
Esas No: 2015/1098
Karar No: 2018/1439
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/1098 Esas 2018/1439 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun 2. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 06.03.2012 tarihli ve 2006/1044 E. 2012/106 K. sayılı karar davalı ... Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 18.12.2012 tarihli ve 2012/11186 E. 2012/26091 K. sayılı kararı ile;
"…Davacı, fırın işyerinde hamurcu olarak asgari ücretle 22/06/1996 tarihinden itibaren kuruma bildirilmeyen hizmet süresinin tespitini istemiş; Mahkemece; hiç çalışmadan ve bütün çalışanların rızası alınmadan, safiyane hizmet tespiti davası açılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının tanık bulmaktaki güçlüğü, çok sayıda dinlenen tanık beyanlarından edinilen kanaat gerekçesiyle davacının isteğe bağlı sigortalılığının sona erdiği tarih olan 01/08/2000-30/05/2006 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesidir. Anılan Yasanın 6. maddesinde ifade edildiği üzere “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu gözetilmelidir. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabilir.
Davanın esasına ilişkin inceleme ve araştırma sonucu toplanan kanıtlar ışığında, Mahkemenin 22/06/1996- 31/07/2000 tarihleri arasındaki döneme ilişkin red kararı isabetli ise de; kabul edilen hizmet süresi yönünden yargılama sürecinde yapılan araştırmalara rağmen davacının çalışmasına ilişkin herhangi bir yazılı delil bulunmadığı, işyerinin ve davacının iddia ettiği çalışmasının niteliği, kapsam durumu, bilgilerine başvurulan tanıkların davacının kayıtlara geçmeyen çalışmalarını doğrulayacak beyanda bulunmadıkları anlaşıldığından, dosya kapsamında bulunan mevcut deliller birlikte değerlendirildiğinde talebin reddi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır... "
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili davalıya ait fırın iş yerinde 22.06.1996 tarihinde hamurcu olarak çalışmaya başladığını, hâlen de çalışmaya devam ettiğini, ancak çalıştığı süre boyunca sigortalı olarak gösterilmediğini ileri sürerek 22.06.1996 tarihinden itibaren çalışmakta olduğunun tespitine, bu müddetlerin sigortalı olarak sayılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili davacının 15.02.1996 - 31.12.1996 tarihleri arasında dava dışı 61328 tescil numaralı Şube Ekmek Fırını Fatma Yılmaz unvanlı iş yerinde çalıştığını, 31.12.1996 tarihi sonrasına ait herhangi bir çalışmasının ise bulunmadığını, davalı ... adına işlem gören 49739 tescil numaralı iş yerinin 10.03.1989 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamına alındığını ve 27.02.1993 tarihinde Kanun kapsamından çıkartıldığını, bu nedenle davanın yersiz olduğunu, bununla birlikte bu tür davalar kamu düzenine ilişkin olduğundan resen inceleme yapılarak uyuşmazlığın hiçbir kuşku ve tereddüde mahal kalmayacak şekilde kanıtlanması gerektiğini, diğer taraftan dava konusu muarazayı Kurum çıkartmadığından Kurum aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı asil ... kendisine ait iş yerinde davacının hiç çalışmasının olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece taraflar için bağlayıcı yazılı bir delile ulaşılamayınca ihtilafın çözümünde tanık beyanlarına itibar edilmesi gerektiği, dinlenen tanıkların ise bir kısmının çalışmayı doğruladıkları, çalışmayı doğrulamayan tanıkların davalı ... ile olan kaydı ilişkisi nedeniyle tanıklıklarına itibar edilmediği, kaldı ki daha fazla personelle görülmesi gereken fırın işinin az kişi ile görülmesinin de davacının çalıştığı yönünde kanaat oluşturduğu, davacının hiç çalışmadan çok uzun süreli bir iş yerinde bütün çalışanların rızasını da almadan, safiyane hizmet tespiti davası açmasının da hayatın olağan kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davacının isteğe bağlı sigortalılık süresinin bitiş tarihi ile dava tarihi arasında geçen süredeki çalışmaları yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı ... Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili ve davalı ... vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece Yargıtay’ın bozma ilamına uyulması hâlinde, hizmet tespiti davasının kamusal niteliği gereği bir kısım İlçe Tarım Müdürlüğünün kontrol görevini yapan mesul mühendis ve teknik elemanların ve de komşu iş yeri sahiplerinin bütün süreyi net olarak belirtemeseler bile mutlak suretle davacının işçi olarak çalıştığını belirttikleri gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının 01.08.2000 ile 30.05.2006 tarihleri arasında davalı işveren nezdinde çalıştığına karar verilmiştir.
