6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan sanık A. Ç..ın aynı kanunun 13/2, 5237 sayılı TCK’nun 62, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 375 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin, Yüksekova 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 30.04.2007 gün ve 162-97 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 17.10.2011 gün ve 9004-11107 sayı ile;
“Suça konu silahların ele geçirildiği ahırın suç tarihinde ve öncesinde sanık O. Ç.."a ait olduğu ve bu şahsın kullanımında bulunduğunu belirten 24.01.2007 tarihli Jandarma yazısı, başka bir suçun soruşturulması kapsamında sanık O.Ç.."a yönelik arama kararı doğrultusunda silahların ele geçirilmiş olması, arama tutanağına sanık O. Ç.."ın ahırın kendisine ait olmadığına yönelik bir itirazının bulunmaması ve bu tutanağın sanık O.. tarafından imzalanmış olması, sanık A..."un 1982 doğumlu olması nedeniyle savunmasında belirttiği gibi 1991 yılında dokuz yaşındayken ahırı satın almasının hayatın olağan akışına uygun bulunmaması ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında silahların sanık O. Ç."a ait olduğu, sanık Ab.. Ç.."ın ise bu suçu üstlenmek suretiyle TCK"nun 270. maddesine aykırı davrandığı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 02.12.2011 gün ve 200788 sayı ile;
“Sanık A.. soruşturma aşamasındaki ahırın kendisine ait olduğu, yargılama aşamasındaki kendisine ait ahırda ele geçirilen silahlardan haberi olduğu ve ilgili makamlara teslim etmediği yönündeki her birini doğrulayan ve tamamlayan beyanları ile polis laboratuvarından alınan ve silahların atışa elverişli olduğunu belirten bilirkişi raporları da dikkate alındığında suça konu silahların sanık A..a ait olduğu ve anılan suçun subut bulduğu” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 26.12.2012 gün ve 27166-39833sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme, sanık Ab. Ç.. hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; suçun sübutuna ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığınca, T. A..isimli şahsın aracında yüklü miktarda uyuşturucu madde ele geçirilmesi nedeniyle inceleme dışı sanık O.Ç..’ın evi ve müştemilatında arama yapılmasına karar verildiği,
Aynı gün düzenlenen ev arama, yakalama ve el koyma tutanağında; “...O.Ç..ve ... Köyü Muhtarı M.Ö.. refakatinde, ikametin 3 oda 1 salon ve müştemilatında yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanılmamış, O.Ç.. isimli şahsa ait ikametine yaklaşık 70-80 metre uzaklıkta bulunan ahırda yapılan aramada, ahırın iki giriş kapısı olduğu, kapı kilitlenmeye müsait olduğu görülmüş, ahırın 2’inci kapısının sağ tarafında bulunan hayvanların yemlik kısmının kapıya yakın olan bölümünde yemliğin altına zula yapılmış beton ile kapatılmış yerde beze sarılı halde 1 adet 6000767-1987 seri nolu bakımları yapılmış halde seyyar dipçikli Kaleşnikov marka piyade tüfeği, 1 adet beze sarılı vaziyette küflenmiş, seyyar dipçikli ancak dipçiği olmayan ve 1986.3509 kısmen okunan seri numaralı Kaleşnikov marka piyade tüfeği, 3 adedi plastik içerisi un dolu bidon içerisinde 168 adet dolu Klaeşnikov fişeği, beze sarılı vaziyette 5 adet kaleşnikov şarjörü, 60 adet dolu Kaleşnikov fişeği, siyah poşet içerisinde 36 adet dolu Kaleşnikov fişeği, 1 adet hücum yeleği 1 adet boş gece görüş dürbünü çantası, bulunarak tahkikata esas olmak üzere tarafımızdan zapt edilmiştir” açıklamalarına yer verildiği,
17.12.2006 tarihli inceleme tutanağında; “6000767-1987 seri numaralı Kalashnikof marka seyyar dipçikli piyade tüfeğinin mekanizmasının çalışır durumda olduğu, bakımının yeni yapılmış ve yağlanmış olduğu, 1986-3509 seri numarası kısmen okunun dipçiksiz Kalashnikof marka piyade tüfeğinin dışının paslanmış olduğu ancak daha yeni yağlandığı, mekanizmasının çalışır durumda olduğu” belirtildiği,
25.12.2006 tarihli Jandarma Van Bölge Kriminal Laboratuar Amirliği tarafından düzenlenen Ekspertiz raporunda; “"600767 1987" seri numaralı silah; 7.62x39 mm. çapında fişek istimal eden, Irak yapısı, Tabuk marka yarı ve tam otomatik çalışma sistemine sahip, "1985 RK 3509" seri numaralı silah; 7.62x39 mm. çapında fişek istimal eden, Bulgaristan yapısı, Kalashnikov marka yarı ve tam otomatik çalışma sistemine sahip, birer tüfektirler, sözkonusu tüfeklerin yapılan teknik kontrol ve muayenelerinde; emniyet ve ateş ayar mandallarının sağlam ve işler durumda olduğu, atışlarına mani veya kendiliğinden ateş alabilecek mekanik herhangi bir arızalarının bulunmadığı, laboratuarımızda (birlikte gönderilen 354 adet 7.62x39mm. çapındaki fişekten rasgele seçilen 34 adedi kullanılarak) yapılan deneme ve mukayese atışlarında çap ve tiplerine uygun fişekleri patlattıkları müşahede olunmuştur” bilgisinin yer aldığı,
