Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/1-30
Karar No: 2013/333

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/1-30 Esas 2013/333 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2013/1-30 E.  ,  2013/333 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname : 2011/99059
    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : BAKIRKÖY 6. Ağır Ceza
    Günü : 10.05.2010
     Sayısı : 158-160

    Sanık T.T..hakkında kasten yaralama ve mala zarar verme, sanık C.K. hakkında kasten yaralama suçlarından açılan kamu davasında Küçükçekmece 9. Asliye Ceza Mahkemesince 30.04.2009 gün ve 325-304 sayı ile; kasten yaralama eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüs oluşturduğundan bahisle verilen görevsizlik kararı üzerine yapılan yargılama sonucunda, sanık T.T.."nin kasten öldürme suçuna teşebbüsten 5237 sayılı TCK’nun 37/1-2, 38/1. maddeleri yollamasıyla 81/1, 35/2 ve 62. maddeleri uyarınca 10 yıl 10 ay hapis, mala zarar verme suçundan aynı kanunun 151/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis, sanık C.K.."nın ise eyleminin suç üstlenme suçunu oluşturduğu kabul edilerek aynı kanunun 270/1. maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına  ilişkin, Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.05.2010 gün ve 158-160 sayılı hükmün sanıklar müdafileri ile Cumhuriyet savcısınca sanık T..’ın yüklenen suçlardan beraatı gerektiği yönünde temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 10.04.2012 gün ve 4342-2697 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 17.05.2012 gün ve 99059 sayı ile;
    "Katılan H..P.ile sanıklar T. T., O. K.ve C. B.. farklı ve rakip partilere mensup, sorumluluk üstlenen kişilerdir. Olay günü, katılan, yanında Ü. T.ve D.S..olduğu halde araçla afiş denetlemesine çıkmışlardır. Bunları takip eden beş araç kendilerini sıkıştırmış, bu araçlardan inenler katılanın bulunduğu araca saldırmışlar, katılan dört bıçak darbesiyle yaralanmış, söz konusu yaralanma nedeniyle yaşamsal tehlike geçirmiş, dalağı alınmış, tıbbi girşimle yaşama kavuşturulmuştur. Olayın bu şekilde geliştiği sabittir.
    İtiraz nedenlerinin her bir sanık açısından ayrı ayrı açıklanmasında yarar vardır.
    A. Sanık T.T.."nin üzerine atılı ve mahkumiyet kararı verilen insan öldürmeye kalkışma ile mala zarar verme suçları açısından;
    Katılan H. P.., 25.03.2009 tarihli hastanede verdiği ilk ifadesinde, açıkça kendisine saldıranları görmediğini, zaten arkadan bıçaklandığını söylemiş, buna karşılık yine hastanede alınan 26.03.2009 tarihli ifadesinde bu kez sanıklar O.K. ve C.B. ile birlikte sanık T.T.."nin de bıçaklama eylemine katıldığını dile getirmiş, katılan sonraki aşamalarda bu yöndeki beyanlarını tekrarlamıştır.
    Sanık T. T.., aşamalarda, suça konu olaya katılmadığını, olay sırasında olay yerinde bulunmadığını, olay günü gece saat 23:30"a kadar parti toplantısında olduğunu, oradan evine geçtiğini, parti rekabeti yüzünden adının olaya karıştırılmış olabileceğini söylemiştir.
    Sanık T. T...nin olay sırasında olay yerinde olduğuna ve olaya katıldığına ilişkin katılanın sonradan değişen ifadelerinden başka hiç bir kanıt yoktur. Tanıklar ve olaydaki diğer zarar görenler açıkça sanıklar O.K.ve C.B..söz ettikleri halde kimliğini bildikleri ve önceden tanıdıkları olan adı geçen sanıktan söz etmemeleri yaşamın olağan akışına uygun değildir. Kaldı ki katılan da ilk ifadesinde, açıkça kendisine saldıranların kim olduğunu bilmediğini belirtmiş, ancak hemen ertesi gün her nasılsa sanığın adından söz etmiştir.
    Tebliğnamede de belirtildiği üzere, suça konu olayda sanık T.T.."nin bulunduğuna ve dolayısıyla üzerine atılı suçu işlediğine ilişkin katılanın sonradan değişiklik gösteren ve başkaca her hangi bir kanıtla desteklenemeyen soyut yakınmasından başka kanıt yoktur.
