2. Ceza Dairesi 2020/1838 E. , 2020/12800 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerini tamamlanması gerekirken; dosya kapsamına göre yokluğunda verilen kararın sanığa Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre kovuşturma aşamasında bildirdiği ve aynı zamanda da MERNİS adresine doğrudan 05.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği, ancak doğrudan MERNİS adresine yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığının anlaşılması karşısında; sanığın 16.12.2015 tarihli temyiz isteminin öğrenme üzerine süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi"nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
1-Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,
2-Sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
30.04.2013 tarihli tutanak, tutanak mümzii beyanları ve dosya kapsamına göre; müştekinin aracının camının kırılarak müzik set parçalarının çalınması üzerine saat 05.30 da hırsızlığın olduğunun haber edilmesi ile emniyet ekiplerince yapılan araştırma sonucu sanığın babasının bulunduğu evde iken alınan beyanlarında, sanığın 03.30-04.00 saatlerinde ikametine gelerek suça konu eşyaları bırakıp gittiğini beyan ettiği ve tutanak mümzilerince de bu durumun doğrulandığı, ayrıca suç tarihinde yaz saati uygulaması da dikkate alınarak UYAP"tan alınan çizelgeye göre gece vaktinin saat 05.05 "de bittiği gözetilerek, eylemin gece gerçekleştirildiğinin anlaşılması karşısında; mahkemece TCK 143 madde hükümlerinin uygulanması ve eylemin aracın camının kırılması suretiyle işlenmesi gereği mahkemenin TCK 142/1-b maddesi kapsamındaki suç vasfına ilişkin kabul ve uygulamasında herhangi isabetsizlik bulunmadığından tebliğnamedeki bozma düşüncelerine iştirak edilmemiş; dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
30.04.2013 tarihli tutanak ve dosya kapsamına göre; çalınan ses sistemlerine ilişkin yapılan araştırma ile ... Caddesi üzerinde müştekiye ait olduğu anlaşılan bir adet kolon bulunmuş, diğer çalınan malzemelerinde çevrede olabileceği düşünülerek araştırıldığı esnada, sanığın babasının kapıyı açarak oğlunun getirdiğini beyan ettiği anfi, kolon, ahşap paneli emniyet ekiplerine iade ettiği ve iade edilenlerin de müştekice teşhis edildiğinin anlaşılması karşısında; yapılan iadenin tam bir iade olmadığı gözetilerek, şikayetçiden kısmi iade nedeniyle sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına muvafakat edip etmeyeceği sorularak, sonucuna göre 5237 sayılı TCK"nın 168/1-4 maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 12.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.