Hukuk Genel Kurulu 2017/1285 E. , 2018/1420 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki “karşılık boşanma” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda Konya 1. Aile Mahkemesince davacı-karşı davalı erkeğin davasının reddine, davalı-karşı davacı kadının davasının kabulüne dair verilen 21.11.2013 tarihli ve 2013/32 E., 2013/923 K. sayılı kararı taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 30.06.2014 tarihli ve 2014/4694 E., 2014/14953 K. sayılı kararı ile:
"...1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının tüm, davacı-karşı davalı kocanın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı-karşı davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat çoktur. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK.md.174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir...."
gerekçesiyle oy çokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Asıl ve karşı dava evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma istemine (TMK m.166) ilişkindir.
Davacı-karşı davalı erkek vekili müvekkili aleyhine daha önceden boşanma davası açıldığını ancak tarafların yeniden bir araya geldiğini ve o davadan feragat edildiğini, birleşme sonrası kadının kusurlu davranışlarına devam ettiğini, müstakil bir ev açılmasına rağmen çeşitli bahanelerle sorun çıkardığını, bir buçuk ayın sonunda davalı-karşı davacının evi terk ettiğini, sonrasında müvekkiline "ben seni istemiyorum, ayrılmak istiyorum, sevmiyorum" dediğini ileri sürerek tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin müvekkiline verilmesini istemiştir.
Davalı-karşı davacı kadın vekili dava dilekçesinde geçen iddiaların hiçbirinin doğru olmadığını, ilk açılan boşanma davasında eşine güvenen müvekkilinin birleşmeyi kabul ettiğini, birleşme sonrası ayrı bir ev açıldığını ancak erkeğin, müvekkilinin ailesiyle görüşmesine engel olduğunu, hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını ileri sürerek asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, müvekkili için 500,00 TL tedbir, 500,00 TL yoksulluk nafakasına, çocuklar için 300,00 er TL tedbir ve iştirak nafakasına, 100.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminata faiziyle birlikte karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davalı-karşı davacı kadın tarafından daha önceden boşanma istemi ile açılan ancak davadan feragat edilmesi sebebiyle reddine karar verilen dava sonrasında eşlerin barışarak yeniden biraraya geldikleri ve tarafların müstakil bir konut edindikleri, bu konutta yaklaşık olarak 1,5 ay kadar birarada yaşadıkları, bu süreçte davacı-karşı davalının evlilikteki maddi yükümlülüklerini yeterince yerine getirmediği, eşine fiziksel şiddet uyguladığı, eşinin ailesi ve yakınları ile görüşmesini engellediği, bu nedenle davalı-karşı davacı kadının müşterek konuttan ayrıldığı, evliliğin bu hâle gelmesinde davacı-karşı davalının kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, tarafların TMK"nın 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına, davalı-karşı davacı kadın yararına 15.000,00 TL maddi tazminat ile 5.000,00 TL manevi tazminatın, 200,00 TL tedbir ve 200,00 TL yoksulluk nafakasının, çocuklar için 100,00"er TL tedbir ve iştirak nafakasının davacı-karşı davalıdan alınarak davalı -karşı davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında gösterilen gerekçelerle maddi tazminat yönünden oy çokluğu ile bozulmuştur.
Mahkemece boşanmada ihlal edilen menfaat, tazminat yükümlüsü erkeğin kusur durumu, eşlerin, özellikle erkeğin ekonomik ve sosyal durumuna yönelik gerek iş bu dava dosyasında ve gerekse Konya 2.Aile Mahkemesinin 2011/749 ve 2012/486 esas sayılı dava dosyalarında yapılan tespitler ile konuya ilişkin tarafların ve tanıkların beyanları, evlilik süresi, kadının yaşı, günümüzün ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın lehine hükmolunan maddi tazminat miktarının makul olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacı-karşı davalı (erkek) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davalı karşı davacı (kadın) lehine Türk Medeni Kanunu (TMK)’nın 174. maddesi uyarınca hükmedilen 15.000 TL maddi tazminat miktarının çok olup olmadığı noktasındadır.
Görüldüğü üzere, davacı-karşı davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmemek, fiziksel şiddet uygulamak ve hakaret etmek suretiyle boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu yönündeki yerel mahkemenin kabulü onanmak suretiyle kesinleşmiştir. Kısaca ifade etmek gerekirse, uyuşmazlık hükmedilen maddi tazminatın miktarı ile sınırlıdır.
