21. Hukuk Dairesi 2017/1154 E. , 2018/6740 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına göre, davalı şirket vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen 02.12.2014 tarihli karar taraf vekillerinin temyizi üzerine "...davacının maddi zararının hesaplanması sırasında davalı işverenin istihdamları olab dava dışı kişilerin % 30 oranındaki kusurunun dikkate alınmaması, diğer bir ifade ile yalnızca davalı işverenin % 65 oranındaki kusuru gözetilerek davacının maddi zararının hesaplanması doğru olmadığı gibi yine ıslah dilekçesi ile arttırılan bölüm de dahil olmak üzere hüküm altına alınan tazminatın tamamına 14.03.2006 olan kaza tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken maddi tazminatın ıslah dilekçesi ile arttırılan bölümüne ıslah, bakiyesine ise olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin de doğru olmadığı..."" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacının yarıca dava açma hakları saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine, maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile davalı tarafa kusur izafe edilen kusur oranına göre toplam 25.578,75 TL maddi tazminatın % 95"i olan 24.299,81 TL"nin olay tarihi olan 14.03.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş ise de bozma gereğinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden hükme esas alınan hesaba ilişkin bilirkişi raporunda 25.678,75 TL tutarındaki zarar miktarının davacının % 5 oranındaki müterafik kusurunun indirilmesi sonucunda bulunduğu anlaşıldığından bulunan bu miktara hükmedilmesi gerekirken Mahkemece belirlenen bu zarardan yeniden % 5 oranında indirime gidilerek maddi tazminata hükmedilmesi isabetli olmamıştır.
Kabule göre de; 6100 sayılı HMK"nın 326.maddesine göre Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise Mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir. Ancak iki tarafın kısmen haklı çıkması halinde yargılama giderlerinin paylaştırılacağına ilişkin HMK’nun 326/1-2 maddesindeki düzenleme yargılama harçları için uygulanmaz, davanın reddi hariç harçlar daima davalıya yüklenir.
Somut olayda alınması gereken karar ve ilam harcının davacı tarafça tamamının karşılandığı anlaşılmakla, davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerekirken yargılama giderlerine dahil edilerek kabul ve red oranı üzerinden yapılan hesaplama ile sonuca gidilmesi de hatalı olmuştur.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 26.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.