
Esas No: 2013/1-107
Karar No: 2013/288
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/1-107 Esas 2013/288 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname : 2012/271531
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ISPARTA Ağır Ceza
Günü : 16.12.2010
Sayısı : 180-292
Nitelikli kasten öldürme ve nitelikli yağma suçlarından sanık M. G.ün 5237 sayılı TCK’nun 38/1. maddesi delaletiyle 82/1-d-h, 62/1, 53; 149/1-c, 62/1, 53 ve 63; sanıklar S. A.ve K.K."nın ise 5237 sayılı TCK’nun 37/1. maddesi delaletiyle 82/1-h, 62/1, 53; 149/1-c, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca kasten öldürme suçundan müebbet, yağma suçundan ise 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Isparta Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.02.2009 gün ve 219-28 sayılı kısmen re"sen temyize tabi olan hükmün katılan vekili ve sanıklar müdafileri tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 07.05.2010 gün ve 6313-3348 sayı ile;
“1-a)Sanıklar K.ve S.ile m. S.’ün kredi kartlarının bulunup bulunmadığı saptanarak, kredi kartları var ise olay günü ve sonraki günler içerisinde kullanılıp kullanılmadığı, kullanılmış ise nerelerde kullanıldığının,
b)Telefon sinyal bilgilerine göre, olay günü maktule S. ile sanıklar K.ve S.’in cep telefonlarının hangi baz istasyonları kapsamında bulunduklarının,
c)Cesedin bulunduğu yerin hangi baz istasyonuna bağlı olduğunun,
Saptanmasından sonra sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
2)Kabule göre de; sanık M.’in adli sicil kaydının incelenmesinden, kesinleşmiş tekerrüre esas mahkumiyeti bulunduğu anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK.nun tekerrüre ilişkin 58.maddesinin uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi" isabetsizlerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan yerel mahkemece 16.12.2010 gün ve 180-292 sayı ile, bu kez sanık M.G.’ün 5237 sayılı TCK’nun 38/1. maddesi delaletiyle 82/1-d-h, 62/1, 53; 149/1-c, 62/1, 53, 58 ve 63. maddeleri, sanıklar S.A. ve K. K."nın ise önceki hükümdeki gibi 5237 sayılı TCK’nun 37/1. maddesi delaletiyle 82/1-h, 62/1, 53; 149/1-c, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Kısmen re"sen temyize tabi olan bu hükmün, sanıklar müdafileri tarafından da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesince 22.02.2012 gün ve 5353-1079 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise 04.12.2012 gün ve 271531 sayı ile;
“…Sanık M.G. açısından olay değerlendirildiğinde, mahkemenin sübut gerekçesi, sanığın daha önce eşi S.G.ü öldürmeye kalkışmış olması, daha önce eşinden bilezikleri istediği halde eşinin vermemiş olması, sanığın aynı koğuşta kaldığı B. K.."nın oğlu sanık K.K.ile tanışmış olması ve sanığın cezaevindeyken olaydan önceleri ölene yönelik işinin yarım kaldığını iletmiş olmasıdır. Dosyadaki kanıtlara bakıldığında, sanık Me. G.ün diğer sanık K. K."yı olay günü işlenen öldürme ve yağma suçuyla ilgili azmettirdiğine ilişkin somut bir kanıt bulunmamaktadır. Tanık beyanı, ikrar, telefon kayıtları veya başkaca somut bir kanıt bulunamamıştır. Mahkemenin varsayıma dayalı kanaati mahkûmiyet için yeterli değildir.
