15. Ceza Dairesi 2017/14892 E. , 2020/4244 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : TCK’nın 158/1-f,52/2,53. maddeleri gereğince mahkumiyet
TCK’nın 204/1,53. maddeleri gereğince mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü;
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun bilinen adreste tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Kanun"un 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, sanığın yokluğunda verilen hükümler, ifadesinde bildirmiş olduğu adresine çıkartılan tebligatın iade gelmesi üzerine daha önce usulüne uygun şekilde tebligat yapılmamış olan adrese doğrudan Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşıldığından, sanık tarafından 27/01/2015 tarihli temyiz inceleme başvurusunun öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Sanığın...Mağazasının muhasebe şefi ...’ın yanına giderek ... Gıda Teks.Tic. ... yazılı kartviziti gösterdiği ve Ramazan kolisi almak istediğini, karşılığında çek vereceğini söylediği, ancak çek aslının yanında olmadığını belirterek fotokopisini katılana verdiği, katılanın da çek aslı geldiğinde çeki araştırıp kendisine geri döneceğini söylediği, bilahare çek aslının sanık tarafından katılana verildiği, katılanın suça konu 15.300 TL bedelli çek aslını bankaya götürüp sorduğunda, yapılan incelemede çekin sahte olduğunun anlaşıldığı, bunun üzerine katılanın da sanığa mal vermediği, bu şekilde sanığın atılı suçları işlediği iddia olunan olayda;
1-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçu yönünden yapılan incelemede;
Sanık savunması, katılan ve tanık beyanları, banka yazısı, ekspertiz raporu ile dosya kapsamından mahkemece sanığın üzerine atılı suçu işlediğine ilişkin verilen mahkumiyet hüküm ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın hükmün usul ve yasaya aykırı olduğuna dair temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2-Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçu yönünden yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık tarafından suça konu çekin katılana verildiği, katılanın alınan beyanında “sanığın çek aslını akşam üzeri 05.30-06.00 sıralarında getirdiğini o saatte bankaya gittiklerini ve sahte olduğunun tespit edildiğini, ertesi gün karakola gittiklerini, sanığa mal vermediklerini” beyan etmiş olması nedeniyle sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kalması karşısında, mahkemece sanık hakkında tamamlanmış suç hükümleri uygulanarak fazla ceza tayini,5237 sayılı TCK"nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) (j), (k) ve (l)bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari ve bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerekirken, çek bedelinin 15.300 TL olması nedeniyle 1.530 gün yerine 1.600 gün üzerinden belirlenip, fazla adli para cezası tayini,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.