Hukuk Genel Kurulu 2017/2333 E. , 2018/1427 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “muarazanın men’i” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyulmak suretiyle davanın reddine dair verilen 11.12.2014 tarihli ve 2012/489 E., 2014/801 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 07.10.2015 tarihli ve 2015/2668 E., 2015/4855 K. sayılı kararı ile;
“…Dava, Borçlar Yasası"nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davalı tarafça, vekâletten azil nedeni ile yaratılan muarazanın önlenmesi, Ankara ili Çankaya ilçesi Kırkkonaklar"da davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerinde yapılan inşaat ile ilgili mimari proje tadilatı ve inşaat ruhsatına işlenmesine ilişkin işlemlerin takip edilerek sonuçlandırılması hususunda yetki verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemesince, bozma ilâmına uyularak davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin.... A.Ş. ve Genel İnşaat Limited Şirketince yüklenici sıfatı ile imzalandığı, davacı tarafından açılan davaya diğer ortak .... A.Ş."nin dosyaya sunulan protokol ile muvafakat verdiği anlaşıldığından bozma ilâmındaki taraf teşkili hususundaki eleştirinin tamamlandığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın esasına gelince; hükmüne uyulan bozma ilâmında da belirtildiği üzere inşaatın yasal hale getirilip getirilmeyeceği hususunun her türlü tereddütten uzak bir şekilde araştırılması gereklidir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda inşaatın yasal hale getirilebileceği ancak kat maliklerinin buna onay vermesi gerektiği belirtilmiştir. Eldeki davada proje değişikliğine onay verilmesi istendiğine göre öncelikle inşaatın mevcut hali ile proje değişikliği yapılmak sureti ile yasal hale getirilip getirilemeyeceği hususunun araştırılması zorunludur. Bilirkişilerce yasal hale getirilebileceği belirtilmiş ise de, bu husus ilgili Belediye"den sorularak araştırılmamıştır. Bozmaya uyulmakla lehine bozma kararı verilen taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar ve bozma ilâmının gereğinin yerine getirilmesi zorunlu hale gelir. Bozma gerekleri yerine getirilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava muarazanın meni istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalılar murisi (arsa sahibi) Müzeyyen Ünver ve dava dışı diğer hissedar Hüseyin Hatap arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, inşaatın yapımına başlandığını, işin devamı sırasında Ankara Büyükşehir Belediye Meclisince imar yönetmeliğinde yapılan değişiklik üzerine Çankaya Belediye Başkanlığından 20.01.2006 tarihinde tadilat mimari projesi alındığını, inşaat tadilat ruhsatının alınması sırasında davalı arsa sahiplerinden Müzeyyen Ünver’in müvekkili şirketi azlettiğini ileri sürerek, vekâletten azil sureti ile yarattığı muarazanın meni ile yapılan inşaata yönelik inşaat tadilat ruhsatının istenmesine ilişkin işlemlerin müvekkil tarafından takip edilerek sonuçlandırılması hususunda yetki verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalılar vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, yapılan imalatın yasal hâle getirilip getirilemeyeceğinin araştırılmadığı, bu nedenle mahkemece dava konusu inşaata ait belediye imar işlem dosyası getirtilip, yerinde keşif de yapılarak inşaat mühendisi bilirkişi vasıtasıyla ilave imalatın yasal hâle getirilip getirilemeyeceği saptanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilerek karar bozulmuştur.
Mahkemece; Özel Daire bozma kararına uyulduktan sonra, tadilat projesinin düzenlenmesi ve tadilat projesine dayalı yapı ruhsatının belediye başkanlığından alınabilmesi için 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun (KMK) 19. ve 44. maddeleri gereğince kat irtifakı sahiplerinin bu değişikliklere ve ilavelere oy birliğiyle karar vermesi gerektiği, davacı tarafça bu konuda arsa maliklerinin rıza ve muvafakati alınmadan mimari projede ve taşınmaz üzerinde inşa edilen yapıda fiziki bir kısım değişikliklerin yapıldığı, taşınmazın üzerindeki yapı ve bu konudaki yasal düzenlemeler göz önünde tutulduğunda ilave imalatın hukuken yasal hâle getirilmesinin mümkün olmadığı, arsa sahibi tarafından yapılan azil işleminin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece, önceki gerekçeler yanında, karar verildikten sonra Yargıtay aşamasında davalı tarafından sunulan Ankara 15. İdare Mahkemesinin 27.10.2015 tarih ve 2015/2503 E.,2015/1315 K.sayılı kararı ve Danıştay 6. Dairesinin 08.06.2016 tarih ve 2016/3547 E., 2016/3824 K. sayılı kararına göre, dava konusu taşınmaz için Çankaya Belediyesi tarafından tasdiki yapılan mimari proje değişikliğine ilişkin işlemin iptal edildiği, davalı tarafın proje değişikliğine muvafakat etmediği, bu durumda 634 sayılı KMK’nın 19. ve 44. maddeleri gereğince, tüm kat irtifakı sahiplerinin oy birliği koşulunun sağlanmasının olanaklı olmadığı, aksi hâlde yüklenicilerin sözleşmeye aykırı olarak düzenletecekleri mimari projeleri, sözleşmenin diğer tarafına dikta etmek gibi keyfi bir uygulamaya yol açacağı, bu durumun da sözleşme serbestisi ve ahde vefa ilkelerine ve ayrıca 634 sayılı KMKhükümlerine aykırı olduğu, idare mahkemesince verilen iptal kararı sonrası Çankaya Belediyesi’nin yargı kararına aykırı bir şekilde tekrar mimari proje değişikliğini onaylamasınınmümkün olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda mahkemece uyulan Özel Daire bozma kararı gereğince araştırma yapılarak karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, dolayısıyla temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme, bozma kararından esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
Diğer bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanmak veya bozmadan esinlenmek suretiyle gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda yerel mahkemece önceki kararında,tadilat projesine dayalı yapı ruhsatının belediye başkanlığından alınabilmesi için 634 sayılı KMK’nın 19. ve 44. maddeleri gereğince kat irtifakı sahiplerinin bu değişikliklere ve ilavelere oy birliğiyle karar vermesi gerektiği, davacı tarafça bu konuda arsa maliklerinin rıza ve muvafakati alınmadan mimari projede ve taşınmaz üzerinde inşa edilen yapıda fiziki bir kısım değişikliklerin yapıldığı, ilave imalatın yasal hâle getirilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire bozma kararı sonrasında ise önceki gerekçeler yanında, dava dosyası Yargıtay aşamasında iken davalılar tarafından sunulan Ankara 15. İdare Mahkemesinin 27.10.2015 tarih, 2015/2503 E., 2015/1315 K. sayılı kararı ile Danıştay 6. Dairesinin 08.06.2016 gün, 2016/3547 E., 2016/3824 K. sayılı kararına göre, dava konusu taşınmaz için Çankaya Belediyesi tarafından tasdiki yapılan mimari proje değişikliğine ilişkin işlemin iptal edildiği gerekçesine de dayanıldığı, böyle olunca daha önce söz konusu olmayan ve Özel Dairece de denetlenmeyen yeni bir delil de değerlendirilmek suretiyle direnme adı altındaki karar verilmiştir.
Şu hâle göre, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp değerlendirilmemiş yeni bir delile dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.
Hâl böyle olunca, yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil Özel Daireye aittir.
Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 15. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 04.10.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.