…Sanık S.A.açısından olay değerlendirildiğinde, olay gün ve saatlerinde diğer sanık K.K."nın yanında olduğu baz istasyon kayıtları, telefon görüşmeleri ve savı doğrulayan mesafe bilgilerinden sabittir. Ancak sanık S.A."nın eyleme katılım derecesi açıkça belirlenememiştir. Bu haliyle kuşkudan sanık yararlanır ilkesinden hareketle en lehine olan eyleminin yardım derecesinde kaldığının kabulüyle sanığın TCK’nun 39. maddesinden yararlandırılması gerekir” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 16.01.2013 gün ve 5840-146 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme sanıklar M.G.ve S.A.hakkında kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık M.G.’ün kasten öldürme ve yağma suçlarına katılıp katılmadığı ve sanık S.A.’nın suça iştirakinin TCK 37. madde kapsamında “müşterek faillik” mi, yoksa TCK 39. madde kapsamında “yardım eden” niteliğinde mi olduğunun belirlenmesine ilişkin ise de; sanık S.A.yönünden de öncelikle suça katılıp katılmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya içeriğinden;
M.S. G.’ün sanık M. G.’ün eşi olduğu, hakkındaki mahkûmiyet hükümleri kesinleşen inceleme dışı sanık K. K.’nın sanık M.G. ile cezaevinde aynı koğuşta kalan tanık B.K.’nın oğlu, sanık S.A.’nın da sanık K. K.’nın arkadaşı olduğu,
M.23.02.2008 günü kendisini cep telefonundan arayan birine “bulaşıkları yıkayıp geleceğim” dedikten bir müddet sonra saat 14.30 sıralarında yanına cep telefonunu alarak, sağ kolunda 7 adet altın bilezik bulunduğu halde işyerinden ayrıldığı, bir daha da geri dönmediği, aynı gün saat 17.00 sıralarında tanık İ. K.tarafından cesedinin Isparta Gölcük Tabiat Parkına giden orman yolunun kenarına atılmış vaziyette görüldüğü,
Adı geçen tanığın ihbarına rağmen kolluk görevlilerince cesedin iki gün sonra 25.02.2008 tarihinde bulunabildiği, olay yerine geç gidilmesi ile ilgili kolluk görevlileri hakkında ayrı bir soruşturmanın yürütüldüğü,
M.yapılan adli muayene ve otopsisinde; boynunda ekimotik lezyonlar, boyun sağ ön kısmında başparmakla uyumlu ekimotik görünüm ve sağ elinde cilt sıyrıkları bulunduğunun, vücudunun başkaca bir yerinde darp-cebir izi, ateşli-ateşsiz silah ya da delici kesici alet yarası, zehirlenme belirtisi, fiili livata ve cinsel saldırı bulgusuna rastlanılmadığının belirlendiği, kesin ölüm sebebinin elle boğmaya bağlı mekanik asfiksi sonucu gelişen solunum ve dolaşım durması olarak tespit edildiği,
M.otopsisine de katılan Adli Tıp Uzmanı C.D.A.tarafından hazırlanan ek rapora göre; maktulenin sağ eli üzerindeki sıyrıkların lokalizasyonu, yara kenar özellikleri birlikte değerlendirildiğinde bu sıyrıkların daha önceden maktulenin sağ kolunda olduğu beyan edilen ve fotoğrafta gösterilen bileziklerin zorla çıkartılması esnasında oluşabilecek nitelikte olduğu, bu yaraların yara kenarlarında ve sıyrık altında hiperemi ve kanama görüldüğünden kişi sağ iken oluşmuş yara özellikleri gösterdiği,
İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesi raporlarına göre; maktuleden alınan kan örneklerinde alkol ya da uyuşturucu-uyutucu maddeye rastlanılmadığı, anal ve vajinal sürüntü örneklerinde spermatozoid görülmediği,
Maktulenin iş yerinden çıkarken yanına aldığı ... numaralı hattının ve cep telefonunun olaydan sonra kullanılmadığı,
M. ve sanıklara ait cep telefonlarının HTS kayıtları incelendiğinde;
