16. Ceza Dairesi 2019/3838 E. , 2021/3871 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi
.
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : 1- Sanıklar ..., ..., ..., ...’ın TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 3, 5/1, TCK’nın 62/1, 53/1-2-3, 58/9, 63 maddeleri gereğince 7"şer yıl 6"şar ay hapis cezasına,
2-Sanıklar ... ve ...’ın TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 3, 5/1, 53/1-2-3, 58/9, 63 maddeleri gereğince 10 yıl 6 ay hapis cezasına,
3-Sanıklar ... ve ...’nın TCK"nın 314/2, 221/4-2. cümle 3713 sayılı Kanunun 3,5/1, TCK’nın 62/1, 53/1-2-3, 58/9, 63 maddeleri gereğince 3 yıl 9 ay hapis cezasına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine ...
Bölge Adliye Mahkemesince sanıklar ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkin kesin olarak verilen hükümlerin, 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 286. maddesine eklenen üçüncü fıkradaki düzenleme gereğince temyiz yolunun açılması üzerine anılan kanuna eklenen geçici 5. maddenin 1/f bendinde belirtilen süre içinde, diğer sanıklar hakkındaki hükümler olağan süresinde temyiz edilmekle,
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz taleplerinin reddi bulunmadığından işin esasına geçildi,
Sanıklar ... ve ... müdafilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin İlk Derece Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, istinaf ve temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I- ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümleri yönünden;
Toplanan deliller suçun sübuta erdiği hususunda vicdani kanaatin oluşması için yeterli olup şüpheye yer bırakmamış olması karşısında; sanık ..."ın ByLock kullandığına ilişkin ayrıntılı ByLock tespit değerlendirme raporunun beklenmemesi sonuca etkili görülmemiştir.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar ve müdafilerin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
II- ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümleri yönünden;
1-... ve ... yönünden yapılan değerlendirmede,
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 sayılı kararında; “ByLock
iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağının kabul edildiği gözetilmekle;
ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanıkların ByLock uygulamasını kullandıklarının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti halinde, ByLock kullanıcısı olduğuna dair delilin atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında, ilgili birimlerden ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme raporunun getirtilmesi, ..."in yeniden ayrıntılı beyanı alınarak sanık ... hakkında hazırlık safhasında verdiği ifadesi ile mahkemedeki ifadesi arasındaki çelişkinin giderilmeye çalışılması, ayrıca her iki sanık hakkında da örgütlü suçlar bilgi havuzunda sanıklarla ilgili bilgi ya da beyan bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa temin edilerek duruşmada okunup tartışılması, gerekirse ifade sahiplerinin tanık olarak dinlenilmesi ile sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken yetersiz belgelere dayanılarak eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Sanıklar ... ve ... yönünden yapılan değerlendirmede,
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği, kanunda öngörülen suç tipine uyduğu anlaşılmakla sanıklar müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
Takdiri indirim nedeni olarak; failin geçmişi, sosyal ilişkileri, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususların göz önünde bulundurulması gerektiği gözetilmeden, geçmişte sabıkası bulunmayan ve duruşma tutanaklarında haklarında olumsuz bir gözlem yer almayan sanıklar hakkında hükmolunan cezadan TCK"nın 62. maddesi uyarınca indirim yapılması gerekirken, dosya kapsamı ile uyuşmayan yetersiz gerekçelerle takdiri indirim yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
3- Sanıklar ... ve ... yönünden yapılan değerlendirmede,
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği, kanunda öngörülen suç tipine uyduğu anlaşılmakla sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
a-Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK"nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde; suçun işleniş biçimi, işlenmesinde
kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, konusunun önem ve değeri, meydana getirdiği tehlike ile sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik, örgütteki konumu ve faaliyetleri göz önünde bulundurularak; hukuka, vicdana, dosya kapsamına uygun makul bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden yetersiz gerekçe ile teşdidin derecesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde fazla ceza tayin edilmesi,
b-Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı kararında açıklandığı üzere; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadele bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesinden yararlanabilmek için; failin yakalandıktan sonra bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermesi gerekmektedir. Bu bilgi maddenin üçüncü fıkrasında aranan, örgütü çökertecek nitelikteki bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 08.06.2020 tarih, 2019/12181 E. 2020/2904 K. 26.10.2015 tarih, 2015/1565-3464 K.).
TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunulduğunun kabulü halinde bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3’ten 3/4’e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna göre belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 3/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlıkta bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme tarafından takdir ve tayin edilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Silahlı terör örgütüne üye olduğu ve TCK’nın 221/4-2. cümlesinde öngörülen etkin pişmanlık şartlarını taşıdığı dosya kapsamına uygun olarak kabul edilen sanıklara verilen cezadan, yakalandıktan sonra yargılama aşamasında örgütte kaldıkları süre ve konumu itibarıyla, örgütün yapısı, faaliyetleri ve örgüt mensupları ile ilgili verdikleri bilgilerin, niteliği ve faydalılık derecesi ile yargılama sürecinde etkin pişmanlıkta bulunulan aşama gözetilerek dosya kapsamına, hakkaniyete ve adalete uygun azami hadde yakın bir indirim yapılması gerekirken dosya kapsamı ile uyuşmayan yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ..., ..., ... ve müdafileri ile sanık ... müdafi ve sanık ..."nın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu
nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine, mevcut delil durumuna ve müsnet suçun niteliğine göre sanıklar ..., ..., ... ve ..."un tutukluluk hallerinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Mersin 8. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.