10. Hukuk Dairesi 2013/10455 E. , 2014/3036 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalı İnci ... San. Tic. Ltd. Şti. avukatları ile davalı ... Vasisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Davalı ... Vasisinin temyiz talebinin incelenmesinde;
Hüküm İş Mahkemesi tarafından verilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8. maddesi hükmüne göre; İş Mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların, 8 gün içinde temyiz olunması gerekir.
Hüküm 15.04.2013 tarihinde davalı ... vasisi ...’a tebliğ edilmiş, davalı asilin temyizi ise 26.04.2013 tarihlinde vuku bulmuştur. Şu duruma göre anılan davalının temyizi yönünden 8 günlük temyiz süresi geçmiştir.
O halde, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı da göz önünde tutularak, anılan davalının temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden REDDİNE;
2- Davacı Kurum ve davalı İnci ... San. Tic. Ltd. Şti. avukatlarının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dava, 08.07.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerden oluşan kurum zararının rücuen tazmini istemine ilişkindir.
5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesinde iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişinin sorumluluğu konusunda yeni düzenleme getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 9., 10., ve 26. maddeleri olup; Mahkemece, yasal dayanağın 5510 sayılı Yasanın 21. ve 23. maddeleri olduğundan bahisle değerlendirme yapan hesap raporuna itibar edilerek, hukuki nitelendirmede hataya düşülmesi isabetsizdir.
506 sayılı Yasanın 10. maddesinde, “sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde Kuruma bildirilmemesi halinde bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten önce meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde ilgililerin sigorta yardımları Kurumca sağlanır... Ancak, yukarıdaki fıkralarda belirtilen sigorta olayları için Kurumca yapılan ve ilerde yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların tutarı ile, gelir bağlanırsa bu gelirlerin 22"nci maddede sözü geçen tarifeye göre hesabedilecek sermaye değerleri tutarı, 26"ncı maddede yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
506 sayılı Kanunun 10. maddesine göre sorumluluk; kusursuzluk ilkesine dayanır. İş kazasında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe girişi süresinde Kuruma bildirilmemişse, Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarından 10.maddeye göre sorumlu tutulması gerekir.
İşverenin, 506 sayılı Yasanın 10. maddesine dayalı tazmin sorumluluğunun sınırlarının belirlenmesinde; kendisinin kusurlu olup olmaması etkili bulunmakta, işverenin kusursuz bulunduğu durumlarda, ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı olarak ortaya çıkan tazminat tutarından, Borçlar Kanunu"nun 43 ve 44. maddeleri uyarınca, % 50"den aşağı olmamak üzere indirim yapılarak, işverenin sorumlu olduğu tazminat tutarının belirlenmesi gerekmektedir. Kuşkusuz, fiili ödemenin mevcudiyeti halinde ise, şayet ilk peşin sermaye değerli gelir, fiili ödeme miktarından düşük ise o takdirde ilk peşin sermaye değerine itibar edilmesi; aksine fiili ödeme miktarı ilk peşin değerden düşük ise o takdirde de fiili ödeme miktarının esas alınması gerekir.
İnceleme konusu somut olayda; sigortalının hak sahibi Neriman Ertoğan’ın onsekiz yaşını doldurması nedeniyle gelirinin durdurulmuş olup, tekrar başlatılması için başvuruda bulunulduğunun bildirilmesi karşısında, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, hak sahiplerine bağlanan gelirin fiili ödemeye dönüşüp dönüşmediği araştırılıp kurum zararı tespit edilerek, 506 sayılı Yasanın 10. maddesi kapsamında, taleple bağlılık ilkesi de dikkate alınarak, davalı işveren şirketin sorumlu olduğu miktarın belirlenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ve davalı İnci ... San. Tic. Ltd. Şti. avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalı İnci ... San. Tic. Ltd. Şti."ne iadesine, 18.02.2014 günü oybirliği ile karar verildi.