M.S. G.’ün kullanmış olduğu. numaralı GSM hattının olay günü sabahı bir kez, olaydan önce 12.02.2008 tarihinde iki kez, 14.02.2008 tarihinde bir kez, 16.02.2008 tarihinde bir kez, 22.02.2008 tarihinde iki kez Isparta Açık Cezaevinde bulunan ankesörlü telefonlardan arandığı, olaydan önce K.K. adına kayıtlı .numaralı GSM hattından 19.02.2008 tarihinde dört kez, 20.02.2008 tarihinde bir kez arandığı, 20.02.2008 tarihinde ise üç kez mesaj aldığı ve aynı gün bir kez de kendisinin K.K." ya mesaj attığı, olay günü sanık K. K. ile m. S..G.adına kayıtlı hat arasında herhangi bir arama ve mesaj kaydının bulunmadığı, sanık S. A. adına kayıtlı . numaralı GSM hattından olay günü 12:36:50 ile 13:50:51 saatleri arasında üç defa arandığı, olaydan önce ise sanık S.A. ile m.S. G. adına kayıtlı hatlar arasında başka bir arama ve mesaj kaydının bulunmadığı, maktule S.G.’ün olay günü en son saat 14.16"da sanık M. G.’ün oğlu tanık K. G.tarafından kullanılan .numaralı GSM hattından arandığı ve 40 saniye görüşüldüğü,
Sanık K. K.’nın kullanmış olduğu . numaralı GSM hattının olay günü 23.02.2008 tarihinde S.A.adına kayıtlı .numaralı GSM hattından iki kez arandığı, bir kez de K. K.’nın S. A.’yı aradığı, olaydan önce ise 04.12.2007 ila 02.01.2008 tarihleri arasında S. A.adına kayıtlı . numaralı GSM hattından beş kez arandığı, 05.12.2007 tarihinde ise iki kez K. K.’nın S.A.’yı aradığı, olaydan sonra bu hat ile sanık S.A.arasında bir görüşmenin olmadığı, sanık K.K.’nın kullanmış olduğu O.J..adına kayıtlı .numaralı GSM hattının 16.02.2008 tarihinde alındığı ancak olaydan sonra 24.02.2008 tarihinde kullanılmaya başlanıldığı, K.K.’nın bu hat ile S.A. adına kayıtl...numaralı GSM hattını 25.02.2008 tarihinde bir kez, 26.02.2008 tarihinde iki kez, 29.02.2008 tarihinde bir kez olmak üzere toplam dört kez aradığı, 24.03.2008 tarihinde ise bir kez S.A.nın bu numaradan K. K.’yı aradığı, sanık K. K.’nın kullanmış olduğu . numaralı GSM hattının olaydan önce 12.02.2008 tarihinde bir kez, 13.02.2008 tarihinde üç kez ve 22.02.2008 tarihinde bir kez, 537 987 37 59 numaralı GSM hattının ise olaydan sonra 27.02.2008 tarihinde bir kez, 28.02.2008 tarihinde üç kez, 03.03.2008 tarihinde bir kez, 09.03.2008 tarihinde bir kez, 10.03.2008 tarihinde iki kez Isparta Açık Cezaevinde bulunan ankesörlü telefonlardan arandığı,
Sanık S.A.’nın kullanmış olduğu . numaralı GSM hattından olay günü maktule S. G.’ün kullanmış olduğu .numaralı GSM hattının üç kez, sanık K.K.’nın kullanmış olduğu .numaralı GSM hattının iki kez arandığı, yine olay günü sanık S.A.tarafından kullanılan tanık O.K.adına kayıtlı .numaralı GSM hattından K.K.’nın üç kez arandığı, sanık K. K.’nın S.A.’yı bir kez aradığı, maktule S.G.’ün S. A.’yı hiç aramadığı, olaydan önce maktule S.G.ile S.A.arasında herhangi bir görüşme kaydının bulunmadığı, 04.12.2007 ila 02.01.2008 tarihleri arasında S.A. adına kayıtlı . numaralı GSM hattından sanık K.K.’nın kullanmış olduğu .numaralı GSM hattının beş kez arandığı, 05.12.2007 tarihinde ise iki kez K. K.’nın S.A.’yı aradığı, olaydan sonra ise K. K.’nın kullandığı .numaralı GSM hattından S. A.adına kayıtlı .numaralı GSM hattının 25.02.2008 tarihinde bir kez, 26.02.2008 tarihinde iki kez, 29.02.2008 tarihinde bir kez olmak üzere toplam dört kez arandığı, 24.03.2008 tarihinde ise bir kez S.A.’nın bu numarayı aradığı, sanık S.A.’nın cezaevinde bulunan ankesörlü telefonlardan gerek olaydan önce gerekse olaydan sonra arandığına dair bir kayıt bulunmadığı,
