Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/3367
Karar No: 2018/1390
Karar Tarihi: 02.10.2018

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/3367 Esas 2018/1390 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/3367 E.  ,  2018/1390 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)


    Taraflar arasındaki “hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Salihli 1. Asliye Hukuk(İş Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.02.2014 tarihli ve 2011/777 E. 2014/153 K. sayılı karar davalı ... Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili ve davalı ...Ş. vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmekle, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 19.03.2015 tarihli ve 2014/9360 E. 2015/5721 K. sayılı kararı ile;
    (…Dava, davacının hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmişse de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işveren tarafından davacı adına düzenlenen 20.5.1996 tarihli işe giriş bildirgesinin ve 20.5.1996-2011/10 tarihleri arasında geçen çalışmalarının kısmen Kuruma bildirildiği, 2000/5. ayından sonraya ilişkin imzalı ücret bordrolarının bulunduğu ve bordrolar üzerinde imza incelemesi yapıldığı ve bir kısmının davacıya ait olduğunun anlaşılmasına rağmen, imzalı ücret bordrolarında imzası davacıya ait olan süreleri irdelemeyen yetersiz ve denetime elverişsiz bilirkişi raporunun hükme esas alındığı anlaşılmaktadır.
    Gerçekten, davacının, işyerindeki bir kısım çalışmaları aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. İmzalı bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde otuz günün altında geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise, eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla, yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez. Dairemizin, giderek Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır. Davalı işveren tarafından bir kısım imzalı ücret bordroları ibraz edilmiştir. Bu bordroların hepsinin imzalı olduğu görülmüştür. Davalı tarafından imzalı ücret bordrosu ibraz edilen, ancak davacı tarafından aksi yazılı delil sunulamayan bu aylardaki bildirilmeyen süreler yönünden ret kararı vermek gerekmektedir.
    Yapılacak iş, dava konusu yapılan çalışma döneminin tamamında, imzalı ücret bordrosu olan dönemlerde imzalı ücret bordrosu kadar, imzalı ücret bordrosu olmayan veya olup da itiraz edilen imzaların davacıya ait olmadığı anlaşılan dönemlerde dava konusu edilen döneme ait dönem bordrolarını getirtip davalı işyerinin kanun kapsamına alındığı tarihi araştırmak, dönem bordrolarında ihtilaflı dönemin tamamında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bordolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle davalı işyerine komşu işyerlerini tespit edip bu işyerlerinin uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı çalışanları, yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını alıp çalışmanın niteliğini ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde kanıtladıktan sonra davacının çalışmasının sürekli çalışma olduğu anlaşılırsa sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    2-Davalı ...Ş. vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin davalı şirkete ait tuğla-blok fabrikasında 1996 yılı Mayıs ayında işe başladığını, Pazar günleri dışında ve kış aylarında bir ay haricinde her gün çalıştığını, ancak çalışma günlerinin Kuruma eksik bildirildiğini belirterek Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmeyen sürelerin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı SGK vekili Kurum kayıtlarının resmî yazılı belge vasfında belgeler olup kayıtların aksinin ancak aynı nitelikteki belgelerle ispatlanabileceğini, davacının çalışmalarının Kuruma tam olarak bildirilmediğine yönelik talebin soyut ve ispatı kabil olmayan iddialara dayandığını, öte yandan davanın açıldığı tarih itibariyle talebin hak düşürücü süre kapsamında kaldığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
    Davalı ...Ş. vekilihizmet tespiti talebi yönünden 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini,diğer yandan müvekkili şirkette hava şartlarına göre nisan ayında üretime başlayıp eylül sonu, kasım ayı ortalarına kadar üretim yapıldığını, davacının ara işçisi olduğunu ve üretim olduğunda çağrılarak istihdam edildiğini, sezonda dahi üretim durumuna göre davacının her gün çalıştırılmadığını, sigorta beyannamelerinin de çalışma şartlarına uygun olarak çalışma günlerine göre verildiğini, kaldı ki davacının kendi imzasıyla puantajlar tutulduğunu, davacının imzasıyla ikrar ettiği çalışma günlerinin eksik olduğu hususunun ancak yazılı belge ile ispat edilebileceğini bildirerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