İnceleme dışı sanık O. Ç..’ın savcılıkta suça konu silahların bulunduğu ahırın kendisine ait olmadığını beyan etmesi üzerine savcılık tarafından bu konuda araştırma yapılması için İlçe Jandarma Komutanlığına yazılan müzekkereye istinaden düzenlenen 24.01.2007 tarihli araştırma tutanağında; “yapılan araştırmada söz konusu ahırın 17.12.2006 tarihi ve öncesinde O. Ç..’a ait olduğu ve O.Ç.. tarafından kullanıldığının bilindiği, suça konu eşyaların kime ait olduğunun bilinmediğinin" belirtildiği,
Tanık M. Ö.. mahkemede; Karlı köyü muhtarı olduğunu, fakat Kamışlı mezraasında oturduğunu, bu nedenle köy merkezinde bulunan suça konu ahırı çok iyi bilmediğini, ahırın O. Ç.."a ait olduğunu zannettiğini, bundan dolayı Jandarma ile birlikte katıldığı arama sırasında ahırın O.Ç.."a ait olduğunu söylediğini, fakat olaydan sonra yaptığı araştırmada ahırın A. Ç.."a ait olduğunu öğrendiğini, söylediği,
İnceleme dışında kalan sanık O.Ç..aşamalarda; silahların ele geçirildiği ahırın yeğeni A.Ç.."a ait olduğunu ve onun tarafından kullanıldığını, silahların ve mermilerin kime ait olduğunu bilmediğini beyan ettiği,
Sanık A. Ç..11.01.2007 tarihinde savcılıkta; suça konu silahların ve mermilerin bulunduğu ahırın kendisine ait olduğunu, fakat burada bulunan söz konusu eşyaların kendisine ait olmadığını, ahırın O. Ç.. ile bir ilgisinin olmadığını, ahırı 1991 yılında amcasının oğlu Ş. Ö.."ten satın aldığını ve bu zamana kadar kullandığını, ahırda bulunan suça konu eşyalarında Ş.Ö..e ait olduğunu, ahırı alırken ahıra silahları ve mermileri sakladığını söylediğini fakat nerede olduklarını bilmediğini, Ş.Ö..in de ahırı sattıktan sonra öldüğünü, beyan ettiği,
Soruşturma sonucunda Yüksekova C. Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede; "her ne kadar suça konu silah ve fişeklerin şüpheli O. Ç..’a ait olduğu mütalaa edilmekte ise de bu suç eşyasının hangi şüpheliye ait olduğuna karar verme yetkisinin mahkemeye ait olduğu" ifade edilerek, sanık A. Ç.. ve inceleme dışı sanık O. Ç..hakkında kamu davası açıldığı, yerel mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda O.Ç.."ın beraatine, A. Ç.."ın mahkumiyetine karar verildiği, O.Ç.. hakkındaki beraat hükmünün kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemeli, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Somut olay bu açıklamalar ışığında ve tüm dosya kapsamı gözönüne alınarak değerlendirildiğinde;
Başka bir soruşturma kapsamında yüksek miktarda uyuşturucu madde ele geçirilmesi nedeniyle inceleme dışında kalan sanık O. Ç..ın ev ve müştemilatında arama kararı gereğince yapılan aramada, O.Ç..ın evine 70-80 metre uzaklıkta bulunan ahırda suça konu silahların ve mermilerin bulunduğu, yapılan yargılama sonucunda O. Ç.."ın beraatine, sanık A. Ç.."ın ise mahkumiyetine karar verilmiş ise de, sanığın beyanı dışında söz konusu silahların ve mermilerin kendisine ait olduğuna dair başka bir delilin bulunmaması, olay tarihinde düzenlenen arama tutanağında ahırın O. Ç..a ait olduğunun belirtilmesi ve tutanağın O. Ç.. ve köy muhtarı olan tanık M.. Ö.. tarafından itiraz edilmeksizin imzalanmış olması, C. Başsavcılığınca yazılan müzekkereye istinaden yapılan araştırma sonucunda ahırın O. Ç.."a ait olduğunun belirlenmesi, sanığın savunmasında belirttiği gibi 1991 yılında 9 yaşındayken ahırı satın almasının hayatın olağan akışına uygun olamaması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, sanığın 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçunu işlediği şüphe boyutunda kalmakta ve sübuta ermemektedir.
Bu itibarla, ele geçen silahların ve mermilerin kendisine ait olduğu hususunda her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayan sanığın beraatı yerine mahkumiyetine ilişkin yerel mahkeme hükmünün Özel Daire tarafından bozulmasına karar verilmesi isabetli olup, Yargıtay C. Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Başkanı ve beş Genel Kurul Üyesi; " Sanık savunmalarında silahların bulunduğu ahırı 1991 yılında amcasının oğlu Ş. Ö.."ten satın aldığını, Ş..nün vefat ettiğini, ahırda saklanan silahların bu kişiye ait olabileceğini, ahırda silah gizlendiğini ölen Ş.."den duyduğunu, fakat silahların yerini tespit edemediğini ileri sürmüş ise de, silahların kontrol ve muayeneleri sırasında bakımlarının henüz yeni yapıldığının tesbiti karşısında sanığın üzerine atılı suçun sübuta erdiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.07.2013 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.