9. Hukuk Dairesi 2020/3406 E. , 2020/19956 K.
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : .... Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, 01/03/2002 tarihinden itibaren şehir içi ve dışı sevkiyat şoförü olarak çalıştığını, fazla çalışma ücretlerini ve yol harcırahlarını talep etmesi üzerine iş akdinin davalı işveren tarafından 16.12.2013 tarihinde tazminatsız olarak feshedildiğini, en son net ücretinin 910,00-TL. olduğunu ve 70-TL. yol harcırahı aldığını, bu miktarın banka hesabına yatırıldığını ve gerçek ücreti olduğunu, haftanın 5 günü, 06.30’da depoya gelerek yükleme yaptığını, sevkiyat için çıktığı yere 21.00’da vardığını ve işinin 23.30’da bittiğini, sabaha karşı 03.30-04.00’da ...’ya döndüğünü ve 08.30’da yeniden işbaşı yaptığını, haftanın 1 günü şehir içi sevkiyat yaptığını, bu çalışmasının 06.30-19.00 saatleri arasında olduğunu, fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini, işçilerin şikayeti üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ... Bölge Müdürlüğü tarafından 2010 ve 2011 yıllarında işyerlerinde teftiş yapıldığını, fazla mesai yapıldığının ve ücretlerinin ödenmediğinin tespit edildiğini, iki teftişte de davalıya ihtar yapılarak süre verilmesine rağmen tespit edilen hususları yerine getirmediğini ve idari para cezası tesis edildiğini, dini bayramlarda 2 gün izin kullandığını, diğer günler ve milli bayramlarda çalışmasına devam ettiğini, bir kısım bordroların ve izin kullanma formunun zorla imzalatıldığını, bordrolarda asgari ücret ile gerçek ücreti arasındaki farkın fazla çalışma ücreti olarak gösterildiğini iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, ulusal bayram ve gerel tatil, yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının talep konusu alacaklarının zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketten herhangi bir hak ve alacağının olmadığını, davacının iş akdinin İş Kanunu’nun 25/II-h. maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini, davacının yol masraflarını suistimal ettiğini, yol harcırahlarını hiç kullanmadıklarını, ihtiyaçlarını gittikleri mağazalardan karşıladıklarını, bu sebeple harcırah konusunda değişikliğe gidiliğini, şoförlerin yaptıkları masrafları belgelemeleri halinde bu paraların kendilerine iade edileceğinin kararlaştırıldığını, davacının bu sevk emirlerini yerine getirmediğini, davacının fazla çalışmasının olmadığını, davacının ücretinin bordrolarda ve hesap ekstrelerinde belirli olduğunu, davacının hiçbir alacağının olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz :
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında davacı işçinin yıllık ücretli izinlerini tam kullanıp kullanmadığı uyuşmazlık konusudur.
4857 Sayılı Kanun"un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı işveren, dosyaya bir kısım izin kullanım belgeleri ibraz etmiş, belgeler ile ispat edemediği izinler bakımından ise davacı işçiye yemin teklif etmiş, davacı işçi yemininde son 4 yıl hiç izin kullanmadığını beyan etmiştir. Mahkemece, davacı işçinin son 4 yıl hiç izin kullanmadığı kabul edilerek sonuca gidilmiştir. Dosyadaki izin kullanım belgeleri incelendiğinde bu belgelerin bir kısmının son 4 yıla ait olduğu görülmektedir. Davacı işçi, davalı iş yerinde çalışırken ne olduğunu bilmediği bir kısım belgelerin kendisine imzalatıldığı şeklinde bir iddia dile getirmiş ve bu iddia dosyada mevcut Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı teftiş raporunda da teyit edilmiş ise de, teftiş raporu sadece 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin olup somut bir tespit yapılmadan genel ifadelerle tespitte bulunulduğu görülmektedir. Başka bir anlatımla, söz konusu ücretli izin kullanım belgelerinin gerçeği yansıtmadığı yönünden somut bir delil mevcut değildir. Açıklanan nedenle, davacı işçinin son 4 yıl hariç yıllık izinlerini kullandığı öncelikle kabul edildikten sonra dosyada mevcut izin kullanma belgelerinden son 4 yıla ait olanlardaki izin süreleri de düşülüp davacı işçinin kullanmadığı izin süresi bu şekilde belirlendikten sonra ücretli izin alacağı talebinin kabulü gerekirken dosyada mevcut izin kullanma belgelerine değer verilmeden sonuca gidilmesi hatalıdır.
3- Taraflar arasında fazla mesai konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçinin imzasını içermeyen bordrolarda fazla çalışma tahakkuku yer aldığında ve tahakkukta yer alan miktarların karşılığı banka hesabına ödendiğinde, tahakkuku aşan fazla çalışmalar her türlü delille ispatlanabilir. Tahakkuku aşan fazla çalışma hesaplandığında, bordrolarda yer alan fazla çalışma ödeme tutarları mahsup edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, dosyada mevcut Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı teftiş raporundaki fazla mesailere ilişkin tespit 2010 ve 2011 yıllarına ilişkindir. 2012 ve 2013 dönemi yönünden böyle bir tespit bulunmamaktadır. Diğer taraftan 2012 ve 2013 yılları bakımından dosyada mevcut bordroların gerçeği yansıtmadığına ilişkin ispat da söz konusu değildir. Buna göre davacı işçinin fazla mesai ücreti hesap edilirken 2012 ve 2013 yıllarına ait bordroların fazla mesai tahakkuku bulunanları incelenip davacı işçinin imzasını taşıyanların fazla mesai hesabında dışlanması, imzasını taşımayanlar bakımından ise tahakkuk edilen fazla mesai ücretinin hesaplanarak takdiri indirime tabi tutulduktan sonra belirlenecek fazla mesai ücretinden mahsubu gerektiğinin düşünülmemesi de ayrıca hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.