13. Hukuk Dairesi 2015/29729 E. , 2018/1103 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile imzalanan 31.08.2007 tarihli sözleşme ile 75.470,21 TL bedel karşılığı bir adet bağımsız bölüm satın aldığını, sözleşme gereği tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine karşın davalının tapuda tescil işlemini gerçekleştirmediğini, en son ihtarname göndererek 7 gün içinde adına tescil yapılmasını, aksi halde ödediği bedelin iadesini istediğini, davalının verdiği cevapta Belediye ile Orman İşletmesi arasında devam eden dava nedeni ile taşınmaz üzerine şerh konulduğunu, ancak bu şerh ile tescil edilebileceğini, şerhsiz tescil için kararın beklenmesi gerektiğinin bildirildiğini, “davalıdır” şerhi nedeni ile bu taşınmazın tescilini istemediğini ve davalının ayıplı ifasını kabul etmediğini ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile sözleşmesinin feshini, ödediği satış bedelinin damga vergisi, KDV ve diğer tüm vergilerin tespiti ile ödeme tarihlerinden işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsilini istemiş; bilahare talebini ıslah sureti ile arttırmıştır.
Davalı, tapu devrinin ancak şerhli olarak gerçekleştirilebildiğini, kendilerinden kaynaklanmayan nedenler dolayısıyla sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, konutun 17.07.2009 tarihinde teslim edildiğini ve davacının konutu teslim almakla sözleşmeden cayma hakkını kaybettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne davacı ile davalı arasında akdedilmiş bulunan 31.08.2007 tarihli toplu konut projesi gayrimenkul satış sözleşmesinin feshine, 75.668,39 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiş, bilahare davacının vekalet ücretine yönelik tavzih talebinin reddine ilişkin ek karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, eldeki dava ile davalı ile imzalanan sözleşme gereği tüm edimlerini yerine getirmesine rağmen davalı tarafından ancak şerhli olarak tapu devri yapılabileceğinin bildirildiğini ve ayıplı ifayı kabul etmediklerini ileri sürerek sözleşmenin feshini ve ödediği satış bedelinin vergileri ile davalıdan tahsilini istemiş; davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 5. maddesi uyarınca mülkiyetin alıcıya devrine kadar alıcının herhangi bir koşul gerekmeksizin faizsiz olarak taşınmazı davalıya devredebileceği, davacı tarafından taşınmaz için ödenen bedelden dava tarihine kadar işlemiş kira bedelleri ve yıpranma payı tutarı düşülmek suretiyle bulunan 75.688,39 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki; davacının talebi sözleşmenin 5. maddesine değil hukuki ayıp iddiasına dayanmaktadır. Mahkemece, davanın ayıp iddiası değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı olarak sözleşmenin 5. maddesi kapsamında değerlendirme yapılarak karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davacının sair ve ek karara yönelik, davalının tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Birinci bentte açıklanan nedenlerle, temyiz edilen kararın BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair ve ek karara yönelik, davalının tüm temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 5.194,10 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.