
Esas No: 2013/19754
Karar No: 2014/3425
Karar Tarihi: 20.02.2014
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2013/19754 Esas 2014/3425 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine davalı kurum vekilinin temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesi hükmüne göre, iş mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir. Olayda hüküm, temyiz eden davalı işveren vekiline 08.05.2013 tarihinde tefhim edilmesine rağmen, temyiz ise, 17.05.2012 tarihinde vuku bulmuştur. Şu duruma göre davada 8 günlük temyiz süresi geçmiştir. O hâlde, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı da gözönünde tutularak davalı işveren vekilinin temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden REDDİNE,
2-) Davalı kurum açısından yapılan incelemede ise,
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. Maddesi ile 5510 sayılı Kanununun 86. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 Sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Dosyanın tetkikinde, Davalı kurum tarafından 14.06.2011 tarihinde gönderilen davacıya ait hizmet cetvelinin incelenmesinde, talep edilen 01.08.1998-01.11.2001 tarihleri arasında 2000/3. dönemde dava dışı 1032454 sicil nolu işyerinden 120 gün bildiriminin bulunduğu, 04.04.2012 tarihli yazı içeriğinde ise davacı için 2000/3. dönemine ait mevcut işe giriş bildirgesi bulunmadığı belirtilerek gönderilen hizmet cetvelinde ilgili bildirimin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda anlatılanlar ışığında; mahkemece, yapılacak iş, davacının ihtilaflı dönemde dava dışı 1032454 sicil nolu işyerinden fiili bir çalışmasının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, ihtilaflı dönem içerisinde çalışmasının bulunması halinde hak düşürücü süre göz önüne alınmalı, böylece, bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip, takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
O hâlde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.