9. Hukuk Dairesi 2020/6892 E. , 2020/20060 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
...
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde davacı ve davalı ... vekillerince temyiz edilmiş ve davacı vekilince duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 01/12/2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat ... ... ile davalı ...adına vekili Avukat ...geldiler. Diğer davalı ... adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, 01/03/2005-16/07/2010 tarihleri arasında davalı Philips Morris ... Pazarlama ve Satış A.Ş. şirketine bağlı çalıştığını, taşeronların üzerinden sigortalı gösterilmesine karşın gerçek işverenin davalı Philips Morris ... Pazarlama ve Satış A.Ş. olduğunu, talimatların anılan işveren tarafından verildiğini, Philips Morris ... Pazarlama ve Satış A.Ş."nin kadrolu pazarlama elemanları ile aynı işi yaptığını, kadrolu işçilere verilen ücret ve sosyal haklarının verilmediğini, Philips Morris ... Pazarlama ve Satış A.Ş. ile diğer davalı şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu belirterek, davalı şirketler arasındaki muvazaanın tesbitine karar verilmesini, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, fark ücret alacakları ve eşit işlem borcuna aykırılık sebebiyle tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... Ltd. Şti. vekili, davacının müvekkili şirket nezdinde 01/07/2007 tarihinden iş sözleşmesinin sona erdiği 16/07/2010 tarihine kadar çalıştığını, iş sözleşmesinin işverenine açıkca yalan beyanda bulunması, işverenin güvenini kötüye kullanması gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması üzerine haklı nedenle sona erdirildiğini, davacının müvekkili şirkette hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilen işçinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını, davacının çalıştığı sürece fazla mesai yapmadığını, müvekkili şirket ile diğer davalı Philip Morris şirketi arasında bir bayilik sözleşmesinin imzalandığını, sınırları sözleşme ile belirlenen ... Bölgesi dahilinde Philip Morris şirketine ait sigara ürünlerinin perakende satıcılara satış, dağıtım, pazarlama yetkilerinin müvekkili şirkete bırakıldığını, Philp Morris şirketinin bu bölgede bulunan müşteri gruplarına yönelik hiçbir faaliyet göstermediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Philip Morris ... Pazarlama ve Satış A.Ş. vekili, müvekkili şirket ile Doğu Karadeniz şirketi arasında bir bayilik ilişkisinin bulunduğunu, bayilik ilişkilerinde bayinin kendi nam ve hesabına hareket ettiğini, bayiler tarafından sözleşmeyle belirlendiğini, coğrafi bir alanda satış, dağıtım yapıldığını, satış, dağıtım ve tahsilat riskinin bayiye yüklendiğini, üretici, tedarikçinin yasal mevzuatın imkan verdiği ölçüde bir takım araç, gereç, teçhizat temini ile bayiye ürünü pazarlaması adına destek verdiğini, davanın müvekkili şirkete yöneltilmesinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacının müvekkili şirket çalışanı olmadığını, hiçbir zaman işçi, işveren ilişkisi içinde bulunmadığını, müvekkili şirketle Doğu Karadeniz arasında bayilik sözleşmesi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, bozma ilamına uyularak toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davacı ve davalı ... Ltd. Şti. vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasında davalı şirketler arasındaki hukuki ilişkinin nitelendirilmesi bu bağlamda davacının işvereninin belirlenmesi hususunda uyuşmazlık söz konusudur.
Alt işveren, bir işyerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işlerde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren alanlarda iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini, sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlamalara göre asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekmektedir.
İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla 4857 sayılı Kanun"un 2. maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Muvazaa Borçlar Kanunu"nda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bundan başka 4857 sayılı Kanun"un 2. maddesinin yedinci fıkrasında sözü edilen hususların, aksi ispatlanabilen adi kanunî karineler olduğu kabul edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta öncelikle dava konusu ücret alacaklarının muvazaaya dayalı olarak eksik ödenmesinin dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep vb. sebeplere dayalı olduğunun iddia ve ispat edilemediğinin anlaşılması karşısında, ayrımcılık tazminatı talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak Mahkemece; davalılar arasındaki para akışını gösteren kayıtların, faturaların ve yapılan ödemelerin içeriğinin anlaşılamadığı, davalı Philip Morris şirketi tarafından davalı Doğu Karadeniz şirketine ilişkin alınmış bir karar ya da işin düzenlenmesine ilişkin bir talimat bulunmadığı, ibraz edilen faturalardan davacının verdiği hizmet maliyetinin diğer davalıya yansıtıldığına dair bir bilgiye rastlanılmadığı, işverene karşı davası bulunan husumetli tanık beyanları ve davacının çalışma koşullarını bilemeyecek durumda olan tanık beyanları hükme esas alınmadığı gerekçe gösterilerek davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığı kabul edilmiş ise de davalı Philip Morris Pazarlama ve Satış A.Ş tarafından çıkarılan dergide; aralarında davacının da bulunduğu işçilerin oluşturduğu ekibin, bir proje kapsamında 2005 yılından itibaren çalıştığının ifade edildiği, bu ekipte çalışan emsal işçiye ait dosyada kabul edilen muvazaaya ilişkin tespitin Dairemizce (9.H.D. 2020/6562 esas) onandığı, davacı tanığı E. ...’ın davalı Philip Morris Pazarlama ve Satış A.Ş’de 13 yıl süre ile özel satış kanalı yöneticisi olarak çalıştığı ve davalılarla husumetli olmadığı gibi beyanlarında özetle; “davacının davalı Philip Morris Pazarlama ve Satış A.Ş’ye işçi temin eden dava dışı İnter Doğrudan Dağıtım A.Ş.’de işe başladığı, davacıya tüm talimatların Philip Morris.... Şirketi yöneticilerince verildiği, dağıtım ve pazarlamada kullanılan aracın Philip Morris ... Şirketi tarafından karşılandığı, aynı şekilde kişisel bilgisayarın ve kıyafetlerin Philip Morris ... Şirketi’ne ait olduğu, otel paraları, araç paraları, kılık kıyafet bedelleri ve ücretlerin Philip Morris.... Şirketi tarafından ödendiğini” ifade ettiği, davalılar arasındaki para akışını gösteren kayıtlar ve tanık beyanlarından davacının ücret ve masraflarının Philip Morris ... Şirketi tarafından ödendiği, davacının Philip Morris ... Şirketinin denetim ve direktifleri altında çalıştığı, sigortalı olarak çalışmasının bildirildiği işverenden değil de Philip Morris ... Şirketi yetkililerinden emir ve talimat aldığı anlaşılmakta olup davalılar arasındaki ilişkinin muvazaaya dayalı olduğu kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
3-Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nda "usuli kazanılmış hak" kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Somut olayda, mahkemece 05/12/2013 tarihinde verilen hüküm, taraflar temyizi üzerine Dairemizce yapılan incelemede, davacının fazla mesai alacağı bulunmadığı hususu bozma kapsamı dışında bırakılarak, muvazaa noktasından araştırmaya yönelik olarak bozulmuştur.Dairemizin anılan bozma ilamına uyulmakla davalı lehine usuli müktesep hak oluştuğu gözetilmeksizin davacı lehine fazla mesai alacağına hükmedilmesi de hatalı olup yeniden bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 24/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
...