Hukuk Genel Kurulu 2017/780 E. , 2018/1433 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 31.03.2014 tarihli ve 2013/594 E., 2014/194 K. sayılı karar, davacı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle,
Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 18.12.2014 tarihli ve 2014/19810 E., 2014/30600 K. sayılı kararı ile;
“…Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Taşınmazın kapama fındık bahçesi niteliğinde kabulü ile olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net fındık geliri üzerinden bilimsel yolla değerinin tesbit edilmesinde, tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesinde ve dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddesi uyarınca baraj göl alanı olarak tapudan terkinine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. …”
gerekçesiyle karar onanmış; davalı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine ise bu kez 5.Hukuk Dairesinin 25.05.2015 gün ve 2015/6642 E., 2015/11185 K. sayılı kararı ile ;
"... Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, Yargıtay ilamında yazılı gerekçelere göre; davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme istekleri HUMK.nun 440. maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından yerinde görülmemiştir. Şöyle ki;
Dava konusu taşınmazın niteliği ve bilirkişi raporlarındaki özelliklerine göre objektif değer artırıcı unsur oranının % 150 oranında olacağı gözetilmeden, daha düşük alınmak suretiyle az bedele hükmedildiği, kararın bu yönüyle bozulması gerekirken onandığı bukez yapılan incelemede anlaşıldığından,
Davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin 18.12.2014 gün ve 2014/19810-30600 sayılı onama ilamının kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan incelemede;
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın baraj göl alanı olarak tapudan terkini istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Taşınmazın kapama fındık bahçesi niteliğinde kabulü ile olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net fındık geliri üzerinden bilimsel yolla değerinin tesbit edilmesinde, yöntem olarak bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu nedenle davacı idare vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıda belirtilen husus haricindeki sair temyiz itirazları yerinde değildir. Şöyle ki;
Dava konusu taşınmazın niteliği ve bilirkişi raporlarındaki özelliklerine göre objektif değer artırıcı unsur oranının % 150 oranında olacağı gözetilmeden, daha düşük alınmak suretiyle az bedele hükmedilmesi,
Doğru görülmemiştir..."
gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı idare vekili davalıya ait taşımazın Ballıkaya Baraj Gölü alanında kalması nedeniyle kamulaştırmasına karar verildiğini, kamulaştırılacak taşınmazın değerinin belirlenmesi amacıyla uzlaşma komisyonu kurulduğunu ve mülk sahibinin kamulaştırmaya konu taşınmazı pazarlıkla satmak hususunda iradesini bildirmek ve uzlaşma komisyonu ile pazarlık görüşmeleri yapmak üzere davet edildiğini, ancak mülk sahibinin pazarlık görüşmesine katılmadığını, bu nedenle de kamulaştırma işleminin satın alma usulü ile gerçekleşmediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile DSİ Genel Müdürlüğü adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davacı idare tarafından yapılan kıymet takdirinin eksik ve yetersiz olduğunu belirterek yeniden kamulaştırma bedelinin hesaplanması gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece köy yerleşim alanı içerisinde bulunan taşınmazlarda % 150 oranında; köy yerleşim alanı dışında bulunan taşınmazlarda ise % 100 oranında objektif değer artışı uygulanmasının yerinde olduğu, yapılan yargılama sırasında bilirkişi kurulundan da dava konusu taşınmazın durumunun tespit edilmesi amacıyla rapor aldırıldığı, alınan ve taşınmaz için % 100 objektif değer artışını uygulayan bilirkişi kurulu raporunun ayrıntılı ve denetime açık, bilimsel verilere uygun olduğu, objektif değer artışının da bu yönüyle yeterli bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davacı idare vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine;
Özel Dairece önce yerel mahkeme kararı onanmış;
Davalı vekilinin karar düzeltme isteği üzerine Özel Dairece hüküm bu kez yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel mahkemece dosya içerisinde yer alan 17.02.2014 tarihli fen bilirkişi raporundan dava konusu taşınmazın yola cepheli olmadığının ve köy yerleşim alanı içerisinde bulunmadığının anlaşıldığı, dolayısıyla taşınmaz yönünden % 100 oranında objektif değer artışını uygulayan bilirkişi kurulu raporunun yerinde olduğu belirtilerek ve önceki karardaki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu taşınmazın niteliği ve bilirkişi raporunda belirtilen özellikleri dikkate alındığında, tarım arazisi niteliğinde bulunan taşınmazdaki objektif değer artırıcı unsur oranının % 150’den az olup olamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, karar düzeltme dilekçesi üzerine verilen bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Dairenin, karar düzeltme dilekçesi üzerine verilen bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3’üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429’uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun’un 440’ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.