Direnme kararı, davalı ... Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davacının tespitini istediği tarihler yönünden davalı işveren nezdinde çalışmasının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 7/1. maddesinde, “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı, 02/09/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08/06/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun’un Geçici 20"inci maddesine göre sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiili hizmet süresi zammı, itibari hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” düzenlemesinin yer alması ve genel olarak kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve anılan Kanun’un 79. maddesi olduğu kabul edilmelidir.
Hemen belirtmek gerekir ki, 5510 sayılı Kanun’un Geçici 7. maddesi uyarınca, uygulama yeri bulan 506 sayılı Kanun’un 2. ve 6. maddelerinde öngörülen koşulların oluşmasıyla birlikte çalıştırılanlar, kendiliğinden sigortalı sayılırlar. Ancak bu kimselerin ayrıca aynı Kanun’un 3. maddesinde sayılan istisnalara girmemesi gerekir. Çalıştırılanların başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın sigortalı niteliğini kazanmaları 506 sayılı Kanun’un 6/1. maddesinde yer alan açık hüküm gereğidir.
Ne var ki, sigortalıların bazı haklardan yararlanmaları öncelikle kuruma bildirilmeleri, belirli süre prim ödemiş olmaları ve kanunun gerektirdiği bilgilerin açık bir şekilde bilinmesi koşullarına da bağlıdır. Anılan bilgi ve belgelerin kuruma ulaştırılmaması veya eksik ulaştırılması hâlinde ise bildirimsiz (kaçak) çalıştırma olgusu ortaya çıkacaktır. Bu durum, prim ve gelir vergisi ödememek için işverenlerce sıklıkla başvurulan bir yol olup, ülkenin gerçeklerinden biridir. İşte bu noktada işçinin bir takım yasal haklardan yararlanabilmesi için sigortalı hizmetinin tespitini istemesi gereği ortaya çıkmaktadır.
Belirtilen amaca yönelik davaların yasal dayanağı mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 79. maddesi olup, anılan maddede “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilmeyen sigortalıların hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak hizmet tespiti isteyebilecekleri” açıklanmıştır.
Sigortalı tarafından açılan hizmet tespiti davasında her türlü delille kanıtlanabilen çalışma olgusunun usulünce belirlenmesinden sonra, bu çalışmanın sigortalı çalışma olup olmadığı ve çalışılan zaman üzerinde durulmalıdır.
Sosyal güvenlik hukukunun hem kamu hukuku hem de özel hukuk alanında kalan özellikleri dikkate alındığında, özellikle hizmet tespiti davalarında kendiliğinden araştırma ilkesinin ağır bastığı görülür. Gerçekten hizmet tespiti davaları, taraflarca hazırlama ilkesi kapsamı dışında olup, kendiliğinden araştırma ilkesi söz konusudur.
Sigortalılık başlangıç tarihi ve hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icabettiği Yargıtayın yerleşmiş içtihadı gereği olduğundan, kamu düzenini ilgilendiren hizmet tespiti davalarında, hâkimin özel bir duyarlılık göstererek delilleri kendiliğinden toplaması ve sonucuna göre karar vermesi gerekir. Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı bu davalarda ispat yükü, bir tarafa yüklenemez.
Öte yandan, hizmet tespiti davalarının amacı, hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunması olduğundan, tespiti istenen dönemde kişinin sigortalı niteliği taşıyıp taşımadığı ile yapılan işin Kanun kapsamına girip girmediği araştırılmalıdır. Çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu ancak bu koşullar varsa inceleme konusu yapılabilecektir.
Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabileceğinden bu davalarda iş yerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, mümkün oldukça tespiti istenen dönemde iş yerinin yönetici ve görevlileri, iş yerinde çalışan öteki kişiler ile o iş yerine komşu ve yakın iş yerlerinde, tarafları veya iş yerini bilen veya bilebilecek durumda olanlar zabıta marifetiyle araştırılarak saptanmalı, sigortalının hangi işte hangi süre ile çalıştığı, çalışmanın konusu, sürekli, kesintili, mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında beyanları alınarak, tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, iş yeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli, beyanları diğer yan delillerle desteklenmelidir.
Bu amaçla tanıkların hizmet tespiti istenen tarihte iş yeri veya komşu iş yeri sigortalısı ya da işvereni olup olmadıkları araştırılmalı, davalı Kurumdan, bu kişilerin belirtilen tarihte sigortalılık bildirimlerinin hangi iş yerinden yapılmış olduğu da sorularak, elde edilen bilgilerin ifadelerde belirtilen olgularla örtüşüp örtüşmediği de irdelenmeli, iş yerinin kapsam, kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmelidir.
Diğer taraftan bu davalarda işverenin çalışma olgusunu kabulü ya da reddinin tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı da göz önünde tutulmalıdır.
Nitekim açıklanan hususlar Hukuk Genel Kurulunun 25.02.2009 gün 2009/10-41 E. 2009/93 K.; 24.06.2009 gün 2009/21-249 E. 2009/291 K; 27.01.2010 gün 2019/10-578 E. 2010/37 K.; 07.04.2012 gün 2012/21-137 E. 2012/433 K.; 12.06.2013 gün 2012/10-635 E. 2013/823 K. ve 25.09.2013 gün 2013/21-182 E. 2013/2013/1401 K. sayılı kararlarında da benimsenmiş ve açıkça belirtilmiştir.
Dosya kapsamına göre, davacının 01.09.1995 - 20.11.1995 ile 15.02.1996 - 31.12.1996 tarihleri arasında 61328 sicil numaralı “Şube Ekmek Fırını Fatma Yılmaz” unvanlı iş yerinde çalıştığı, 01.08.1999-31.07.2000 tarihleri arasında ise isteğe bağlı sigortalı olduğu, bunun haricinde tespiti istenilen dönem yönünden herhangi bir sigortalılığı bulunmadığı;
Kurum kayıtlarının irdelenmesinde“49739” sicil numaralı “Merkez Fırın Nafiz Yeşil” unvanıyla işlem gören iş yerinin 10.03.1989 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamına alındığı, 27.02.1993 tarihinde ise kanun kapsamından çıkartıldığı, “1037863” sicil sayılı dosyada “Merkez Ekmek Fırını Nafiz Yeşil” unvanıyla işlem gören iş yerinin 10.01.2003 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamına alındığı hâlen faal olduğu ve son olarak da işvereni ... olan “36755” sicil numaralı “Site Ekmek Fırını” unvanlı işyerinin 15.08.1984 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamına alındığı, hâlen faal göründüğü, kayıtlarda yer alan her üç iş yerinin adresinin de aynı olduğu;
Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu tarafından ...’e ait “Merkez Ekmek Fırını” unvanlı iş yerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 15.11.2001 tarihli kapasite raporunda işyerinin yıllık üretim kapasitesinin 636.480 adet ekmek olduğunun, 26.01.2005 tarihli kapasite raporunda ise iş yerinin yıllık üretim kapasitesinin 486.720 adet ekmek olduğunun belirtildiği;
Davacının isteğe bağlı sigortalık talebinde bulunurken davalı iş yeri adresini verdiği ve Kurum tarafından ilgili evrakın davacı adına davalı iş yeri adresine tebliğ edildiği;
Mahkemece dinlenen tanık beyanlarında tanıkların bir kısmının davacının çalışmalarını doğruladıkları, diğer dinlenen tanıkların ise çalışma olgusunun bulunmadığını belirttikleri,
anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki bilgiler ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde davacının tespitini istediği dönemde çalışma iddiası ile ilgili olarak aynı yerde kurulu olan ve davalıya ait olduğu anlaşılan iş yerleri ile ilgili bilgi ve belgeler getirtilmeden eksik araştırma ve inceleme ile sonuca gidilmesi yerinde değildir.
