21. Hukuk Dairesi 2018/4879 E. , 2018/6823 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A)Davacı İstemi:
Dava, sigorta başlangıç tarihinin 01.01.1983 olarak tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı ... vekili özetle; davacının talep tarihlerinde bordrolarda adına rastlanılmadığını, çalışma olgusunun varlığının zorunlu olduğunu, sigortalılıktan bahsedebilmek için çalışmanın varlığının yeterli kanıtlar ile ispat edilmesi gerektiğini, somut ve inandırıcı deliller ile hangi işte ne kadar süre çalıştığının tespit edilmesini ve hak düşürücü sürenin de geçip geçmediğine bakılmasını,uyuşmazlığa kurumun sebebiyet vermediğini davanın hukuktan yoksun olduğundan reddini savunmuştur.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk Derece Mahkemesi; “Davacının işe giriş bildirgesi kurum kayıtlarına 1983 yılında intikal etmiş olmakla bildirge sonrası dönem için hak düşürücü süre işlemeyecektir. Dava, cevap , dinlenilen tanıklar ve bordro tanığının beyanı ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere ;davacının ... Motor Yenileme Koll. Şti. Oto rektefiye yenileme iş yerinde 01.01.1983 tarihinde ilk işe giriş belgesini imzaladığı ve bu işyerinde çalışmaya başladığı, işe giriş bildirgesinin fiili çalışmanın karinesi sayıldığı, çalışmanın dinlenilen bordo ve diğer tanık beyanları ile de sabit olduğu ancak belirtilen tarih itibariyle 18 yaşından küçük olduğundan 18 yaşını doldurduğu tarihin uzun vadeli sigorta kolları açısından başlangıç olarak kabul edilmesi gerektiği kanaati ile davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “Davanın KISMEN KABULÜNE, davacının ... işyeri sicil nolu Özen Motor Yenileme Kollektif Şirketi ünvanlı işyerinde hizmet akdine dayalı olarak 01.01.1983 tarihinde çalıştığının, ancak sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşının ikmali olan 09.01.1988 tarihi olduğunun tespitine, ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
Davalı SGK vekili tarafından gerekçe belirtilmeden davanın reddine karar verilmesini talep edilmiş. Davacı vekili tarafından, davacının çırak olmadığı, bu nedenle 18 yaşını tamamladığı tarihin tespitine karar verilmesinin yerinde olmadığı, istinaf başvurusunda dile getirilmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince ""Somut olay bu kapsamda değerlendirildiğinde davacının işe giriş bildirgesinin verilmiş olması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği, davacının çalışmasının çıraklık boyutunu aşacak düzeyde olduğunun ve fiili olduğunun bordro tanığı anlatımı ile sübuta erdiği görülmekle ilk derece mahkemesi kabulünde herhangi bir hatanın bulunmadığı kabul görmüştür. Nitekim aynı işyerinde çalışan tanık ..."in davacı olduğu ... 1. İş Mahkemesinin 07.10.2013 tarih ve 2012/253 esas-2013/524 karar sayılı kabul kararının Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2014/661 esas ve 2014/2189 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği görülmüştür. Bu nedenle davalı tarafın istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. ” gerekçesiyle
“6100 sayılı yasanın 353/1-b.1 hükmü gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ilişkin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE, ” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili “ Yöntemince araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. İşe giriş bildirgesi tek başına çalışmanın kanıtı olamaz. 30 yıl önceki çalışma tanık beyanıyla ispatlanamaz. ” gerekçeleriyle, davacı vekili: “ müvekkilin, işe giriş bildirgesinin verildiği tarihte 13 yaşında olduğu, ... Motor Yenileme Koll. Şirketinde rektefiye ustası olarak çalıştığı, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katıldığı, çalışmasının meslek ve sanat eğitimi almaya yönelik olmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. 01.01.1983 tarihinde müvekkilin çalışmasının ÇIRAKLIK İLİŞKİSİNE dayanmaması nedeniyle sigorta başlangıç tarihinin 01.01.1983 olarak tespiti gerekmektedir.” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı nedenlere göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, davalı Kurum vekilinin temyizine gelince;
2-Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; " Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir." hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde
belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 09/01/1970 doğumlu davacının, bildirgedeki işe giriş tarihi olan 01.01.1983 tarihinde 13 yaşında olduğu, işyerinde motor tamiri yapıldığı, 01/01/1983 tarihli işe giriş bildirgesinin 30734 sicil numaralı, ... Motor Yenileme Koll. Şti.nden 09/08/1983 tarihinde, Kuruma verildiği, bildirgenin üzerinde el yazısıyla çıraklık ibaresi olduğu, 30734 sicil numaralı, ... Motor Yenileme -... ünvanlı, Sanayi Sitesi Samsun adresindeki motor yenileme ve tamir atölyesi işyerinin 01/06/1982-07/06/2011 tarihleri arasında yasa kapsamında olduğu, Kurumdan, 1983/1-2 dönem bordrosunun bilgisayar çıktısının gönderildiği, dinlenen üç tanığın da (..., ... ve ...) isminin bordroda yer aldığı ve çalışma iddiasını doğruladıkları ancak, tanıklardan birinin çırak olarak çalıştığını, söylediği, davacının hizmet cetvelinde 01/02/1988 tarihinde 4/a çalışmasının başladığı, dosyada çıraklık olgusu yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; talep tarihinde 13 yaşında olan davacının, 18 yaşından küçük olması, bordro tanıklarından ...’nin; “ Ben usta olarak olarak çalışıyordum. Davacı bu tarihte çırak olarak girdi ve yaklaşık 6 yıl kadar çalıştı.” şeklindeki beyanı, işe giriş bildirgesindeki “çıraklık” ibaresi, 13 yaşında bir çocuğun motor tamiri işyerinde üretime yönelik mi ,yoksa bir meslek ve sanatın öğrenilmesi amacıyla mı çalıştığı, hususu irdelenmeden sonuca gidilmiş olması hatalı olmuştur.
Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının belirtilen devrede çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesi ise çıraklıktan bahsedilebilecektir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Bu durumda Mahkemece yapılacak iş; davacının çıraklığa ilişkin kayıtları olup olmadığını ilgili Kurumdan sormak, dinlenen ve birlikte çalıştıklarını ifade eden ... ve ...’dan tekrar davacının çalışmasının niteliğini sormak, talep tarihinde 13 yaşında olan davacının o tarihte öğrenci olup olmadığını araştırmak, öğrenim durumuna ilişkin kayıtları getirtmek suretiyle çalışma olgusunu irdelemek, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge adliye Mahkemesince davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 27/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.