    Ceza hukukunun temel ilkelerinden biri kuşkunun sanık lehine yorumlanmasıdır. Yalnızca kuşkuya dayanarak veya somut ve kesin bir kanıt bulunmadan mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır. Bu nedenle sanık T.T.."nin beraatına karar verilmesi gerekirken cezalandırılması ve bu yöndeki yerel mahkeme kararının onanması yasaya aykırıdır.
    B. Sanık C. K.."nın üzerine atılı işlemediği suçu üstlenme suçu açısından;
    Sanık C.K.., 04.04.2009 tarihli ve büyük ölçüde sonradan tekrar ettiği ifadesinde, 23.03.2009 günü geceleyin saat 23:30 sıralarında çok iyi bilmediği .....Mahallesi göl kenarına yalnız olarak gittiğini, bira alarak parkta içtiğini, sarhoş olduktan sonra ......"a gitmek üzere yola çıktığını, hatırlamadığı bir yerden geçerken park halinde bir araç ve aracın yanında viski şişesi ile bekleyen bir erkek gördüğünü, ilerde de bir bağrışma ve kalabalık olduğunu, ne olduğunu sorduğunda şahsın kendisine küfrederek viski şişesi ile vurduğunu, kendisinin de bunun üzerine yanındaki bıçağı salladığını, kişiye değip değmediğini bilmediğini, kalabalıktan "vurun" gibi sesler gelmesi üzerine bıçağı atarak uzaklaştığını, araca zarar vermediğini, şahsın yanında kimsenin olmadığını, ertesi gün Halil Paldımoğlu adlı kişinin yaralandığını öğrendiğini, olay yerini hatırlamadığını, görevli polislerden olay ve ayrıntılarını öğrendiğini belirtmiştir.
    Sanık tebliğnamede de belirtildiği üzere, doğrudan doğruya suça konu olaydan söz etmemiştir. Anlattığı olayın oluş şekli suça konu olayla da örtüşmemektedir. Suça konu olay kalabalık bir ortamda geçmiştir. Katılanın elinde viski şişesi yoktur. Katılan birden çok kişinin saldırısına uğramıştır. Sanık açıkça katılanı bıçakladığını söylememiştir. Sanık yeri ve ayrıntısını hatırlamadığı gerçekleştiği dahi kuşkulu olan bir olaydan söz etmiştir. Sanık anlattığı üzere sarhoştur. Anlattığı olayın meydana geldiği yeri dahi bilmediğini belirtmiştir. Dolayısıyla sanığın suça konu olay açısından bir suçu üstlenmesi söz konusu değildir.
    TCK"nun 270. maddesinde düzenlenen suç bir kişinin gerçeğe aykırı olarak suçu işlediğini veya suça katıldığını bildirmesidir. Somut olayda sanık açıkça davaya konu suçu işlediğini belirtmemiş, söz konusu suçu üstlenmemiştir. Bu nedenle sanığın beraatına karar verilmesi gerekirken, cezalandırılması ve bu yöndeki kararın onanması yasaya aykırıdır." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının sanıklar T.ve C. yönünden kaldırılması ve yerel mahkeme hükmünün bu sanıklar yönünden bozulması isteminde bulunmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 04.12.2012 gün ve 4390-8963 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İnceleme, sanık T.. hakkında kasten öldürme suçuna teşebbüs ve mala zarar verme ile sanık C...hakkında ise suç üstlenme suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmış olup, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık T. T.."nin üzerine atılı kasten öldürme suçuna teşebbüs ve mala zarar verme suçu ile sanık C.K.."nın üzerine atılı suç üstlenme suçunun sabit olup olmadığının  belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Büyükçekmecede oturan sanık C.K.. dışında, olaya karışan sanıklar ve katılanın .. İlçesine bağlı F...mahallesinde oturdukları, katılan H.. P..’nun 2009 yılı yerel seçimlerinde DSP Avcılar Belediye Başkan adayının seçim çalışmalarında görev yaptığı, bu amaçla olay günü gece saat 02.00-02.30 sıralarında kendi aracı ile bayrakların asılıp asılmadığını kontrol ettiği, olay sırasında katılanın yanında Ü. T.ve D. S. I..’