    Mahkemece davacının hizmet döneminde başka işyerinden bildirilen ve çakışan çalışmasının bulunmadığı, işyerindeki üretimin göstergelerinden biri olan elektrik tüketim ekstrelerinden işyerinde yılın on iki ayında faaliyetin kesintisiz sürdürüldüğünün anlaşıldığı, davacının kendi beyanına göre kış aylarında işe ara verilen 1 aylık dönem haricinde 1996-2011 yılları arasında kesintisiz olarak çalıştığını beyan ettiği, dinlenen tüm tanıklarında bu iddiayı doğruladıkları, yine tanık beyanlarından hizmet dönemi içerisinde işyerinin sürekli faal durumda olduğu, bordro ve puantaj kayıtlarının istihdam baskısı altında imzalatıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davalı ... Güvenlik Kurumu Başkanlığıvekili ve davalı ...Ş. vekilininayrı ayrı temyizi üzerine karar Özel Dairece başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Mahkemece davacı ile aynı işyerinde çalışan ve aynı tarihlerde iş akitleri feshedilen, aynı olaya ilişkin açılan seri dosyalarda verilen kararların Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin kararlarıyla onanarak kesinleştiği, aynı işyerinde, aynı işverene bağlı olarak çalışan işçiler tarafından, aynı dönemde ve aynı işveren aleyhine seri halde açılan bu davalarda aynı tanıkların dinlenerek yine aynı bilirkişilerden alınan raporlar sonucunda aynı gerekçelerle hüküm oluşturulmasına karşın, farklı Yargıtay Hukuk Daireleri tarafından birbirine yakın tarihlerde verilen kararlarla mahkeme kararlarının bir kısmının onanıp, bir kısmının bozulduğu, aynı konuya ilişkin davalarda birbiriyle çelişkili kararların ortaya çıkmasının önlenmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı, davalı SGK vekili ve davalı ...Ş. vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olaydaimzalı ücret bordrosu ibraz edilen dönemler yönünden bordroların aksinin tanık beyanları ile ispatının mümkün olup olmadığı, mahkemece çalışma süresinin tespitine yönelik yeterli araştırmanın yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Sigortalıların bazı haklardan yararlanmaları öncelikle kuruma bildirilmeleri, belirli süre prim ödemiş olmaları ve kanunun gerektirdiği bilgilerin açık bir şekilde bilinmesi koşullarına bağlıdır. Anılan bilgi ve belgelerin kuruma ulaştırılmaması veya eksik ulaştırılması hâlinde ise bildirimsiz (kaçak) çalıştırma olgusu ortaya çıkacaktır. Bu durum, prim ve gelir vergisi ödememek için işverenlerce sıklıkla başvurulan bir yol olup, ülkenin acı gerçeklerinden biridir. İşte bu noktada, işçinin bir takım yasal haklardan yararlanabilmesi için sigortalı hizmetinin tespitini istemesi gereği ortaya çıkmaktadır.
    Hizmet tespiti davası 506 sayılı Kanun’un 79/10. maddesinde ve 01.10.2008 tarihinden sonraki dönemler yönünden ise 5510 sayılı Kanun’un 86. maddesinde düzenlenmektedir. Bu tür davalar olumlu tespit davalarıdır. Sosyal güvenlik hukukunun hem kamu hukuku hem de özel hukuk alanında kalan özellikleri dikkate alındığında, özellikle hizmet tespiti davalarında kendiliğinden araştırma ilkesinin ağır bastığı görülür.
    Sigortalılık başlangıç tarihi ve hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin icabettiği Yargıtay’ın yerleşmiş içtihadı gereği olduğundan, kamu düzenini ilgilendiren hizmet tespiti davalarında, hâkimin özel bir duyarlılık göstererek delilleri kendiliğinden toplaması ve sonucuna göre karar vermesi gerekir. Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı bu davalarda ispat yükü, bir tarafa yüklenemez.
    Diğer taraftan, hizmet tespiti davalarının amacı, hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunması olduğundan, tespiti istenen dönemde kişinin sigortalı niteliği taşıyıp taşımadığı ile yapılan işin anılan Kanun kapsamına girip girmediği araştırılmalıdır. Çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu ancak, bu koşullar varsa inceleme konusu yapılabilecektir.
    Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde davacının 20.05.1996 tarihinde davalı ...Ş. unvanlı işyerinde çalışmaya başladığı, çalışmalarının davalı işveren nezdinde 04.11.2011 tarihine kadar devam ettiği ve çoğu aylarda işveren tarafından puantaj kayıtları gerekçe gösterilerek hizmetlerinin eksik bildirildiği, ancak dosya arasına konulan ücret bordrolarının bir kısmında imza bulunmadığı, imzalı olan bordrolar üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde ise Temmuz/2005 ve Mayıs/2009 aylarına ait imzaların davacıya ait olmadığının tespit edildiği, öte yandan davalı işyerine ait 2006-2011 arası dönemi gösterir elektrik tüketim bilgilerine göre işyerinde yılın 12 ayında da faal olduğunun belirlendiği, bununla birlikte mahkemece dinlenen davacı tanıklarının, davalı tanıklarının, bordro tanıklarının ve komşu işyeri tanıklarının tamamının davacının çalışmalarını doğruladıkları dikkate alındığında davacının davalı işveren nezdindeçalışmaya başladığı 20.05.1996 tarihinden itibaren kışın fabrikanın bakıma girdiği bir aylık süre haricinde kesintisiz olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.
    Hâl böyle olunca, yerel mahkemenin yukarıda açıklanan hususlara değinen direnme kararı yerindedir.
    Bu nedenle direnme kararı onanmalıdır.
    SONUÇ: Davalı ... Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili ile davalı ...Ş. vekilinin ayrı ayrı temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (8,20 TL) harcın temyiz eden davalı ...Ş."den alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.10.2018 gününde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi