8. Ceza Dairesi 2018/5803 E. , 2019/8726 K.
"İçtihat Metni"
İhbarname No : KYB - 2018/37625
İftira suçundan şüpheliler ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 02.02.2016 tarihli ve 2015/1559 soruşturma, 2016/319 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Bingöl Sulh Ceza Hakimliğinin 21.03.2016 tarihli ve 2016/421 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet Savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, somut olayda müşteki vekilinin 06.06.2015 tarihli dilekçesi ile şüphelilerin sahte imza ile belge düzenlediğinden bahisle şikayetçi olduğu, Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iftira suçunun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmakla, şüpheliler ... ve ..."in ifadelerinde, tutanaklardaki imzanın ... tarafından atıldığı şeklinde beyanda bulunduğu, Adli Tıp Kurumunun 10.12.2014 tarihli raporunda söz konusu tutanaklardaki imzanın ..."in elinden çıktıklarını gösterir yeterlilik ve nitelikte bulgu saptanamadığının belirtildiği, Emniyet Genel Müdürlüğü Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen 17.05.2013 tarihli ekspertiz raporuna göre, tutanakta yer alan ibareleri içerek el yazılarını mümkün olduğunca içerek mukayese yazı örneklerinin mevcut belgelerle birlikte tekrar gönderilmesi halinde sağlıklı incelemenin yapılabileceğinin belirtilmesi karşısında, bu nedenle müştekiler vekilinin ileri sürdüğü suç oluşturabilecek eylemler yönünden, daha sağlıklı bir incelemenin yaptırılması için gerekli imza yazı örneklerinin toplanarak yeni bir imza incelemesi yaptırılması ve toplanacak deliller ile yapılacak inceleme sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilerek, itirazın bu yönden kabul edilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 25.04.2018 gün ve 12465 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.05.2018 gün ve KYB/2018-37625 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi ... vekilinin şüpheli polis memurlarının da imzalarının bulunduğu, şikayetçi hakkında yürütülen kayıp şahıs soruşturmasında düzenlenen 12-13.06.2010 tarihli ""Bulunan kişi tebliğ-tebellüğ"" ve ""salıverme"" tutanaklarındaki şikayetçi adına atılan imzaların şikayetçiye ait olmadıklarını, söz konusu imzaların şüpheliler tarafından veya şüphelilerin göz yumması nedeniyle başka şahıslar tarafından atılmış olduğunu, bu tutanakların şikayetçi aleyhine hakkında yürütülen idari soruşturma ve davalarda kullanılması nedeniyle şikayetçinin zarar gördüğünü, bu suretle şüphelilerin şikayetçiye yönelik iftira suçunu işledikleri iddiasıyla yaptığı şikayet üzerine başlatılan soruşturma sonucunda; şüpheliler hakkında daha önce resmi belgede sahtecilik suçundan yürütülen soruşturma kapsamında şüphelilerin söz konusu imzaların kendilerine değil şikayetçiye ait olduğuna yönelik ifadelerinin savunma amaçlı olduğu, beyanların iftira amacının olmadığı ve şüphelilerin şikayetçiden herhangi bir şikayetlerinin de bulunmadığı, alınan bilirkişi raporlarının çelişkili olduğu, tüm hususlar birlikte değerlendirildiğinde suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ve verilen bu karara karşı yapılan itirazın, mercii tarafından reddedilmesi üzerine kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet Savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet Savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli mahkemenin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen mahkeme, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK.nun 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet Savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Diğer bir deyişle Cumhuriyet Savcısı elde edilen delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu kanaatine varırsa dava açacak, aksi durumda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilecektir.
Aksi durumun kabulü her ihbar veya şikayet üzerine Cumhuriyet Savcısının kamu davası açmasını gerektirir ki bu kabul, lekelenmeme hakkıyla bağdaşmayacak ve kanunun ruhuna uygun düşmeyecektir. Soruşturmaya konu olayda; şikayetçi vekili, şüphelilerin 12-13.06.2010 tarihli ""Bulunan kişi tebliğ-tebellüğ"" ve ""salıverme"" tutanaklarındaki şikayetçi adına atılan imzaların şüpheliler tarafından veya şüphelilerin göz yumması nedeniyle başka şahıslar tarafından atılmış olması ve bu tutanakların şikayetçi aleyhine hakkında yürütülen idari soruşturma ve davalarda kullanılması nedeniyle şikayetçiye yönelik iftira suçunu işlediklerinden bahisle şikayetçi olmuş ise de; şikayetçinin tutunaklardaki yazıların kendisine ait olduğunu kabul etmesi ve imzaların şüphelilere ait olduğuna dair bir delil de elde edilememiş olması karşısında; kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından bahisle bu karara yönelik itirazın reddine karar veren Bingöl Sulh Ceza Hakimliği’nin 21.03.2016 tarihli ve 2016/421 değişik iş sayılı kararı usul ve kanuna uygun bulunmuştur.
Adalet Bakanlığı"nın Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nca düzenlenen ihbarname içeriği, açıklanan nedenlerle yerinde görülmediğinden kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı"na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na tevdiine, 24.06.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.