Sanık M.G."ün kaldığı Isparta Açık cezaevinde bulunan ankesörlü telefonların görüşme kayıtları incelendiğinde; maktule ile öldürme olayını gerçekleştirdiği kabul edilen inceleme dışı sanık K.K."nın tanıştıkları ve telefonla görüşmeye başladıkları 19.02.2008 tarihinden kısa bir süre önce K.K."nın cezaevinde bulunan ankesörlü telefonlardan aranmaya başlanıldığı, olay gününe kadar altı kez bu telefonlardan arandığı, olaydan bir gün önce 22.02.2008 tarihinde cezaevinden peşpeşe K.K.ve maktülenin arandığı,
Maktule ve sanıklara ait cep telefonlarının kullanıldığı baz istasyonu bilgileri incelendiğinde; maktulenin iş yerinin Türk Telekom Müdürlüğü, cesedinin bulunduğu yerin ise Yeni Sanayi ve Atabey baz istasyonları kapsama alanında kaldığı, olay günü maktule ile sanıklar S.A.ve K.K."nın saat 12.29 itibari ile aynı baz istasyonu kapsamında bulundukları,
Olay gününe ait MOBESE kayıtları incelendiğinde; sanık S.A.’nın saat 13.00’te. .plakalı aracını Isparta Belediyesi Kültür Sineması önüne park ettiği, 14.01’de de aracının park ettiği yerden çıktığı, araç park yerinden ayrıldığında araç içinde kaç kişi olduğunun görülmediği, ancak aracın park ettiği yere geldiği sırada araç içinde iki kişinin olduğunun görüldüğü,
Maktule ve sanıklara ait kredi kartı bilgileri incelendiğinde, olay gününden sonra maktuleye ait herhangi bir kredi kartı ile harcama yapılmadığı, sanıkların olay günü itibariyle kullandıkları bir kredi kartının bulunmadığı,
Dosya içerisinde sanık M.G.ün olaydan önce maktuleyi öldürmeye teşebbüs etmesi ile ilgili dava evraklarının bulunduğu, incelenmesinde; sanık M.G.ile eşi maktule arasında maktulenin bilezikleri satılıp "pat pat" tabir edilen bir aracın satın alınması konusunda tartışma çıktığı, bu tartışmadan sonra maktulenin sanıktan habersiz bir yerde işe başladığı, sanık M.in buna da kızarak 22.09.2004 günü eşini bu işyerinde bıçaklayarak öldürmeye teşebbüs ettiği, Isparta Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 08.09.2005 gün ve 285-252 sayılı karar ile TCK’nun 82/1-d, 35/2, 62, 58. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün onanmak suretiyle kesinleştiği,
Anlaşılmaktadır.
Aşamalarda dinlenen tanıklardan;
Tanık İ.K.; 23.02.2008 günü eşi H.K.ile birlikte D.Mahallesini Gölcük gölüne bağlayan stabilize yolda gezmeye gittiklerini, daha sonra satmak için yol kenarlarındaki boş teneke kutularını topladıkları esnada, saat 17.00 sıralarında inişe göre yolun sol tarafında şarampole atılmış maktulenin cesedini gördüğünü, cesedin bulunduğu yerin 40-50 metre aşağısında yönü Gölcük istikametine bakan beyaz kapalı bir Mitsubishi marka minibüs durduğunu, araç içinde kimseyi görmediklerini, aracın plakasını da almadıklarını, olay yerinde başkaca birini de görmediklerini, Isparta’ya inip Sanayi Polis Karakoluna durumu ihbar ettiğini, 25.02.2008 günü yine olay yerine gittiğinde merak saiki ile cesedin bulunduğu yere baktığında cesedin yerinde durduğunu görünce yine Karakola tekrar gittiğini, bu kez kendi arabası ile polisleri götürüp cesedin yerini gösterdiğini,
Tanık F.S.; maktule ile aynı işyerinde çalıştıklarını, olay günü saat 14.30 sıralarında S.’ü cep telefonundan birinin aradığını, S.’ün de “bulaşıkları yıkayıp geleceğim” dediğini, maktulenin daha sonra kızına kırtasiyeden el işi alacağını söyleyip iş yerinden çıktığını, bir daha da geri dönmediğini, olaydan önceleri maktulenin cezaevindeki eşinin sık sık işyerini arayıp S.’le görüştüğünü, bazen S.’ün görüşmek istemeyip yok dedirttiğini, ayrıca son bir hafta içinde tanımadığı iki erkek şahsın işyerinde maktuleyi ziyaret ettiğini,