ın da bulunduğu, üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi logoları bulunan 4-5 aracın katılanın kullandığı aracın Firüzköy semtinde önünü kestiği, araçlardan inen kişilerin katılanın aracına zarar verdiği, ayrıca D..ı yaraladıkları ve grup içerisinde yer alan ancak kimliği belirlenemeyen bir kişinin dört bıçak darbesi ile katılanı yaralayarak, hayati tehlike geçirmesine ve dalağının alınmasına neden olduğu, D..’ın ise basit tıbbi bir müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı, olay ile ilgili olarak bir kısım şüphelilerin 26.03.2009 tarihinde tutuklanmalarına karar verildiği, 03.04.2009 tarihinde kolluğu arayan bir şahsın; "Firuzköy mahallesinde ikamet ettiği, yaklaşık 10 gün önce meydana gelen bıçakla yaralama olayının tanığı olduğu, her iki tarafında kendisini tanıdığı bu nedenle tanık olarak ifade vermek istemediği, ancak vicdan azabı çektiği, bıçakla yaralama olayını B...’lü olarak bildiği C.K..isimli şahsın yaptığı ve .... mahallesi ...caddesi üzerinde bulunan Tine cafeye takıldığı" yönünde saat 18.58"de ihbarda bulunduğu, ihbar üzerine aynı gün saat 21.00"da ihbarda belirtilen yere giden kolluk görevlilerinin C.K.. isimli şahsı yakaladıkları, olaya karışan ve kimliği belirlenemeyen kişiler yönünden ise ayırma kararı verilerek soruşturmanın 2009/14077 sayılı hazırlık üzerinden devamına karar verildiği  anlaşılmaktadır.
    Katılan olaydan bir gün sonra 25.03.2009 tarihinde kolluk görevlilerine vekili eşliğinde verdiği ifadesinde, kendilerine saldıran şahısları tam olarak görmediğini, zaten saldırı sırasında şoför koltuğuna kapandığını, bıçak sallayan şahsı arkadan saldırdığından görmediğini belirtmiş, bir gün sonra 26.03.2009 tarihinde yine kolluk görevlilerine vekili eşliğinde verdiği ifadesinde, G. Y., C.B., O. K., C. M. ve T. T..’nin kendilerine saldırıp vuran kişiler olduğunu, sivil araçtan inen T.T..’nin aracının üzerine çıkarak tekmeleyip zıpladığını, bir gün önceki ifadesinde sadece C.M..’u gördüğünü söylediğini, diğer şahısların semtlerinin çocuğu olduğu için kıyamadığından isimlerini söylemediğini, kendisini bıçaklayan şahsı göremediğini belirtmiş, daha sonra savcılık ve mahkemede benzer şekilde anlatımda bulunmuş ve kendisine saldıran kişiler olarak C.B., O.K. ve T. T..’yi kesin olarak gördüğünü, sanık C. K..’yı tanımadığını belirtmiş,
    Mağdur D. S.I.. olay günü kolluğa verdiği ifadesinde, olayı doğrulamış, kafasına darbe aldığını, kendilerine ve araca zarar veren görse tanıyabileceği şahıslardan şikayetçi olduğunu, 26.03.2009 tarihinde kolluğa verdiği ikinci ifadesinde C.M., C. B., O.K., G. Y., T.T.ve A.R. D..’yi olay yerinde görmediğini, ancak olaydan iki saat önce CHP logolu araç içerisinde C.ve A. M.ile T.T..’yi M..oturduğu evin  önünde gördüğünü belirtmiş, vekili eşliğinde savcılık ifadesinde C.M., C.B., O.K., G. Y., T.T. ve A. R.D..’yi tanıdığını, bu kişilerin olay yerinde olup olmadıkları hususunda bir şey söyleyemeyeceğini, çünkü kimseyi görmediğini belirtmiş, mahkeme aşamasında şikayetinden vazgeçtiğini dile getirmiş,
    Mağdur Ü. T. olay günü kolluğa verdiği ifadesinde, olayı doğrulamış, araçta bulunan diğer kişilerin yaralandığını, kendilerine ve araca zarar veren görse tanıyabileceği şahıslardan şikayetçi olduğunu, 26.03.2009 tarihinde kolluğa verdiği ikinci ifadesinde C.M., C. B., O. K., G.Y., T. T. ve A.R. D..’yi olay yerinde görmediğini, olay yerinde bulunan görse tanıyabileceği doğu şiveli bir şahsın grubu sürekli olarak tahrik ettiğini belirtmiş, vekili eşliğinde savcılık ifadesinde C. M., C. B., O. K., G. Y., T.T. ve A. R.D..’yi tanıdığını, bu kişilerin olay yerinde olup olmadıkları hususunda bir şey söyleyemeyeceğini, sadece önceden görmediği ve tanımadığı yabancı bir kişiyi gördüğünü belirtmiş, mahkeme aşamasında şikayetinden vazgeçtiğini söylemiş,