Bu nedenle mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda;
Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında yer alan aynı adreste kurulu “1037863” sicil sayılı “Merkez Ekmek Fırını Nafiz Yeşil” unvanıyla işlem gören iş yeri ile “36755” sicil sayılı “Site Ekmek Fırını” unvanıyla işlem gören iş yerine ait dava konusu dönemi kapsar nitelikteki iş yeri bordroları, puantaj kayıtları, varsa müfettiş raporlarıile diğer tüm bilgi ve belgeler getirtilmeli, sigortalı çalışanlar tespit edilmeli, iş yerlerinin mahiyeti açıkça ortaya konulmalıdır.
Diğer yandan dava konusu dönemde yürürlükte olan 560 Sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname’nin 9. maddesi uyarınca gıda maddelerinin gıda kodeksine uygunluğunun denetimi ve gıda kontrolünün Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından, 10. maddesi ile ise gıda maddelerinin satış ve bu yerlerde satılan gıda maddelerinin denetiminin Sağlık Bakanlığı’nca, Belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde Belediyeler ile işbirliği içinde yapılacağı, yine 560 sayılı KHK’yı yürürlükten kaldıran 05.06.2004 tarihli 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’un 23. maddesi uyarınca denetimin ilgili kurum ve kuruluşlarca yerine getirileceği belirtildiğinden, Tarım ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve ilgili Belediyelerden davalı iş yerinin adresinde kurulu olan tüm iş yerleri ile ilgili olarak yapılan denetim ve işlemlere ilişkin evrak getirtilerek incelenmelidir.
Bununla birlikte davacının ekmek fırını işyerinde hamurcu olarak çalıştığı iddiası karşısında, ekmek fırınlarında genel olarak çalışmanın vardiya usulü mü olduğu, eğer vardiya usulü değilse kaç saat çalışıldığı, hamur yoğurma işinin ne zaman (gece mi yoksa gündüz mü) yapıldığı, ortalama bir fırın işletmesinde bir hamurcunun günde kaç saat çalışacağı hususları ile davalı iş yerine ait ekmek fırın iş yerinin kaç katlı olduğu, hamur yoğrulması işi ile ekmek ve satış yapılan yerlerin aynı katta olup olmadığı, eğer hamur yoğurma bölümü ayrı bir yerde bulunuyor ise iş yerine gelen müşterilerin hamur yoğurma alanını görme imkânlarının bulunup bulunmadığı hususu usulüne göre araştırılarak tespit edilmelidir.
Yine iş yerinde Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu tarafından yapılan inceleme neticesinde belirlenen yıllık üretim miktarları da dikkate alınarak, Kurum kayıtlarında davalıya ait olan aynı adreste kurulu işyerlerinde dava konusu dönem yönünden yılda ortalama kaç adet ekmek üretildiği, ekmek haricinde başka ürünlerin de üretilip üretilmediği, yapılan üretime göre çalıştırılan işçi sayısının yeterli olup olmadığı yöntemince belirlenmelidir.
Ayrıca tanık olarak dinlenilen ve apartman görevlisi olduğunu belirten Bayram Dereci’nin apartmanın sipariş edilen ekmeklerini davalıya ait ekmek fırınından aldığını beyan ettiği nazara alındığında, tanığın görev yaptığı apartman ile davalı iş yeri arasındaki mesafenin ne kadar olduğu tespit edilerek değerlendirilmelidir.
Nihayet mahkemece dinlenen teknik sorumlu müdürler, bordrolu tanıklar ile varsa dava konusu dönemde çalıştığı tespit edilen sigortalılar çağırılarak iş yerinin kapsam ve niteliği, vardiyalı çalışmanın bulunup bulunmadığı, eğer vardiyalı çalışma mevcut değilse iş yeri çalışma işleyişinin nasıl olduğu, çalışmaya ne zaman başlanılıp ne zaman ara verildiği, hamur yoğurma işleminin nerede, ne zaman ve ne şekilde yapıldığı, davacı ile davalı arasındaki ilişkinin mahiyeti sorulmalı, iş yeri çevresinde ikamet eden kişiler ile mahkemece dinlenmeyen komşu iş yeri çalışanlarından yeter sayıda tanık resen tespit edilerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, eylemli çalışma olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği tüm açıklığıyla belirlenerek, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Bu nedenle direnme kararının bu değişik gerekçeler ile bozulması gerekmiştir.
S O N U Ç: Davalı ... Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının davalı ..."e geri gerilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 16.10.2018 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.