10. Hukuk Dairesi 2021/8498 E. , 2021/15194 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
Dava, sigorta başlangıcının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi .... Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, 1987 yılına ait işe giriş bildirgelerinden sigortalı başlangıç tarihinin tespitine ve dava masraflarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesi,”1-Davanın kabulü ile;
2-Davacının, sigorta başlangıç tarihi 18 yaşını tamamladığı 21/10/1987 tarihi olmak üzere, 080031 sicil numaralı iş yerinde 01/08/1987 tarihinde 1 gün hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine, tespitine karar verilen 1 günlük sigortalılık için yatırılacak primin, prim ödeme gün sayısına dahil edilmesine,” dair karar vermiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi"nden verilen 11/03/2020 tarih, 2014/278 Esas ve 2020/293 Karar sayılı kararının kaldırılmasına yönelik davalı Kurum Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı yasanın 353/1-b.1 hükmü gereğince esastan reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu iddiası ile bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi hükmünde yer alan düzenleme ile genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanun olduğu kabul edilmelidir.
Davacının, davalı şirket adına işlem gören işyerinde 1/8/1987 tarihinde işe ilk girişi yapılarak işe giriş bildirgesi Kuruma verilmiştir. Bahse konu bildirgede hem davacının hem de işverenin imzası yer almaktadır.
Sigortalılık başlangıcının tespitine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.06.2011 günlü 2011/307 E. - 2011/366 K. sayılı, 21.09.2011 günlüve 2011/527 E. - 2011/552 K. sayılı ilamları gözetildiğinde, 506 sayılı Kanunun 108. maddesi uyarınca, sigortalılık başlangıcı yönünden salt işe giriş bildirgesi verilmiş bulunması yeterli olmayıp, ayrıca Kanunun 2. maddesinde öngörülen şekilde fiili çalışmaların aranması da gereklidir.
Bu nedenledir ki, somut olayda uyuşmazlık fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yöntemince düzenlenip süresi içinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de, fiili çalışmanın varlığının ortaya koyulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanunun 79/8. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, aynı zamanda sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında, adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak, yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda, çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasa’nın 60. maddesinde tanımlanan sosyal güvenlik hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hâkim, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını resen belirlemelidir.
Bunun için de bu tür davalarda, işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, işyeri çalışanları saptanmalı ve sigortalının hangi işte ne kadar süre ile çalıştığı açıklanmalıdır.
Bunun için de bu tür davalarda, işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, işyeri çalışanları saptanmalı ve sigortalının hangi işte ne kadar süre ile çalıştığı açıklanmalıdır.
Dosya kapsamında, mahkemece dinlenen davacı tanık beyanları esas alınmak suretiyle karar verildiği anlaşılmakta ise de; davacının çalışmasının geçtiği iddia edilen iş yerine o tarihte komşu olan ve dava konusu dönemi kapsar diğer işyerlerinin sahipleri, kapsama alınış tarihleri ve bildirge tarihinde anılan iş yeri çalışanları, davalı Kurumdan sorulmak suretiyle tespit edilerek, bilgi ve görgülerine başvurulmalı, bordro çalışanı olduğu ancak TC nosu bulunmadığından dinlenilemediği anlaşılan tanık Süleyman Karakaya’nın kimlik bilgilerinin tespiti için davalı Kurum nezdinde gerekli araştırma yaptırılmalı ve bulunması halinde ifadesine başvurulmalı, ifadesi alınan tanık ...’nun, davacının teyzesi ile 1987 yılında evlendiğini belirtmiş olmasına karşısında nüfus kayıtlarının getirtilerek beyanı doğrulanmalı, tüm bu araştırmalara rağmen beyanına başvurulacak hiçbir tanığın tespit edilememesi halinde, dosya kapsamında yer alan davalı işverenlikten verilmiş, imzalı, işe giriş bildirgesi üzerinde bilirkişi marifetiyle imza incelemesi yaptırılmak suretiyle aidiyeti saptanarak eylemli çalışmanın var olup olmadığı, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 01/12/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.