13. Hukuk Dairesi 2015/31838 E. , 2018/1166 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalılar ile aralarında imzalanan hizmet sözleşmesi gereğince davalı yüklenici nezdinde çalışan dava dışı işçi tarafından işçilik alacakları nedeniyle açılan dava ve başlatılan takipler sonucu 5.563,03 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, imzalanan sözleşme ve eki şartnamelerde işçi alacaklarının ödenmesinden davalı yüklenicinin sorumlu olduğunun kararlaştırıldığını ileri sürerek 5.563,03 TL’nın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 2.078,40 TL’nin 18.3.2014 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsayacağı, hükmün sonuç kısmında ise, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerektiği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkeme 17.03.2015 tarihli celsesinde yargılamayı bitirmiş ve kısa kararda; davanın kabulüne, 2.078,40 TL nin 18.3.2014 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verildiği, hükümde; 2.078,40TL’nın 18/03/2014 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, gerekçeli kararda ise; davacının, dava dışı işçi tarafından başlatılan takipler nedeniyle toplamda 5.387,93 TL ödemede bulunduğu, imzalanan sözleşme ve teknik şartnamelere göre kıdem tazminatı gibi işçilik alacaklarından alt işverenlerin sorumlu olduğu nazara alındığında davacı tarafından ödenen tüm bedellerin bilirkişi raporuna göre yapılan hesaplamalar nispetinde davalılara rücu edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, 26.6.2015 tarihli düzeltme kararı ile de; kararının hüküm kısmının ilk paragrafında ‘’...davacının davasının kabulü ile...’’ olarak yazılı kısmın ‘’... davacının davasının kısmen kabul-kısmen reddine...’’ şeklinde düzeltilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Böylece yukarıda açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında, gerekçeli karar ile hüküm fıkrası arasında aykırılık oluşturulduğu bu aykırılığın tashihle düzeltilemiyeceği anlaşılmakla HMK"nun 297/son madde ve fıkrası gereğince hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.