4. Hukuk Dairesi 2016/2629 E. , 2018/380 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 06/08/2012 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 23/10/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece açılan davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, yerel olarak yayınlanan ... Gazetesi’nin 14-28/06/2012 tarihli 18.sayısının 14. sayfasında yayınlanan röpörtajında; davalının, davacı hakkında dolandırıcılık suçlamasında bulunduğunu, oysa davacının saygın bir iş adamı olduğunu ve dolandırıcı suçlaması sonucunda üzüntü yaşadığını iddia ederek kişilik haklarına haksız olarak yapılan bu saldırı nedeniyle davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsil edilmek üzere manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı ..., davacının bir konut yapı kooperatifi kurduğunu, kendisinin de denetçi olduğunu, yapılan yolsuzluklarla ilgili çeşitli şikayetlerde bulunduğunu, röportajda da kooperatif yönetiminin işlemlerini anlattığını, davacıya hakaret amacıyla herhangi bir söz sarf etmediğini, diğer davalı ... ... ise, gazete sahibi olmasına rağmen konudan haberi olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Yerel mahkemece, kamu davasında tartışılan ve sabit olan kooperatifteki usulsüzlüklerin de dikkate alınarak, sarfedilen sözlerin ağır eleştiri niteliğinde olduğu ve hakaret etme kastı bulunmadığı gerekçesiyle her iki davalı hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden; ... . Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/782 sayılı dosyasında, sözü edilen olay nedeniyle davacının şikayeti üzerine davalı ... hakkında sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret suçundan dolayı kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda; 5187 sayılı Basın Kanun’un 11.maddesi gereğince bu konudaki sorumluluğun, sorumlu müdüre, yayın yönetmeni, genel yayın yönetmeni ve basın danışmanı gibi kişilere yöneltilmesi gerekeceğinden bahisle suçun unsurları oluşmadığından, sanık ..."un atılı suçtan beraati doğrultusunda karar verildiği, temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtaya gönderildiği ve dosyanın halen derdest olduğu anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK" nın 74. maddesi (818 sayılı BK"nın 53. maddesi) uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı kabul edilmektedir. Dava konusu olayın özelliği nedeniyle ceza mahkemesindeki davanın sonuçlanıp kesinleşmesi beklenmeli ve tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan yönler gözetilmeyerek, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması, usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.