Tanık E.G.; annesi ile babasının kavga ettiklerini, bunun sonucunda babası M.G.’ün cezaevine girdiğini, annesi ile birlikte zaman zaman babasını cezaevinde ziyaret ettiğini, abisi ile cezaevine gittiği bir gün babasının; “annene söyle o yarım kalan işi tamamlayacağım” dediğini, yine bir kış günü cezaevine giderken annesinin yolda bir adamla tanıştığını, bu adamın cezaevinde kendilerini çay ve kek ısmarladığını, annesinden cep telefonunun numarasını istediğini, annesinin de verdiğini, cezaevinden sonra bu adamın kendileri ile birlikte yürüyerek evlerine kadar bıraktığını, olay günü sabah babasının cezaevinden annesini aradığını annesinin konuşmak istemediğini banyoda olduğunu söylettirdiğini,
Maktülenin kızı olan katılan H. D., maktülenin arkadaşı olan tanıklar R. Y.ve Y. A.ile maktülenin kız kardeşi A.Ç.’ın maktule S.G.’ün zaman zaman kendilerine kocası M.G.’ün kendisini öldürteceğini, sanık M. ile aynı cezaevinde kalan tanık A.S."ın da M.G.’ün cezaevinde iken karısının kendisini aldattığını, onu öldüreceğini söylediğini,
Katılan H. D. ayrıca 19.09.2008 tarihli duruşmada olay günü gecesi sanık M.’in evi aradığını, ona annesinin kayıp olduğunu söylediğini, onun da “gelir, dua edin, namaz kılın, ortaya çıkar” dediğini,
Tanık B. K.; savcılıkta 2006 yılı 7. ayından beri cezaevinde olduğunu, 3 aydır da sanık M. G.ile aynı koğuşta kaldıklarını, oğlu K. ile sanık M.in tanışmadıklarını, oğlunun cep telefonunu bilmediğini ve bugüne kadar da cezaevinden oğlunu hiç aramadığını, duruşmada ise K.’i cep telefonu ile arayıp aramadığını bilmediğini, ailesinin çok geniş olduğunu,
Tanık O.K.; olay günü sanık S. ile birlikte H.Köyünden B.’a S.’in arabası ile geldiğini, Saat 10.00 sıralarında Burdur’a vardıklarını, Burdur Sanayi girişinde sanığın arabasından indiğini, S.’in; “arabayı sanayiye götüreceğim, işim bitince seni alırım dediğini”, 15.00-15.30 sıralarında S.’i aradığını, bir müddet sonra da tekrar buluşup köye döndüklerini, S.’le buluştuklarında S.’in kendi telefonunun şarjı bittiğini söyleyip telefonunu aldığını, ayrılmadan önce telefonunu geri aldığını, o gün sanık K. ile telefonda hiç görüşmediğini, S.’in görüşmüş olabileceğini,
Tanık K.G.; olay günü saat 14.00 sıralarında Senirkent’te bulunduğu sırada üvey annesi maktuleyi aradığını, pazar günü cezaevine ziyarete gidip gitmeyeceğini sorduğunu, beraber gitme hususunda anlaştıklarını, pazar günü Isparta’ya geldiğinde maktulenin kaybolduğunu öğrendiğini, eve gidip babasına ait çantayı alıp yalnız cezaevine ziyarete gittiğini,
Tanık H.K. maktulenin işyerinde çalıştığını, olay günü kendisini aradığını, olay günü maktuleyi evinin önünden aldığını, saat 08.55 sıralarında sürücü kursuna geldiklerini, öğlen yemeğini birlikte yediklerini, maktulenin daha sonra 10 dakika kadar bir kırtasiyeye uğrayıp geleceğini söyleyerek işyerinden ayrıldığını bir daha da geri dönmediğini öğrendiğini, hatta maktulenin çantasının işyerinde kaldığını, olaydan bir hafta kadar önce işyerine maktuleyi ziyarete tanımadığı bir erkek şahsın geldiğini, bu şahsı şimdi de görse tanıyamayacağını,
Hakkındaki mahkûmiyet hükümleri onanmak suretiyle kesinleşen inceleme dışı sanık K. K.aşamalarda önce maktuleyi hiç tanımadığını daha sonra ise maktule ile 17.02.2008 tarihinde cezaevine babasını ziyarete gittiği sırada tanıştığını, aralarında duygusal bir bağ oluştuğunu, kendisi ile telefonda birkaç kez görüştüğünü, olay günü sanık maktule ile ve S.ile buluşmadığını, S.’in kendisini telefonla aradığını ancak buluşmadıklarını, olay günü ayağının alçılı olduğunu ve evinde oturduğunu, sanık S.’e herhangi bir borcu olmadığını, sanık M.’i tanımadığını, sadece bir kez cezaevine gittiğinde gördüğünü ve geçmiş olsun dediğini,
Beyan etmişlerdir.
