleri kararlarına karşı Danıştay'da temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 sayılı Danıştay Yasasının 38. maddesinde İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesinin 4. fıkrasında da; İdare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği öngörülürken, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu belirtilerek, Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ise ısrar olanağı tanınmamıştır.
Bu nedenle, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun bozma kararı üzerine yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
İlgili Mevzuat:
3213 sayılı Maden Kanunu'nun Ek 6. maddesinde, bor tuzları için, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun değişik mükerrer 97. maddesinin (b) bendine göre hesaplanacak belediye payının, belediye sınırları ve mücavir alanlardan çıkartılan madenlerden elde edilecek işletme brüt kârının %2'sinden az olamayacağı kuralı yer almaktadır.
06/11/2010 günlü, 27751 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği"nin dava konusu 90. maddesinin 3. fıkrasında da, bor tuzları için ruhsat sahasından çıkartılan tüvenan madenlerin toplam üretim maliyetinin %80'inin işletme brüt kârı olarak kabul edileceği, bor tuzları için ödenecek belediye payının bu değer üzerinden %2 olarak hesaplanacağı düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Olayda, işletme brüt kârının nasıl hesaplanacağı hususunda ilgili Kanunlarda herhangi bir düzenleme bulunmadığı, ancak; I Seri Nolu Muhasebe Sistemi ve Uygulama Genel Tebliği uygulamasında, satış hasılatı ile satılan malların maliyeti arasındaki olumlu fark olarak tanımlanan işletme brüt kârının, dava konusu Yönetmelik ile, bor tuzları için ruhsat sahasından çıkartılan tüvenan madenlerin toplam üretim maliyetinin %80'i olarak kabul edileceği şeklinde düzenleme yapıldığı görülmektedir.
Bu durumda, dava konusu Yönetmelik maddesi ile yapılan işletme brüt kârı tanımının, Muhasebe Sistemi ve Uygulama Genel Tebliği'ndeki tanımı aşar nitelikte olduğu, dayanak Yasa maddesinde konuya ilişkin açık tanım yapılmamış olması, düzenlemenin ilgili Tebliğ'de yapılan tanımı aşar nitelikte yapılmasının gerekçesi olamayacağından uyuşmazlık konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu 06/11/2010 günlü, 27751 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği"nin 90. maddesinin 3. fıkrasının İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, Karar düzeltme aşamasında davalı idarenin yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, müdahilin yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 03/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.