Bu noktada, boşanma nedeniyle hükmedilecek maddi tazminat hakkında kısa bir açıklama yapılmasında yarar vardır.
4721 sayılı TMK"nın 174/1. maddesi; “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini...” hükme bağlamıştır. Bu hüküm gereğince, maddi tazminata hükmedilebilmesi için temel koşul, tazminat isteyen tarafın boşanmada kusursuz veya daha az kusurlu olması ve boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmiş bulunmasıdır.
Hukuka aykırı ve kusurlu bir davranış sonucu hakkı ihlal edilenin zararının giderilmesi, menfaatinin denkleştirilmesi hukukun temel ilkesidir. Ancak, TMK’nın 174/1. maddesi, genel tazminat esaslarından ayrılmış ve kendisine özgü kural getirmiştir.
Haksız fiil tazminatının temel unsuru olan “gerçek zararın belirlenmesi” koşulu, Aile Hukukunda, Borçlar Hukukundaki düzenlemeden farklıdır. Eşler arasındaki ilişkinin özelliği itibarıyla burada gerçek zararı tam olarak belirlemek zordur.
Bu özelliği nedeniyledir ki, yasa, menfaati zedelenene, uygun bir tazminat verileceğini açıklamıştır. Hâkim, tazminat miktarını taktir ederken, kusurun ağırlığını, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, evlenme şanslarını, ortalama yaşam sürelerini, yaşam seviyelerini ve geçim koşullarını göz önünde tutarak, makul ve herkesçe kabul edilebilir bir miktar belirlemelidir.
Kanun, mevcut veya beklenen menfaatin neler olduğunu göstermediği gibi hesaplama yöntemi konusunda da bir açıklama getirmemiştir. Maddi tazminatın hesabı uygulamaya bırakılmıştır. Madde metninden de anlaşılacağı üzere sadece “uygun” bir tazminat denilmiştir. Şu hâlde, mevcut ve beklenen menfaat ile kastedilenin ne olduğu önemlidir. Mevcut menfaatin belirlenmesinde ölçü, genel olarak evlilik birliğinin eşlere sağladığı yararlardır. Beklenen menfaatler de, evliğin devamı hâlinde eşlerden birinin diğerine gelecekte sağlaması muhtemel olan çıkarlardır. Bu bağlamda şunu ifade etmek gerekir ki boşanmakla bir eş, en azından, diğer eşin desteğini kaybedecektir. Boşanan eş, kurulu bir evlilik düzeni içinde sağlayabileceği her ekonomik yarardan yoksun kalarak yeni bir düzen kurmak zorunda kalmaktadır. İlişkinin niteliği itibariyle ekonomik yararlar da değişeceğinden, mevcut ve beklenen menfaatler itibariyle zararı belirlemek güç olsa da hakkaniyet eksenli olarak hâkime fikir de verecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; dosyada bulunan nüfus kaydına göre erkeğin 13.06.1977 doğumlu, kadının ise 05.11.1987 doğumlu olduğu, tarafların 27.06.2007 tarihinde evlendikleri ve bu evlilikten 2008 ve 2009 doğumlu iki tane müşterek çocuklarının bulunduğu, yine ekonomik sosyal durum araştırma raporlarına göre davalı-karşı davacı kadının ev hanımı olup, herhangi bir gelirinin bulunmadığı, babası ve annesi ile birlikte oturduğu, menkul ya da gayrimenkul mal varlığının bulunmadığı; buna karşın davacı-karşı davalı erkeğin perde dikimi üzerine abisinin yanında çalıştığı, ortalama aylık gelirinin 1.000.00 TL olduğu, başka mal varlığının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan davacı-karşı davalı erkek tarafından eldeki boşanma davasından bir sene önce açılan "çocuklarla kişisel ilişki tesisine" dair davada erkeğin, sosyal hizmet uzmanına verdiği beyanına göre tekstil ve perde işinde çalıştığı, aylık gelirinin 1.500,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; dosya kapsamına, davacı-karşı davalı erkeğin kusur durumuna, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ve hakkaniyet ilkesine göre verilen maddi tazminat miktarı yerindedir.
Açıklanan bu nedenlerle usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (999,45 TL) harcın temyiz edenden alınmasına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3’üncü maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440’ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04.10.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.