27.03.2008 tarihli teşhis tutanağına göre, tanık F. S.’ın olaydan önce işyerinde maktuleyi ziyaret edenlerden birinin sanıklardan K.K.olduğunu, tanık E.G.ün de duruşmada maktülenin cezaevinde tanıştığı ve eve kadar birlikte yanlarında gelen kişinin sanık K. K.olduğunu teşhis ettiği, yine tanık A.Ç.ın duruşmada, bir gün maktule ile yolda yürür iken sanık K.’in maktuleyi çağırdığını, bir müddet konuştuklarını söylediği görülmektedir.
Sanık M.G. aşamalarda özetle; diğer sanıkları tanımadığını, maktulenin eşi olduğunu, maktuleyi öldürmeye teşebbüsten ceza aldığını, bu nedenle cezaevinde bulunduğunu ancak daha sonra maktule ile barıştıklarını, maktulenin her hafta kendisini ziyarete geldiğini, olay günü sabah maktuleyi ev numarasından ve cep numarasından aradığını, iki telefona da kızlarının çıktığını, maktule ile görüşemediğini, o gün akşam aradığında ise maktulenin eve gelmediğini öğrendiğini, B.K.’yı cezaevinde tanıdığını, aynı koğuşta kaldıklarını, oğlu sanık K.i tanımadığını, sanık K.ile telefonda hiç görüşmediğini, eşini öldürtmediğini,
Sanık S.A.aşamalarda özetle; sanık K.’in arkadaşı olduğunu, olay günü tanık O. ile birlikte B.’a geldiklerini, telefonla K.’i arayıp alacağını istediğini, K.’in kendisini Isparta’ya çağırdığını, tanık O.B. da bıraktığını, ona Isparta’ya gideceğini söylediğini, dağ yolundan Isparta’ya geldiğini, K.ile buluştuklarını, Belediye İş hanının ikinci katındaki çay ocağında 1,5 saat kadar birlikte oturduklarını, parasını alıp geri döndüğünü, maktule ve diğer sanık M.’i hiç tanımadığını, olay günü maktuleyi telefonla aramadığını, çay ocağında iken K.’in cep telefonunu istediğini, olaydan sonra birkaç kez K.’in kendisini arayıp hatırını sorduğunu, yüklenen suçu işlemediğini,
Savundukları anlaşılmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununda, 765 sayılı Kanundaki “asli iştirak-fer’i iştirak” ayrımı terk edilerek suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayırımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
TCK"nun 37. maddesinde;
"1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası üçte birden yarısına kadar artırılır" şeklindeki hükme yer verilmiş, bu şekilde anılan maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
Kanunda suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak halinde gerçekleştirilmesi durumunda anılan maddenin birinci fıkrasında düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
akimiyet kurulduğu için, her bir suç ortağı "fail" konumundadır. Fiil üzerinde ortak Öğretideki görüşler ve yerleşik yargısal uygulamalar dikkate alındığında müşterek faillik için; "failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunması" ve "suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulması" koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hhakimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır. Suç ortaklarının, suçun işlenmesine yaptıkları katkının diğerinin fiilini tamamladığı durumlarda da müşterek faillik söz konusu olacaktır. Buna göre her müşterek fail, suçun icrasına ilişkin etkin ve fonksiyonel bir katkıda bulunmaktadır.
