9. Hukuk Dairesi 2013/5105 E. , 2013/6757 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, kötüniyet tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı ve davalılardan ...Tarım Ürünleri San Tic A.Ş. avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem, kötüniyet ve ihbar tazminatları ile hafta tatili, ulusal bayram, genel tatil ve fazla çalışma alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, ...A.Ş; davacının iş akdinin yasaya uygun olarak feshedildiğini, kendisine kıdem ve ihbar tazminatıları başta olmak üzere tüm parasal haklarının ödeneceğinin de beyan ve taahhüt edildiğini davanın reddini, diğer davalı ... A. Ş. ise, davacı ile şirket arasında herhangi bir iş sözleşmesi bulunmadığını, resmi kayıtların bunu teyit ettiğini, husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, ... A.Ş. hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine, ...A.Ş yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı ve davalılardan ...Tarım Ürünleri San Tic A.Ş. avukatları temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı ve davalılardan ...Tarım Ürünleri San Tic A.Ş.nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- 4857 sayılı İş Kanununun 2 inci maddesinde, işveren bir iş sözleşmesine dayanarak işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi ya da tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar olarak açıklanmıştır. O halde asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilebilmesi için öncelikle mal veya hizmetin üretildiği işyeri bulunan bir işverenin ve aynı işyerinde iş alan ikinci bir işverenin varlığı gerekir ki asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilebilsin. Alt işverenin başlangıçta bir işyerinin olması şart değildir. Alt işveren, işveren sıfatını ilk defa asıl işverenden aldığı iş ve bu işin görüldüğü işyeri nedeniyle kazanmış olabilir.
Asıl işverene ait işyerinde yürütülmekte olan mal veya hizmet üretimine ait yardımcı bir işin alt işverene bırakılması nedeniyle, alt işveren açısından bağımsız bir işyerinden söz edilip edilemeyeceği sorunu öncelikle çözümlenmelidir. Zira asıl işveren veya alt işverenin değişmesinin işyeri devri niteliğinde olup olmadığının tespiti için işyeri kavramının bu noktada açıklığa kavuşturulması gerekir.
Gerçekten, 4857 sayılı Yasanın 2/III maddesinde, “İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür” şeklinde Sendikalar Kanunu ile örtüşen ana kurala yer verildiği halde, sonraki bentlerde asıl işveren alt işveren ilişkisi düzenlenmiş, bir anlamda yardımcı işin alt işverene bırakılması ile ayrık bir durum öngörülmüştür. Daha sonra da, aynı yasanın 3 üncü maddesinde “Alt işveren, bu sıfatla mal veya hizmet üretimi için meydana getirdiği kendi işyeri için birinci fıkra hükmüne göre bildirim yapmakla yükümlüdür” şeklinde kurala yer verilerek sorun açık biçimde çözümlemiş ve alt işveren işyerinin asıl işverene ait işyerinden bağımsız olduğu ortaya konulmuştur. Belirtilen çözüm şekli alt işverenlik kurumunun niteliğine de uygun düşmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 4857 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce de alt işverenin işyerinin, asıl işveren ait işyerinden bağımsız olduğu sonucuna varmıştır (Yargıtay HGK. 06.06.2001 gün 2001/ 9-711 E, 2001/ 820 K).
İşyerinin tamamının veya bir bölümünün hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devri işyeri devri olarak tanımlanabilir.
1475 sayılı Yasanın 14/2 maddesi hükmü, 4857 sayılı Kanunun 6 ıncı maddesinde belirtilen işyeri devrini de içine alan daha geniş bir düzenleme olarak değerlendirilebilir. Gerçekten maddede işyerlerinin devir veya intikalinden söz edildikten sonra “…yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli…” denilmek suretiyle uygulama alanı 4857 sayılı İş Kanununun 6 ıncı maddesine göre daha geniş biçimde çizilmiştir. O halde kıdem tazminatı açısından asıl işveren alt işveren ilişkisinin sona ermesinin ardından işyerinden ayrılan alt işveren ile daha sonra aynı işi alan alt işveren arasında hukukî veya fiilî bir bağlantı olsun ya da olmasın, kıdem tazminatı açısından önceki işverenin devir tarihindeki ücret ve kendi dönemi ile sınırlı sorumluluğu, son alt işverenin ise tüm dönemden sorumluluğu kabul edilmelidir.
Somut olayda; Dosyaya sunulan 05.11.1998 tarihli ... A.Ş. ile ...A.Ş. arasındaki sözleşmenin 6. maddesinin e bendi 1. fıkrasında, ... A.Ş "nin, ...A.Ş. nin çalıştırdığı işçilerin iş akitlerin sona erdirilmesi durumunda işçilik alacaklarından sorumlu olduğu belirtildiği gibi, Tekel yazısından davalı ... A.Ş.nin, diğer davalının ürettiği veya üreticiden satın aldığı tütünleri tek satın alan firma olduğu, organizasyon şemasında davalı ...A.Ş ye yer verdiği, tanıtım logosunda davacının çalıştığı ... istasyonunu kendi işyeri olarak gösterdiği, LNG tankı ölçüm şekline ilişkin olarak ...çalışanlarına doğrudan yazılı talimat verdiği, yine genel müdürün ...çalışanları ile doğrudan yazışmalar yaptığı dosyadaki yazılı delillerden anlaşılmaktadır.
Böyle olunca ... A.Ş ile diğer davalı arasında İş Yasasının 2/6. maddesi gereğince asıl-alt işveren ilişkisinin mevcut olduğu anlaşıldığı halde yerinde olmayan gerekçe ile kabulüne karar verilen alacaklardan ... A.Ş nin sorumlu olmadığına ve bu davalı hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesi hatalıdır.
3-Dava dilekçesinde davacı aldığı ücreti açıklamamıştır. İmzalı ücret bordrosu ile davacıya her ay fazla çalışma ücret ödendiği uyuşmazlak konusu değildir. Davacı bu ödemenin asıl ücret bölünerek yapıldığını gerçek bir fazla çalışma ödemesi olmadığını iddia etmektedir.Bilirkişi raporunda bu hususa açıklık getirilmemiştir. Böyle olunca davacıya sorularak, gerekirse emsal ücret araştırması yapılarak davacının alması gereken ücret belirlenmeli, sonra mali müşavir ya da muhasebeci bir bilirkişiden bordroda gözüken bu fazla çalışma ödemelerinin gerçek ücret bölünerek mi yapıldığı yoksa fazla çalışma ödemesi mi olduğu tereddüde yer vermeyecek şekilde tespit edilmelidir.
Bu durum açıklığa kavuşturulduktan sonra, söz konusu ödemeler gerçekten fazla çalışma alacağı ödemesi ise şimdiki gibi hüküm kurularak ihtirazi kayıt olduğu tarihten sonrasının kabulüne karar verilmelidir.
Ancak adı geçen ödemeler asıl ücretten bölünerek yapılmış ise davacının, davalının zamanaşımı itirazı dışında kalan süreye ait tüm fazla çalışma alacağı hüküm altına alınmalıdır. Yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması yerinde değildir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 26.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.