    Olay yerinde oturan tanık S.S..tüm aşamalarda olayı doğrulamış, olaya karışan grup içerisinden sadece O.K..isimli kişiyi görüp tanıdığını, diğer şahısları da tanıdığını, ancak olay yerinde görmediğini, ayrıca kalabalık ve karanlık nedeniyle şahısları tam olarak seçemediğini beyan etmiş,
    Olay yerinde oturan tanık R.Y.. tüm aşamalarda olayı doğrulamış, olaya karışan grup içerisinden sadece arkadaşı olan E..isimli kişinin oğlu olan C..B..isimli kişiyi görüp tanıdığını, bu kişinin arabanın üzerine çıkıp zıpladığını ve aracı tekmelediğini, diğer şahısları da tanıdığını, ancak olay yerinde görmediğini, zaten diğer şahısların kafasında bere veya şapka olduğundan göremediğini ifade etmiş,
    Kasten öldürme suçuna teşebbüs ve mala zarar verme suçlarından haklarında verilen mahkumiyet kararları Özel Daire tarafından onanmak suretiyle kesinleşen sanıklar O.K.. ve C. B.. olay yerinde olmadıklarını ve olaya karışmadıklarını savunmuş,
    Hakkında 06.04.2009 tarihinde yakalama kararı çıkarılan, soruşturma aşamasında savunması alınamayan, 09.07.2009 günlü ilk duruşmaya gelerek savunmada bulunan sanık T.T., suçlamaları kabul etmediğini, arandığını öğrenince kendiliğinden duruşmaya geldiğini, olay yerinde olmadığını, olay günü saat 23.30 sıralarına kadar A.. düğün salonundaki parti toplantısına katıldığını, daha sonra ortalığı toplayıp hemen karşıdaki evine gittiğini, olaydan ertesi gün haberi olduğunu, bir hafta sonrada adının karıştığını, katılanı mahalleden tanıdığını, o güne kadar aralarında herhangi bir husumet bulunmadığını, rakip partiden olması nedeniyle olaya adının karıştırıldığını söylemiş,
                  Mahkemede başlangıçta susma hakkını kullanan sanık C.K.. özetle, olay tarihinde annesiyle evde tartıştıktan sonra, önce Avcılar sahilinde cafe çalıştıran amcasının oğlunun yanına gittiğini, daha sonra ... de önce nehir kenarında oturduğunu, daha sonra parka gidip orda bira içtiğini ve bayağı sarhoş olduğunu, yukarı doğru çıkarken sokak lambasının altında ilerde kalabalık bir grup arasında kargaşa olduğunu fark ettiğini, olay yerine yakın arabasını park etmiş araç yanında duran ve elinde viski şişesi bulunan bir şahsı görünce ne olduğunu sorduğunu, bu şahsın küfür edip kendisine saldırdığını, ağır küfürler edince almış olduğu alkolün verdiği cesaretle kendini koruma amaçlı üzerinde bulundurduğu bıçakla bu şahsa rast gele salladığını, daha sonra eve gittiğini, olayı haberlerde izleyince bu sefer korkup evde saklandığını, daha sonra iş aramak için dışarı çıktığında yakalandığını belirtmiş, mahkemede ayrıca sarhoş olan H.P..’nun gayet normal şekilde soru sormasına rağmen galiz küfürler savurduğunu belirtmiştir.
    Sanıkların hukuki durumlarının ayrı ayrı değerlendirilmesinde;
    1- Sanık T.T.."nin üzerine atılı kasten öldürme suçuna teşebbüs ve mala zarar verme suçunun sabit olup olmadığı:
     Katılanın olaydan bir gün sonra kolluk görevlilerine hastanede verdiği ilk ifadesi dışındaki tüm ifadelerinde istikrarlı bir şekilde, olaya katılanlar arasında sanık T.."ın da bulunduğunu söylemesi, sanık T.."ın da savunmasında belirttiği üzere, aynı mahallede oturan katılan ile arasında, katılanın kendisine suç atmasını gerektirir önceye dayalı bir husumetinin bulunmaması  karşısında; sanık T.."ın da  kasten öldürme suçuna teşebbüs ve mala zarar verme suçlarına katıldığının ve üzerine atılı suçların sabit olduğunun kabulü gerekmektedir.