“Azmettirme” ise TCK"nun 38. maddesinde;
"(1) Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır.
(2) Üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan nüfuz kullanılmak suretiyle suça azmettirme hâlinde, azmettirenin cezası üçte birden yarısına kadar artırılır. Çocukların suça azmettirilmesi hâlinde, bu fıkra hükmüne göre cezanın artırılabilmesi için üstsoy ve altsoy ilişkisinin varlığı aranmaz.
(3) Azmettirenin belli olmaması hâlinde, kim olduğunun ortaya çıkmasını sağlayan fail veya diğer suç ortağı hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunabilir. Diğer hâllerde verilecek cezada, üçte bir oranında indirim yapılabilir" şeklinde düzenlenmiştir.
Azmettirme, belli bir suç işleme hususunda henüz bir düşüncesi olmayan kişide, bir başkası tarafından suç işleme kararının oluşmasının sağlanmasıdır. Eğer kişi daha önceden suçu işlemeye karar vermiş ise, bu takdirde azmettirme değil, artık TCK’nun 39/2. maddesi kapsamında manevi yardım söz konusu olacaktır. Azmettiren konumundaki kişinin kasten hareket etmesi gerekir. Bu kastın, failde belli bir suçu işleme konusunda karar oluşturmayı, suçun bu kişi tarafından işlenmesi hususunu ve azmettirilen suçun kanuni tanımındaki unsurlarını kapsaması gerekli olmasına karşın eylemin yer ve zamanı ile işleniş tarzına ilişkin ayrıntıların belirlenmesine gerek yoktur.
Yardım etme ise TCK"nun 39. maddesinde;
"1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" şeklinde,
Bağlılık kuralı da aynı Kanunun 40. maddesinde;
"1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.
2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir" biçiminde düzenlenmiştir.
Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına "şerik" denilmekte olup, 5237 eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir" biçiminde düzenlenmiştir.
Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdasayılı TCK"da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan suç ortağı, gerçekleşen fiilden, TCK"nun 40. maddesinde düzenlenen "bağlılık kuralı" uyarınca sorumlu olmaktadır.
TCK"nun 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.
1- Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;
a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,
b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak olarak sayılmıştır.
2- Manevi yardım ise;
a) Suç işlemeye teşvik,
b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,
c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,
d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek, şeklinde belirtilmiştir.
Bu açıklamalardan sonra uyuşmazlık konularının sırasıyla değerlendirilmesinde;
1- Sanık M.G.’ün kasten öldürme ve yağma suçlarına katılıp katılmadığı:
Daha önce eşi maktuleyi öldürmeye teşebbüs ettiği, bu olaydan sonra da "yarım kalan işini tamamlayacağını" söyleyerek sürekli maktuleyi ölümle tehdit ettiği, öteden beri, maktulenin iş yerinden çıkarken kolunda bulunan ve ölmeden önce kendisinden yağmalandığı anlaşılan bilezikleri maktuleden almak istediği, nitekim önceki öldürmeye teşebbüs eyleminin de maktulenin bu bilezikleri vermek istememesi üzerine çıkan tartışma sonucu meydana geldiği, öldürme olayını gerçekleştirdiği kabul edilen inceleme dışı sanık K. K."nın cezaevinde aynı koğuşta kaldığı arkadaşı tanık B.K."nın oğlu olduğu, maktule ile sanık K."in tanışmasından kısa bir süre önce cezaevinde bulunan ankesörlü telefonlardan K.K."nın aranmaya başlandığı, bu aramalardan bazılarında maktulenin ve K.K."nın peş peşe arandığının görüldüğü, B. K."nın ifadesinde K. cep telefonu numarasını bilmediğini, okuma yazmasının olmadığını, cezaevinden K.in cep telefonunu hiç aramadığını beyan ettiği birlikte gözetildiğinde, cezaevinden sanık K. K."yı arayanın sanık M."in olduğunun anlaşıldığı, maktulenin kaybolmasından sonra maktulenin önceki evliliğinden olan kızı katılan H. D."i arayarak “gelir, dua edin, namaz kılın, ortaya çıkar” dediği hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanık M.G."ün diğer sanıklar K. K.ve S.A."nın gerçekleştirdiği kasten öldürme ve yağma suçlarına azmettiren olarak katıldığının kabulü gerekeceğinden, yerel mahkemenin ve Özel Dairenin buna ilişkin kararı isabetlidir.
