Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/16634
Karar No: 2019/2997
Karar Tarihi: 02.04.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/16634 Esas 2019/2997 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, davalılarla birlikte taşınmazın zilyetliğini birlikte satın aldıklarını ve taşınmazda birlikte oturduklarını fakat dava konusu taşınmazda yapılan kadastro tespiti sırasında davalının kullanıcısı olduğunun tespit edildiğini belirterek dava açmıştır. Davacı, dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesine taşınmazın 1/2'lik kısmının kullanıcısının kendisi olduğunun şerh edilmesini talep etmiştir. Ayrıca, dava konusu taşınmazın 1/2 payının kendisi adına tescil edilmesini talep etmiştir. Davalılar, davanın süresinde açılmadığını ve reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkeme, davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazın 1/2 payının davacı adına tesciline karar vermiştir. Ancak, davalılar ve davalı Hazine vekili karara itiraz etmiştir.
Yargıtay ise inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemini değerlendirirken, yazılı delil veya delil başlangıcının bulunmadığını belirterek davacının dava konusundaki iddialarını kanıtlayamadığını ve kararın bozulması gerektiğine hükmetmiştir.
Kanun Maddeleri: 3402 sayılı Yasa'nın Ek-4. maddesi, 6292 sayılı Kanun.
14. Hukuk Dairesi         2016/16634 E.  ,  2019/2997 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.09.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 01.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili ve davalılar ..., ... ve ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkiliyle davalının dava konusu 156 ada 17 parsel sayılı taşınmazın zilyetliğini birlikte satın aldıklarını ve 1994 yılında taşınmazın üzerine bina yaparak taşınmazda birlikte oturduklarını ancak dava konusu taşınmazda 3402 sayılı Yasanın Ek-4. maddesi uyarınca yapılan kadastro tespiti sırasında dava konusu taşınmazın kullanıcısının davalı olduğunun tespit edildiğini belirterek dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesine taşınmazın ½’lik kısmının kullanıcısının davacı müvekkili olduğunun şerh edilmesine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında dava konusu taşınmazın 6292 sayılı Kanun uyarınca davalıya satılması ve taşınmazın davalı adına tescil edilmesi nedeniyle 06.10.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle dava konusu taşınmazın ½ payının müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili ve davalı ... mirasçıları, dava konusu taşınmazın zilyetliğinin satın alınması sırasında davacının hiçbir katkısı olmadığını ve davanın süresinde açılmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazın ½ payının davacı adına tesciline karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı Hazine vekili ve davalı ... mirasçları ..., ..., ... vekili temyiz etmiştir.
    İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
    İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
    İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolayı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
    İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
    İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delil ile kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
    Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (İnanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
    Yazılı delille veya yazılı delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar, yemin gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığı altında somut olaya gelince; davacı yazılı bir delile ve yemin deliline dayanmadığı gibi delil başlangıcının da bulunmadığı anlaşıldığından davasını kanıtladığından söz edilemez. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekili ve davalı ..., ..., ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi