19. Hukuk Dairesi 2017/2744 E. , 2018/5058 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ... vek. Av. ... ile davalı ... vek. Av. ... arasında görülen dava hakkında ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 27/10/2015 gün ve 2014/315 E. - 2015/674 K. sayılı hükmün bozulmasına yönelik Dairemizin 23.02.2017 tarih ve 2016/5888 E. - 2017/1422 K. sayılı ilamına karşı davalı vekili tarafından süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili,davalının bedelsiz kalan bonoyu icra takibine koyarak kötü niyetli davrandığını ileri sürerek, takibe konu bonodan dolayı davacının borcu olmadığının tespiti ile %20 den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda davacı tarafından sunulan iki adet ödeme belgesinin takip konusu borç için verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede takip dayanağı bonoya açıkça atıf yapılması gerektiği, bu atfın somut olayda olmadığı, ayrıca alacaklı vekilinin de ödemelerin bono bedeli karşılığı gönderildiği yolunda kabulünün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 23.02.2017 tarih, 2016/5888 E.-2017/1422 K. sayılı ilamıyla ""Dava ... 3. İcra Müdürlüğü"nün 2014/4483 E. sayılı icra takibine karşı açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. Davalı 28.10.2014 tarihli dilekçesinde icra takibinden vazgeçildiğini dosyanın işlemden kaldırıldığını bildirmiştir. Buna göre menfi tespit davasında dava konusuz kalmıştır. Ancak dava tarihi itibariyle tarafların haklılık durumu tespit edilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. "" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekilinin karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Davalı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine yeniden yapılan incelemede; 6100 sayılı HMK hükümlerine göre yazılı yargılama usulünde ilk derece yargılaması beş aşamadan oluşmaktadır. Bunlar, davanın açılması ve karşılıklı dilekçelerin verilmesi, ön inceleme, tahkikat, tahkikatın sona ermesi ve sözlü yargılama ve hükümdür.
Davanın açılması üzerine dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Ön incelemede öncelikle dava şartları (HMK md. 114-115) ve ilk itirazlar incelenir. (HMK md. 116-117). Dava şartları mevcutsa ve ilk itirazlar yerinde değilse iddia ve savunma içinden tarafların uyuşmazlık noktalarının neler olduğu belirlenir. Taraflar ön inceleme duruşmasında sulhe teşvik edilir. Ön inceleme duruşmasından sonra mahkemece hak düşürücü süreler ve zamanaşımı hakkındaki itiraz ve def’iler incelenerek karara bağlanır. (HMK m. 142)
Mahkeme ön inceleme aşamasından sonra tahkikat işlemine gerek olmaması halinde nihai bir karar verebilir. (HMK m. 138-142). Ancak mahkemenin ön inceleme aşamasında nihai karar verebilmesi için dava şartlarından birinin bulunmaması, ilk itirazların yerinde olması, hak düşürücü sürenin geçmiş olması veya zamanaşımı def’inin dinlenebilir olması gerekir. Mahkemece bu nedenler dışında işin esasına girilerek delillerin değerlendirilmesi sonucu bir karar verilecekse HMK’nun 143 vd. maddeleri uyarınca tahkikat aşamasına geçilmeli ve özellikle HMK’nun 147. maddesi uyarınca taraflar tahkikat için duruşmaya davet edilmelidir.
Somut olayda yazılı yargılama usulüne tabi ... bu davada tahkikat aşamasına geçildiğinin ve bu aşamanın bittiğinin bildirilmemesi, sözlü yargılama ve hüküm için ayrı bir gün tayin edilerek tarafların mahkemede hazır bulunmaması halinde yokluklarında hüküm verileceği ihtarını içeren davetiye ile tarafların davet edilmemiş olması,mahkemece 27.10.2015 tarihli celsede davalı vekilinin mazeret dilekçesi sunduğu belirtilmesine rağmen davalı vekilinin mazereti konusunda olumlu olumsuz bir karar verilmemesi, Anayasa ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkı ve HMK"nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenme hakkının ihlali niteliğindedir. O halde yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan yazılı yargılama usulünün uygulanması gerekirken buna riayet edilmemesi ve Dairemizce yerel mahkeme kararının bu yönden bozulması gerekirken yazılı şekilde bozma yapılması doğru olmamış ve bu itibarla davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemizin 23.02.2017 tarih ve 2016/5888 E.-2017/1422 K. sayılı bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkemenin 27/10/2015 gün ve 2014/315-2015/674 E.K sayılı kararının yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 17/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.