Bu uyuşmazlık konusuna ilişkin çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Başkanı ve dört Genel Kurul Üyesi; "Sanık M..G."ün suça katılımının şüphe boyutunda kaldığından beraatine karar verilmesi gerektiği" görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
2- Sanık S.A."nın kasten öldürme ve yağma suçlarına katılıp katılmadığı:
İnceleme dışı sanık K.K."nın arkadaşı olduğu, olay günü bu sanıkla görüştükten sonra arabası ile Burdur"dan Isparta"ya geldiği, Burdur"a birlikte geldiği tanık O. K."dan Isparta"ya gideceğini gizlediği, K. K."dan alacağını almak amacıyla Isparta"ya geldiğini savunduğu, ancak sanık K."in S."e böyle borcu olmadığını beyan ettiği, alacak miktarı ve geldiği mesafenin uzunluğu gözetildiğinde bu savunmasının hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı, sanık K."in olaydan sonra kullanmaya başladığı O. J. isimli kişi adına kayıtlı yeni cep telefon numarasının sanık S.in telefonunda kayıtlı olduğunun tespit edildiği, olay anına yakın maktule ve sanık K. ile aynı baz istasyonunun kapsama alanında bulunduğu, olay günü kendi telefonundan saat 12.36, 13.16 ve 13.50"de olmak üzere üç kez maktulenin aranıp görüşüldüğü, maktulenin tanık K. G."den önce yaptığı son telefon görüşmelerinin bu aramalar olduğu, MOBESE kayıtlarından maktule işyerinden ayrılmadan çok kısa bir süre önce aracının park ettiği yerden hareket ettiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanık S.A.nın yüklenen kasten öldürme ve yağma suçlarına iştirak ettiği kabul edilmelidir.
Bu uyuşmazlık konusuna ilişkin çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Başkanı ve bir Genel Kurul Üyesi; "Sanık S.A."nın suça katılımının şüphe boyutunda kaldığı" görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
3-Sanık S.A."nın suça iştirakinin TCK 37. madde kapsamında “müşterek faillik” mi, yoksa TCK 39. madde kapsamında “yardım eden” niteliğinde mi olduğu:
İki numaralı uyuşmazlık konusunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, olaydan önce sanık K.ile görüşüp anlaşarak arabası ile Burdur"dan Isparta"ya geldiği, kendi cep telefonundan maktulenin aranıp buluşmanın sağladığı, olay anına yakın maktule ve sanık K.ile aynı baz istasyonunun kapsama alanında bulunduğu, sanık K.in olaydan sonra değiştirdiği yabancı uyruklu bir kişi adına kayıtlı telefon numarasını kendi telefonuna kayıt ettiği, maktulenin işyerinden ayrılmasından çok kısa bir süre önce kendisinin de arabası ile otoparktan hareket ettiğinin Mobese kayıtlarından anlaşıldığı gözetildiğinde, suçun işlenmesinde üstlendiği rol ve yaptığı katkı nedeniyle sanık S.A."nın inceleme dışı diğer sanık K. K.ile birlikte yüklenen kasten öldürme ve yağma suçlarını 5237 sayılı TCK"nun 37/1. maddesi kapsamında müşterek fail olarak gerçekleştirdiğinin kabulü gerekmektedir.
Bu uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak da çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Başkanı ve dört Genel Kurul Üyesi; "Sanık S.A."nın suça iştirakinin TCK 39. madde kapsamında yardım eden niteliğinde kaldığı" görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
Sonuç olarak, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının tüm uyuşmazlıklar yönünden de reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.06.2013 günü yapılan müzakerede her üç uyuşmazlık yönünden de oyçokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.