16. Hukuk Dairesi 2016/15877 E. , 2020/3071 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 10, 11, 105 ada 114 ve 115 parsel sayılı 2.493.24, 2.822.79, 4.056,54 ve 3.383,20 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, ... köylülerine ait olup malikinin kim olduğunun muhtar ve bilirkişilerce bilinemediği belirtilerek, davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazların kendisine ait olduğu iddiasıyla, tapu iptali ve taşınmazların adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 102 ada 10, 11, 105 ada 114 ve 115 parsel sayılı taşınmazların davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taşınmazların 20 yılı aşkın bir süredir davacı tarafından kullanıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli değildir. Davacı, çekişmeli taşınmazları 25 yıl önce satın aldığını ve bu tarihten itibaren kullandığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece mahallinde yapılan keşifte, davacı tarafca dosyaya ibraz edilen 07.07.2006 tarihli satış senedi yöntemince uygulanmamış, dinlenilen yerel bilirkişilerin bir kısmı, taşınmazların ... köylülerine ait olduğunu ancak kime ait olduğunu bilmediklerini; bir kısım yerel bilirkişi ve tanıklar ise, dava konusu 105 ada 114 ve 115 parsel sayılı taşınmazların davacı tarafından dosyaya ibraz edilen senet kapsamında olduğunu belirtmekle beraber 102 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazlar hakkında beyanda bulunmamış olmalarına rağmen, fen bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazların tümünün davacıya ait olduğu belirtilmiş ve mahkemece de, bu rapor esas alınmak suretiyle hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm verilmesi usul ve Yasaya uygun düşmemektedir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve davacı tanıkları ile fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte mahalli bilirkişi ve davacı tanıklarından, her bir taşınmaz başında ayrı ayrı beyanları alınmak suretiyle, çekişmeli taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde ve ne zaman intikal ettikleri, taşınmazların davacıya ne şekilde geçtiği, taksim, bağış ya da satış gibi herhangi bir hukuki işlem bulunup bulunmadığı, çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin tespitine dayanak belge varsa çekişmeli taşınmazlar yönünü ne okudukları sorulup saptanmalı; davacı tarafından dosyaya ibraz edilen 07.07.2006 tarihli satış senedi, sınırları tek tek okunarak yöntemince uygulanmalı, çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadıkları tereddütsüz saptanmalı, tanık ve bilirkişi beyanları arasında çelişki oluştuğunda yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, fen bilirkişisine, keşfi takibe imkan verir, davacının dayandığı senette belirtilen sınırların çekişmeli taşınmazlara uyması durumunda, bu sınırları da gösterir şekilde ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmeli ve bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.