6. Ceza Dairesi 2014/11444 E. , 2018/339 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
1- Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararına göre TCK"nın 53. madde uygulamasının infazda gözetilmesi olanaklı görülerek yapılan incelemede;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, sanık ... ve savunmanının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
2-Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Ceza muhakemesinin asıl amacı maddi gerçeğe ulaşmaktır. Bu da usul kurallarının öngördüğü ilkeler doğrultusunda olacaktır. Bu nedenle hüküm kesinleşinceye kadar inceleme olanağı bulunan kanıtların ele alınıp değerlendirilmesi, diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşmesi için; olaya ışık tutabilecek nitelikte tüm yasal kanıt ve belgelerin araştırılıp, elde edilen tüm delillerin, akla, mantığa, bilimsel verilere, fiziksel kurallara, herkesçe bilinen somut duruma, gündelik hayatta elde edilen karine niteliğindeki bilgilere uygun olup olmadığı belirlenerek, bu konuda varsa yanılgılar sonlandırılıp, birini diğerine üstün kılan anlatım ve/veya deliller açıklanıp, hukuki sonucun temyiz merciince denetlenebilir bir gerekçe ile yazılması gerekir.
Öte yandan, yağma olaylarında genelde tanık yoktur, bu nedenle mağdurun beyanı ve teşhisi önemlidir. Birebir olayın muhattabı olan mağdurun beyanı tutarlı ve istikrarlı ise önde ve üstün niteliktedir. Şayet bu konuda duraksama varsa ortada yenilmesi gereken bir şüphenin olduğunun düşünülmesi gerekir. Bütün isnat araçları delildir. Soyut olarak da deliller eşdeğerdedir. Bu nedenle deliller yeterince araştırılmamış veya soruşturma eksik ise bu hususlar giderilmelidir. Soruşturma evresinde toplanmamış delilleri mahkemenin toplaması gerekir. Hakimin sanık lehine ve aleyhine olan delilleri araştırıp; tam bir inanışla özgürce değerlendirerek kuşkudan arınmış bir sonuca ulaşması gerekir. Kuşkular yenilmelidir. Yani hükümde varsayıma dayalı kuşkulu kalan hususlar olmamalıdır. Maddi gerçeğin olayın bir bütünü veya parçasını temsil eden kanıtlardan ortaya çıkarılması gerekir. Bir takım varsayımlara dayanılarak karar verilmesi ceza muhakemesinin amacına kesinlikle aykırıdır. Kuşku ve çelişki yenilmeden karar verilemez. Bir suç varsa bunun failini belirleyebilmek ancak kanıtların yorumu ile olanaklıdır. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa imkan vermemelidir. Yüksek ihtimal ile deliller yeterli toplanmadan bir ceza verilemez. Eylem veya eylemlerin bir suç olup olmadığının belirlenmesi için, önce sözkonusu eylemin işlenip işlenmediğinin belirlenmesi gerekir. Bu da kanıtların yorumu ile cevaplanacaktır. Hakim hangi kanıtı nasıl yorumladığını, yorum ile nasıl bir kanıya ulaştığını, kararının gerekçesinde göstermek zorundadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelirsek;
Mağdur ve sanığın olay öncesi birbirlerini tanımadıkları gibi, aralarında husumet bulunduğuna dair de hiçbir bilginin dosyaya yansımadığı, katılan ...’ın 16.12.2011 tarihli kolluk, 13/02/2012 tarihli Ceyhan Cumhuriyet Başsavcılığı ve yargılama sırasında alınan, birbiri ile örtüşen ve aşamalarda değişmeyen beyanlarında özetle; “olay günü saat; 13.30 sularında evinden çıkarak Türkmenistan sokak üzerinde yürümekte iken, yanına yaklaşan bir şahsın "babam öldü, birilerine yardım edeceğim” dediği, kendisinin ise "tanıdığım kimse yok, benimde durumum iyi, ihtiyacım yok" şeklinde beyanda bulunduktan sonra yürümeye devam etmesine rağmen, anılan şahıs tarafından takip edildiğini farkettiği, yaklaşık 25 metre kadar ileride, ikinci bir kişinin de yanına gelip, “paramı kaybettim, buradan bir kadın bir çocuk geçti mi?” diye sorarak “yurda yardım topladığını, para,kolye ve yüzüklerin bir mendilin içinde bulunduğunu” söylediği, arkasından gelen birinci şahsın, sağ el yüzük parmağında bulunan iki adet yüzüğü çıkarmasını ve bağırmamasını söylemesi üzerine, ıssız bir yerde bulundukları için kendisini öldüreceklerinden korkarak, iki adet alyansını parmağından çıkardığı, aynı anda ikinci şahsın bunları elinden aldığı ve altın kolyesinin olup olmadığını sorup kollarını iki yana açtırarak elleriyle katılanın üzerini aradığı, akabinde, yanına ilk gelen kişinin, kendisinden aldıkları yüzükleri bir kağıda koyup katladıklarını söyleyerek elinde tuttuğu bükülmüş haldeki kareli defter kağıdını verdiği, ardından her iki sanığın olay yerinden ayrıldıklarını...” beyan ettiği;
16.12.2011 tarihli “olay teşhis tutanağı”na göre, mağdurun, kendisine gösterilen fotograflar içinden, yanına ilk gelen birinci şahıs olarak sanık ..., diğer şahıs olarak da sanık ...’un fotograflarını tereddütsüz şekilde teşhis ettiği; yakalanmasının ardından, farklı şahıslarla teşhis odasına alınan sanık ...’u ayrıca burada da kesin biçimde teşhis ettiği;
12/09/2012 ve 14/02/2013 günlü oturumlarda, teşhis tutanak içeriklerini doğrulayarak, “sanıkları, fotoğraf üzerinden bizzat emniyette teşhis ettiğini, bu konuda herhangi bir tereddütünün olmadığını, teşhis işlemi sırasında sadece sanıkların fotoğraflarının değil başka zanlıların fotoğraflarının da bilgisayardan gösterildiğini ve tüm bu fotoğraflar arasından sanıkları teşhis ettiğini, olay anında ilk önce yaklaşıp kendisiyle konuşan kişinin, dosyada bulunan fotoğrafta gösterdiği üzere ... olduğunu” beyan ederek sanığın fotoğrafını el işaretiyle yeniden mahkeme heyetine gösterdiği, haksız fiili gerçekleştiren şahıslardan birinin kesinlikle anılan sanık olduğunu, huzurda bulunan sanığın, kendisine kağıt veren kişi olduğundan emin olduğunu belirterek herhangi bir tereddütünün olmadığını yinelediği;
Sanık ...’nin tüm aşamalarda değişmeyen savunmalarında, atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan ettiği, davet edilmesi üzerine Balıkesir ilinde gittiği polis merkezinde 02.01.2012 günü alınan ifadesinde özetle, “...diğer sanık ...’u ve mağdure ...’ı tanımadığını, olay günü Balıkesir ilinde bulunduğunu, bu hususta tanıklarının da bulunduğunu, eniştesi ...’in, il dışına çıkmadığını bildiğini...” söylediği, yargılama sırasında mahkeme huzurundaki savunmasında da, “iddianamede belirtilen olay tarihinde Balıkesir"de inşaatlarda çalıştığını, daha sonra 2. evliliğini yapıp Bolu"ya taşındığını, yakınan ..."ı ve diğer sanık ..."u tanımadığını, hayatı boyunca hiç Ceyhan"a gelmediğini, 0 543 926 19 89 numaralı telefon hattını kullandığını, bu telefondan, olay tarihinde Ceyhan"da bulunmadığının tespit edilebileceğini, 16.12.2011 tarihli teşhis tutanağını kabul etmediğini, katılanın ne şekilde kendisini tespit ettiğini bilmediğini ve huzurdaki teşhisini de kabul etmediğini, kullandığı telefon hattının eniştesi ... adına kayıtlı olduğunu ve altı yıldır kendisinin kullandığını, emniyette katılana teşhis için gösterilen fotograflardan ismi üzerindeki fotoğrafın kendisine ait olduğunu, bu fotoğrafın, bir olay nedeni ile Denizli Emniyet Müdürlüğü tarafından çekilmiş olduğunu, katılan ile herhangi bir husumeti bulunmadığı gibi, hayatında da ilk defa gördüğünü, aleyhine beyanlarının sebebini anlayamadığını, sanık ... olduğu söylenerek fotoğrafı gösterilen şahsı da ilk defa gördüğünü, olayla herhangi bir alakasının olmadığını, suçlamayı kabul etmediğini” beyan ettiği;
Sanığın savunmasında beyan ettiği telefon numarasının, mahkeme başkanı tarafından mübaşir vasıtasıyla arattırılması üzerine, o sırada sanıkta bulunan telefonun çaldığının gözlendiği;
Sanık ...’un da savunmalarında, sanık ...’yi tanımadığını, adını ilk defa duyduğunu beyan ettiği;
Sanık ...’nin kayınbiraderi olduğunu beyanla tanık olarak ifade veren ..., 11.04.2012 tarihinde kollukta verdiği ifadesinde her ne kadar, sanığın olay günü Balıkesir’de bulunduğunu bilmediğini beyan etmişse de, Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından talimatla alınan 28.06.2012 ve 07.02.2013 tarihli ifadelerinde, “kolluk ifadesi sırasında beyanının zapta yanlış geçmiş olduğunu, zira 16 Aralık 2011 günü saat 20:00"de sanık ...’nin, kadın hastalığı nedeniyle ameliyat olan ve hastanede yatan eşi olan ablasını görmeye geldiğinde gördüğünü” beyan ettiği;
Sanığın diğer kayınbiraderi olan tanık ...’un 19/07/2013 tarihinde Bozüyük Asliye Ceza Mahkemesi’nce talimatla alınan ifadesinde, “ yaklaşık 6-7 yıl önce kaynı Mustafa"ya 543"lü kontörlü Telsim hattı alarak Mustafa"ya teslim ettiğini ve o zamandan beri bu hattı kendisinin kullanmakta olduğunu” beyan ettiği;
Anılan 0 543 926 19 89 numaralı telefon hattının, suç tarihi öncesi ve sonrasına dair HTS. kayıtlarının dosya arasına alındığı, sinyal bilgilerinin
incelenmesinde, tüm görüşmelerin Balıkesir ilinde bulunan baz istasyonlarından yapılmış olduğunun anlaşılması karşısında;
Yukarıda değinildiği gibi, yağma olaylarında genellikle tanık olmadığından, mağdurun beyanı ve teşhisi önemli olmakla birlikte, sanığın savunmasının da yeterince araştırılması, adil yargılama için bir vazgeçilmezdir.
Hal böyle olunca;
Öncelikle, sanığın kullandığı belirtilen telefon hattı ile en çok iletişimi gözüken telefon hattı sahibi ve/veya kullanıcısının açık kimlik ve adres bilgilerinin tespiti ile, anılan telefon numarasının olay tarihi öncesi ve sonrasında kimler tarafından kullanıldığı, bunun sanık ... ile bir bağı olup olmadığı, anılan sanık adına başkaca bir telefon hattı bulunup bulunmadığı araştırılıp, sanık ...’un kolluk ifadesi sırasında beyan etmiş olduğu GSM. hattının suç tarihi ve öncesine ait iletişim kayıtları getirtilip, sanık ...’nın benimsediği ve/veya tespit olunacak telefon hattı ile bir irtibatının bulunup bulunmadığı araştırılıp, sanığın, tanık ...’in eşi olan ablasının olay günü herhangi bir tıbbi operasyon geçirip geçirmediği, varsa hangi hastanede yataklı tedavi gördüğü belirlenip, varsa tespit edilen hastaneden, suç tarihine ilişkin güvenlik kamera kayıtlarının istenip, tüm duraksamalar giderildikten sonra, sonucuna göre delillerin takdiri gerektiği düşünülmeden, eksik incelemeyle yetinilerek yargılamaya devamla, yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 16/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.