    Hernekadar katılanın olaydan bir gün sonra kolluk görevlilerine hastanede verdiği ilk ifadesinde sanık T.."ın olaya katıldığı yönünde bir beyanı olmamış ise de, öncelikle katılan bu ilk ifadesinde olaya karışanları göremediğini belirtmek suretiyle hiç bir isim vermemiş, ertesi gün kolluk görevlilerine yine hastanede verdiği ifadesinde olaya karışanların semtlerinin çocuğu olduğu için kıyamadığından isimlerini söylemediğini belirtmiş olup, katılan ile sanıkların aynı mahallede oturmaları ve birbirlerini daha önceden tanıyor olmaları katılanın anlatımlarını doğrulamaktadır. Kaldı ki dört bıçak darbesi ile yaralanıp, hayati tehlike geçiren ve yapılan ameliyatla dalağı alınan bir kişinin, ameliyatın hemen sonrasında çeşitli nedenlerle ayrıntılı bir şekilde beyanda bulunmaması da hayatın olağan akışına uygun bir durumdur.
    Bu nedenle; sanığın kasten öldürme suçuna teşebbüs ve mala zarar verme suçundan cezalandırılmasına ilişkin yerel mahkeme hükmü usul ve kanuna uygun olup, bu hükmü onayan Özel Daire kararında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının sanık T..yönünden reddine karar verilmelidir.
     Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Genel Kurul Üyesi; itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    2- Sanık Cem Karakaya"nın üzerine atılı suç üstlenme suçunun sabit olup olmadığına gelince:
    Suç üstlenme suçu 5237 sayılı TCK’nun 270. maddesinde; "Yetkili makamlara, gerçeğe aykırı olarak, suçu işlediğini veya suça katıldığını bildiren kimseye iki yıla kadar hapis cezası verilir. Bu suçun, üstsoy, altsoy, eş veya kardeşi cezadan kurtarmak amacıyla işlenmesi hâlinde; verilecek cezanın dörtte üçü indirilebileceği gibi, tamamen de kaldırılabilir" şeklinde düzenlenmiştir.
    Kişinin gerçekte hiç işlenmemiş veya başkası tarafından işlenmiş olan bir suçu kendisinin işlediğinden bahisle bildirimde bulunmasıyla oluşan suç üstlenme suçunun, belli akrabalık ilişkisi içinde bulunulan kişilerin cezadan kurtulması amacıyla işlenmesini kanun koyucu cezadan indirim nedeni yada şahsi cezasızlık hali olarak kabul etmiştir. Madde metninde sayılan akrabalık ilişkisi sınırlı olup, kıyas ve yorum yoluyla genişletilmesi mümkün değildir.
    Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Katılanın, aracının içerisinde bulunduğu sırada dört bıçak darbesi sonucu yaralandığı hususu dosya içeriği itibarıyla sabit olup, katılanı bıçakladığını kabul ederek, eylemi gerçekleştirme şeklini tamamen oluştan farklı olarak anlatan sanık C. K.."nın tespit edilemeyen bir nedenden dolayı, başkası tarafından katılana karşı gereçekleştirilmiş olan kasten öldürme suçuna teşebbüs eylemini üstlendiği anlaşılmaktadır.
    Zira sanığın, daha önceden hiç tanımadığı  katılanı, başkaları tarafından yapıldığını iddia ettiği bir kavga olayına ilişkin olarak sorduğu soru üzerine ağır küfürler ederek kendisine saldırdığı  bahanesi ile yaralaması ve olaydan kısa bir süre sonrada ikamet ettiği yere uzakta bulunan, olayın gerçekleştirildiği yerdeki bir internet kafeye iş aramak için gitmesi ve sonrasında yakalanması hayatın olağan akışına uygun olmayıp, yerel mahkeme kararında belirtildiği üzere, ihbardan hemen sonra bu sanığın kolluk görevlilerini bekler bir şekilde yakalanması da bu aykırılığı doğrulamaktadır.
    Bu nedenle, yerel mahkemece sanığın suç üstlenme suçundan cezalandırılmasına karar verilmesinde ve bu kararın da Özel Daire tarafından onanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının sanık C.yönünden de reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Genel Kurul Üyesi; itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ  :
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının her iki sanık yönüyle de REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.07.2013 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi