19. Ceza Dairesi 2018/7848 E. , 2020/1372 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
[Ege Ordusu Komutanlığı Askeri Mah. (Kapatılan)]
SUÇ : 1632 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Beraat
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanığın 10/09/2015-17/09/2015 tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu işlediğinden bahisle açılan kamu davasında;
Sanığın huzurda alınan savunmasında; “izne gitme sebebinin dini nikahlı eşinin hamileliğe bağlı olarak yaşadığı sağlık sorunları olduğu, kendisine izni boyunca maddi ve manevi olarak yardımcı olmaya çalıştığı, izindeyken eşini İskenderun Devlet Hastanesine götürdüğü, burada eşinin yanında refakatçi olarak kaldığı, yapılan tetkikler neticesinde çocuğun anne karnındayken kaydığını öğrendiği, bundan dolayı eşine destek olmak için izinden geç döndüğü” yönünde ifade verdiği, Askeri Mahkemece yapılan değerlendirme sonucunda; sanığın dini nikahlı eşinin o dönem hamile olduğu ve yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle tedavi gördüğüne ilişkin kayıtların olduğu, sanığın yedi gün gibi kısa bir süre izin tecavüzünde bulunduğu hususu birlikte değerlendirildiğinde suç kastı ile hareket etmediği, dini nikahlı eşi ile ilgilendiği, sanığın dini nikahlı eşinin yaşamış olduğu sağlık sorunları nedeniyle birliğine dönemediği, suçun temadi ettiği tarihlerde haklı bir mazeretinin olduğu belirtilerek unsurları oluşmayan müsnet suçtan beraatına karar verildiği anlaşılmaktadır.
İzin tecavüzü suçunun düzenlendiği ASCK’nin 66/1-b maddesinde; “Kıt’asından veya görevini yapmakta olduğu yerden izin, istirahat veya hava değişimi alarak ayrılanlardan, dönmeye mecbur bulundukları günden itibaren altı gün içerisinde özürsüz olarak gelmeyenler”in cezalandırılacağı hüküm altına alınmış olup, kabul edilebilir bir özür nedeniyle birliğe zamanında katılma olanağının bulunmadığı hâllerde sanığın suç işleme kastıyla hareket ettiğinden söz edilemeyecektir. Ancak, özür kavramı Kanunda tanımlanmamış olup, (Kapatılan) Askerî Yargıtayın yerleşik kararlarında; TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin 57 ve 58’inci maddelerinde sayılan ve bunlara benzerlik arz eden durumlar yasal ve geçerli özür olarak kabul edilmektedir. Sanık tarafından özür olarak ileri sürülen hususların, askerlik hizmetine üstün tutulabilir nitelikte bulunup bulunmadığı, beklenen bir durum olup olmadığı, aniden ortaya çıkıp çıkmadığı, sanığın özür nedeniyle ne kadar süreyle birliğinden ayrı kaldığı, birliğine katılmakta geciktiği süre içinde özür oluşturan hâli gidermeye ve bir an önce birliğine katılmaya yönelik olarak ne gibi davranışlar sergilediği dikkate alınarak, her somut olayda sanığın suç işleme kastı ile hareket edip etmediğinin tartışılıp irdelenmesi, yapılacak değerlendirmelerde de “Özür” unsurunun, kanun koyucunun amacını aşacak şekilde yorumlanmaması gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, İskenderun Şehit Haydar Polis Merkezi Amirliğince düzenlenen 14/01/2016 tarihli tutanakta, sanık ile eşinin resmi nikahının olmadığı, gayri resmi olarak dini nikahla evlilik yaptıkları, sanığın eşi Gülcan Ülke’nin sanığın ailesi ile birlikte aynı evde ikamet ettiği, evliliklerinin çevrece bilindiği, bu evlilikten eşi Gülcan Ülke’nin hamile kaldığı belirtilmekle birlikte; İskenderun Devlet Hastanesinin 11/01/2016 tarihli yazısında sanığın eşi Gülcan Ülke’nin 31/08/2015-03/09/2015 tarihleri arasında gastroenterit ve kolit rahatsızlığına bağlı olarak yatarak tedavi gördüğü, hastanın yatış dosyası ve hastane bilgi yönetimi sistemi incelendiğinde şahsın yanında refakatçi kalan kişinin kaydına rastlanılmadığı, ancak yatış dosyasını kayınvalidesi olduğunu beyan eden Zeliha Kaya’nın imzaladığının bildirildiği, dolayısıyla sanığın izin tecavüzünde bulunduğu süre zarfında dini nikahlı eşinin hastanede kaydının bulunmadığı gibi, 31/08/2015-03/09/2015 tarihleri arasındaki hasta yatış formunun sanığın annesi tarafından imzalandığı gözetildiğinde, sanığın eşi ile ilgilenebilecek yakınının bulunduğu, ayrıca dosya kapsamına göre suç tarihlerinden sonra gönderildiği bir başka izininden daha geç dönen ve bu eylemi nedeniyle hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği görülen sanığın o suça ilişkin alınan savunmasında da aynı şekilde eşinin sağlık sorunları olduğu, kendisine destek olmak için iznini geçirmek zorunda kaldığı yönünde ifade verdiği dikkate alındığında, sanığın mazeretinin askerlik hizmetine tercih edilecek ve gecikmeyi haklı gösterecek bir mazeret niteliğinde olmadığı ve yasal anlamda geçerli bir özür teşkil etmediği, bu nedenle unsurları itibariyle oluşan müsnet suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve Adli Müşavirin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 12/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.