16. Hukuk Dairesi 2016/15979 E. , 2020/3096 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu, tescil talep edilen bölümlere komşu parseller hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlemesinin usulüne uygun olarak sürdürülen zilyetliği kesintiye uğratmayacağı, kadastro tespiti öncesinden beri sürdürülen zilyetlik nedenine dayanılarak tescil talebinde bulunulabileceği belirtilerek, davacı kadastrodan önce başlayan zilyetliğe dayandığına göre, mahkemece bu döneme ilişkin tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre işin esası yönünden karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 14.06.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda (A), (B), ( C) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümlerin davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddelerine dayalı tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümleri üzerinde davacı lehine Medeni Yasa"nın 713. maddesince aranılan koşulların gerçekleştiği gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, dava konusu taşınmaz bölümlerinin neden tescil harici bırakıldığı tespit edilmemiş, bir arazinin niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde, hava fotoğraflarından faydalanılmamış, fen bilirkişi raporuna ekli krokiden taşınmaz bölümlerinin dere kenarında olduğunun anlaşılmasına rağmen, dava konusu yerlerin dere yatağında kalıp kalmadığı belirlenmemiş, tek ziraatçi bilirkişi tarafından hazırlanan yetersiz raporla yetinilmiş, davacının belgesiz zilyetlik yoluyla taşınmaz edinip edinmediği araştırılmadığı gibi, keşifte alınan beyanlarda, çekişmeli taşınmazın davacının ailesine ait olduğu söylenmiş olmasına rağmen, taşınmazın davacıya ne şekilde intikal ettiği belirlenmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacı adına aynı çalışma alanında belgesiz olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı ve miktarı kadastro müdürlüğü, tapu müdürlüğü ve hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorulmak suretiyle tespit edilmeli, çekişmeli taşınmaz bölümlerini gösteren dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait en az üç ayrı zaman dilimine ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğünden getirtilip dosya arasına konulmalı; dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeolog bilirkişisi ve fen bilirkişisinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmaz bölümünün toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz bölümü üzerindeki bitki örtüsünü, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını, muhtaç yerlerden ise imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir ve komşu parsellerle karşılaştırmalı olarak değerlendirmeyi ve taşınmaz bölümünün değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir, bilimsel esaslara ve somut verilere dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeolog bilirkişiden, dava konusu taşınmazın sınırında dere bulunduğu göz önünde alınarak, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini, evveliyatının çay veya dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığını, aktif dere yatağında kalmıyor ise derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını açıklar nitelikte ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmaz bölümünün sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz bölümünde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; teknik bilirkişiye ise, keşfi takibe ve denetlemeye elverişli, dava konusu taşınmazı komşularıyla birlikte gösterir şekilde krokili rapor düzenlettirilmeli ve böylelikle zilyetlikle kazanma şartlarının davacı lehine oluşup oluşmadığı kesin olarak belirlenmeli, davacı adına belgesiz zilyetlik yoluyla tespit veya tescil edilen taşınmaz miktarının 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesindeki 40-100 dönüm sınırlandırmasını aşıp aşmadığı gözetilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.