Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2016/3333 Esas 2017/2639 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/3333
Karar No: 2017/2639
Karar Tarihi: 20.06.2017

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2016/3333 Esas 2017/2639 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Dava, eser sözleşmesi kapsamında davacının alacaklarının tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesi davacının talebinin kısmen kabulüne dair karar vermiştir. Ancak, kararın gerekçeli olmadığı ve davacının talebinin hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığı açıklanmadığı gerekçesiyle karar temyiz eden davalı yararına bozulmuştur.
Kanun maddeleri:
- 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesi: Kararların gerekçeli olması gerekliliği.
- Anayasa'nın 141. maddesi: Mahkeme kararlarının gerekçeli olmasına ilişkin amir hüküm.
15. Hukuk Dairesi         2016/3333 E.  ,  2017/2639 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

    - K A R A R -

    Dava, .... ilgili 30.12.2012 tarihli taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında davacı yüklenicinin ödenmeyen hakediş alacakları ve işin yapımı arasında meydana gelen değişikliklerden kaynaklanan alacaklarının tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesine davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı iş sahibi belediye vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkeme kararları belli bir şekle uygun olarak yazılmalıdır. Kararın nasıl yazılacağı konusundaki şekil 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde gösterilmiş olup, bunlar arasında en önemlilerinden biri de kararların gerekçeli olmasıdır. Kararın açık ve gerekçeli olması hakuki dinlenilme hakkının sağlanması açısından önemlidir. Tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmalar ve bunların dayandıkları deliller, kararda tartışılıp gerekçeleri açıklandığı ölçüde karar, hukuki dinlenilme hakkına uygun bir karar olacaktır. İddia ve savunmaların kararda tartışılması, gösterilen delillerin incelenmesi, neden bir kısmının diğerine üstün tutulduğunun belirtilmesi ancak gerekçeyle mümkün olacaktır. Mahkeme kararının gerekçeli olması hususu 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde belirtildiği gibi aynı zamanda Anayasa"nın 141. maddesinin de amir hükmü gereğidir. Bu nedenlerle; mahkeme kararları tarafların iddia ve savunmalarının özetini, tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakılarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri mutlaka kapsamalıdır. Gerekçe sayesinde kararların doğru olup olmadığı denetlenebilir. Gerekçesiz bir kararın Yargıtay tarafından denetlenmesi de mümkün değildir. Gerekçe, doyurucu olmalı, kararın neden, nasıl, hangi hukuki gerekçeyle ve hangi deliller değerlendirilmek suretiyle verildiği hususlarını içermelidir. Bu hususları içermeyen kararların gerekçeli olduğundan bahsedilemez. Ayrıca kararda maddi olguların mahkemece nasıl nitelindirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantı açıklanmalıdır. Tarafların o dava yönünden hukuk düzenince
    hangi nedenle haklı ya da haksız olduğunu anlayıp değerlendirilebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçenin bulunması bu yasal ve Anayasal düzenleme karşısında zorunludur. Aksi halde, kararın gerekçeli olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Yeri gelmişken maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı açıklamayan sadece yapılan yargılamayı özetleyen gerekçenin de yeterli olmadığı ve doktrinde zahiri gerekçe (görünürde gerekçe) olarak adlandırıldığı unutulmamalıdır. Tüm bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere tarafların mahkemece hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilmeleri ve Yargıtay"ın kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığının denetlenmesi ancak kararın gerekçeli olmasıyla mümkündür. Gerekçesi olmayan ya da görünürde gerekçeli olan kararların Yargıtay"ca denetimi yapılamaz.
    Bu anlatımlar ışığında somut olaya gelince; ilk derece mahkemesinin 04.11.2015 tarihli kararında tarafların iddia ve savunmaları özetlenip, mahallinde keşif yapılarak bilirkişi raporu alındığı ve bilirkişilerden alınan 06.06.2015 tarihli raporun karara dayanak alındığı ve yerinde görüldüğü belirtilerek hüküm kurulmuş ancak davacının talebinin kısmen kabulüne dair verilen kararın hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığı savunmanın red nedenleri gösterilmediğinden açıklanmadığı ve bu gerekçenin az yukarıda bahsedilen niteliklerde olduğundan söz edilemez. Gerekçesi olmayan bu kararın temyiz incelemesi de yapılamaz.
    Gerekçesiz karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan kararın temyiz eden davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 20.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.